Yazanlarda |
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Hasan ÖKTEM,
-Konu ile ilgili son söyleyeceklerim şunlardır:
1-Ben kimseyi kafir ilan etmedim.Fakat sen dahil bir çok arkadaş Kuran dışı arayışların nereye varacağı noktasın da hiç de olumlu düşünmüyorsunuz/düşünmüyoruz.
2-Şii'lik ve Sünni'lik bizim mahalleye CIA tarafından değil,Yüzyıllar öncesinden kendi mahallelimiz tarafından sokuşturuldu.
3-Karşı tarafın da suçunun olduğunu,"Durumlarının Allah katın da berbat olduğunu,ancak bunun bizim bahçemizin temiz olduğu anlamına gelmiyeceğini"yazmama rağmen gözünüzden kaçmış olmalı.
4-Onlar için ne yapıyoruz?"ALLAH'IN KARANLIKLARDAN AYDINLIĞA ÇIKARSIN DİYE GÖNDERMİŞ OLDUĞU YOL BİLGİSİ(HUDA)YI ÖLÜ KİTABI OLMAKTAN ÇIKARIP YALNIZ ONUNLA YOL ALMAYA DAVET EDİYORUZ.Ama bu konu da küçücük bir adım dahi atmadıkları gerçeğine de tanıklık ediyoruz.
5-İşte gerçek sığınak "..BENDEN SİZE BİR HUDA ULAŞIR DA KİM BU HUDA'MA UYARSA BÖYLELERİNE HİÇBİR KORKU YOKTUR.ONLAR KEDERLE DE YÜZYÜZE GELMEYECEKLERDİR.2/38
Sn.VATANSEVER,
-Biz zaten alışılmışın dışın da kalan üçüncü yolu teklif ediyoruz.Sanıyorum olumlu ve olumsuz bulduğunuz taraflar var.İnşaallah onları da konuşma imkanımız olacaktır.
Ayrıca "SİTEYE ELEŞTİRİ"gelince ne hikmetse herkes birden bire 'Dini yalnız Allah'a özgüler'oluverdi!!
|
Yukarı dön |
|
|
Alperen Admin Group
Katılma Tarihi: 09 nisan 2005 Gönderilenler: 2974
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Maskeleri düştü
| |
The Independent ortaya çıkardı: Irak’ın zengin petrol yatakları ABD ve İngiliz şirketlerince yağmalanıyor | | 08.01.2007 |
|
|
Irak
savaşının ilk günlerinde parlamentoda konuşan İngiltere Başbakanı Tony
Blair, amaçlarının Irak petrollerini ele geçirmek olduğu yolundaki
suçlamaları reddetmiş, amaçlarını Irak’ın özgür ve demokratik bir ülke
olmasını sağlamak olarak özetlemişti. ABD Başkanı George Bush da
“Amacımız Irak’ın petrolünü sahip olmak değil” demişti. Ancak İngiliz
The Independent gazetesinin ele geçirdiği, Irak Hidrokarbon (petrol)
Yasası Taslağı bu sözlerin pek de samimi olmadığını kanıtladı. Gazete,
dünyanın 3’üncü en büyük rezervlerine sahip Irak’ın petrol
kaynaklarının ABD ve İngiltere merkezli şirketlerin kontrolüne
bırakılacağını ortaya çıkardı. Yasanın BP, Chevron, Shell ve Exxon gibi
petrol devlerine 30 yıllık sözleşmeyle Irak’a girme şansı vereceğini,
bunun da Irak petrollerinin 1972 yılında millileştirilmesinden sonra
yabancılara ilk kez bu imkanın sağlanması anlamına geldiğini vurgulayan
Independent, “Bu durum Irak’a yapılan müdahalenin tek amacının ülkenin
petrol kaynaklarını ele geçirmek olduğunu savunanların elini de
güçlendirecek” diye yazdı.
“AMAÇ PETROLÜ YAĞMALAMAK” Taslaktaki
bir paragraf, ABD ve İngiliz şirketlerinin, Irak’ın petrol
gelirlerinden doğrudan pay almasına olanak sağlıyor. S. Arabistan, İran
ve diğer OPEC üyesi ülkelerde petrol doğrudan kamu şirketleri
tarafından çıkarılıyor. Bu hafta Irak Meclisi’ne sunulacak yasa taslağı
ise yabancıların doğrudan kâr payı almasına imkan tanıyor. Uzmanlar,
“Bu yasayla petrol devleri, gelirin yüzde 75’ini bile kendi kasalarına
atabilir” dedi. Irak’ın 46 milyar dolarlık gayrisafi milli hasılasının
yüzde 95’ini petrol gelirlerinin oluşturduğunu yazan gazete, “Taslağı
birçok Iraklı vekil henüz görmedi. Ancak taslağın geçen haziranda Beyaz
Saray, IMF, Dünya Bankası ve petrol şirketlerine gönderilmesi bile
amacın petrolü yağmalamak olduğunu gösteriyor” dedi.
Kasalarına yılda 75 milyar dolar girecek * Irak 115 milyar varillik rezerviyle dünyanın en büyük 3’üncü petrol üreticisi.
* 2300 petrol yatağı bulunuyor. Petrol yataklarının yüzde 60’ında henüz üretim aşamasına ulaşılmadı.
*
Günde 2 milyon varil üreten Irak’ta petrol, milli gelirin yüzde 95’ini
oluşturuyor. Geçen yıl milli gelir 46.5 milyar dolardı...
*
The Economist dergisi, Irak’ın petrol üretiminin 5 milyarlık bir
yatırımın ardından günde 4.5 milyon varile çıkabileceğini açıkladı. Bu
durumda Irak’ın yıllık petrol gelirinin ise 100 milyar dolara
yükseleceği ifade edildi.
* Amerikan ve İngiliz şirketlerinin,
petrol gelirinin yüzde 75’ini alması durumunda, önümüzdeki yıl 30
milyar dolar; üretimin 4.5 milyon varile çıkmasının ardından ise yılda
75 milyar dolar kazanması bekleniyor.
Vatan Gazetesi
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|
Yukarı dön |
|
|
ebu turab Uzman Uye
Katılma Tarihi: 08 eylul 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 529
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Ama korkunun ecele bir faydası yok. Onların bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı var. “Onlar (inanmayanlar) bir düzen kurdular. Allah da (buna karşılık) bir düzen kurdu. Allah, düzen kurucuların en hayırlısıdır.”(3/Al-i İmran, 54)
Rabbimiz bu müjdeyi bize vererek direncimizin ve eylemliliğimizin zirveye ulaşmasına yol göstermektedir. “... Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.” (26/ şuara 227)
__________________ "sadece iki şey sonsuzdur evren ve insan ahmaklığı..
ilkinden o kadar da emin değilim." (albert einstein)
|
Yukarı dön |
|
|
ebu turab Uzman Uye
Katılma Tarihi: 08 eylul 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 529
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kim Allah'ı, Resûlü'nü ve iman edenleri dost (veli) edinirse, hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah'ın taraftarlarıdır. maide(56)
__________________ "sadece iki şey sonsuzdur evren ve insan ahmaklığı..
ilkinden o kadar da emin değilim." (albert einstein)
|
Yukarı dön |
|
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Vatanseverhanif Yazdı :
Sayın Öktem Size sormak istediğim bazı sorular var.
Birinci Sorum : Yukarıdaki yaklaşımınızın içinde niçin "Din" var? "Kur'anı Tuvalete atan Coni" "Bir ülkeyi işgal edip 700.000 kişinin yok olmasına yol açan bir Coni'den" daha mı kötü ve karşı durulacak bir Coni? Yani niçin sadece İnsanlık değerleri açısından değil de konuya Dini açıdan bakıyorsunuz?
Selam Vatanseverhanif Kardeş,
gerçekten açtığınız forumdada belirttiğiniz gibi sitede '' Din Nedir? '' konusunun tartışmaya açılması gerekmektedir.buna işaret ettiğiniz için teşekkür ederim.Yüce Allah Razı Olsun kardeşim.
1. sorunuzun cevabına bir yazarın '' Din '' ile ilgili yorumuyla başlamak istiyorum :
Hakteala insanlık için faydalı olduğunu bildiği , insanın tabiatı ve fıtratıyla kainatın tabiatı ve fıtratı arasında ahenk sağlayacağını kabul ettiği hükümleri vaz etmiştir.bunun için Allah'ın koyduğu hükümler insanların kendi aralarındaki dayanışmayı ve kainat güçleri arasındaki ahengi en son haddine kadar tahakkuk ettirir.bütün bu temel hükümleri kurduktan sonra gelişen hayatın ihtiyaçlarıyle birlikte değişen FER'İ hükümleri bu temel esaslara göre TANZİM ETME HAKKINI da yine Cenab-ı Allah insanların eline vermiştir.ancak bu hüküm çıkarma umumi hükümlerin ve külli sistemlerin hududu çerçevesinde mümkün olabilir.bu durumda insanlar herhangi bir şeyde ihtilafa düşecek olurlarsa onu Allah'a Havale ederler. ve Allah'ın insanlar için koyduğu temel nizamın külli kaidelerine göre tanzim ederler.bu ilahi nizam beşer hayatındaki her türlü cüz'i hükümleri ve pratik ihtiyaçları düzenlemek üzere ana mizan olarak sabit halde kalır.
böylece teşri kaynağı birleştiriliyor ve HÜKÜM YALNIZ ALLAH'A TAHSİS ediliyor ki O, hüküm verenlerin en iyisidir.bu nizamın dışındaki hükümler Allah'ın şeriatinin ve DİNİNİN dışına çıkmak , Peygamberleri Nuh, İbrahim, Musa, İsa, ve Muhammed (A.S)' e tavsiye olunan hükümlerin haricine gitmektir:
42 Şura 21 ,22, 23 :
21 Yoksa onların, kendilerine, Allâh'ın izin vermediği dini koyan ortaklar mı var? Eğer (bir süre fırsat verilmesi hakkında) karar olmasaydı derhal aralarında hüküm verilir(işleri bitirilir)di. Kuşkusuz zâlimler için acı bir azâb vardır.
22 Yaptıkları işler başlarına inerken zâlimlerin, korkudan titrediklerini görürsün. Fakat inanıp iyi işler yapanlar cennet bahçelerindedirler. Rablerinin yanında onlara diledikleri her şey vardır. İşte büyük lutuf budur.
23 Allâh'ın, inanan ve iyi işler yapan kullarını müjdelediği (büyük lutuf). De ki: "Ben bunu karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Ancak (Allah'a) yaklaşmayı arzu ediyorum." Kim bir iyilik yaparsa onun iyiliğini artırırız. Şüphesiz Allâh bağışlayan, (iyiliğe) karşılık verendir.
Değerli Kardeşim,
katledilen insan sayısından sözederken: burada bu güzel Dünya'mızı şeytani amaçları doğrultusunda sistematik bir şekilde ve sürekli ( doymak bilmeyen bir hırs / tarz içinde )FİTNE-FESADA uğratılmasından özellikle bahsetmek gerekiyor. değil 700 bin kişi, 1 tek kişiyi bile taammüden haksız yere öldürmek bile tüm insanlığı öldürmek gibidir. Din bir yaşam tarzı, yaşam biçimi, hayatın bütünü/tamamı ; insanı, hayatı ,doğayı,çevreyi kainatı , Dünyayı algılayış /tanımlayış ve bütün bunlara vb. göre vaziyet alma/ konuşlanma biçimi olduğuna göre, bu olumsuz ve yıkıcı toplumsal bazdaki hareketlerin ; beşeri / şeytani dinlerin emriyle yapıldığından şüphe yok.Yani, bizim canımıza ve tüm Dünya'ya kasteden bu güruh'un davranışı, alelade ve basit/ münferit bir yapıda değildir.şeytan tarafından bu dostlarına ilham edilmiş, Dünya'yı fesada uğratmaya, yönelik bir DİN'dir.Kur'an'ın coniler tarafından tuvalete atılması edepsizliği ve çirkefliğini bu kapsamda düzenlenmiş ,ifsada/ tahrike yönelik bilinçli bir hareket olduğunu düşünüyorum kardeşim.bu olayın sistematik ve bir program kapsamında, hepimizi ezme hareketinin bir parçası olması , olayın vehametini arttırıyor.
neden insanlık değerleri açısından değil de, konuya Dini açıdan bakıyorsunuz? diye soruyorsunuz.
yukarıda da değindiğim gibi, insanı, fıtratı, doğayı, kainatı tarif eden, biçimlendiren, yönlendiren velhasılı herbir konusuna nüfuz eden ve bize bastığımız bu yeryüzü gezegeninde , nasıl halifelik yapacağımızı bize Yüce Allah emirbuyurduğuna göre , demek ki, istesekte istemesekte zaten Din dışı bir alan yoktur.ve Din dışı insani değerlerde yoktur.ama şu vardır :İlahi Din (Kur'an) ve beşeri Dinler( SAYISIZ).yani, insanlık değerleri açısından bakalım dersek dahi, yine Dini açıdan bakmış olacağız.ama ilahi, ama beşeri.
2. sorunuz :
inşaAllah birkaçdakika sonra vevap vereceğim :
|
Yukarı dön |
|
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
2. sorunuz :
Bir başka sorum : Irak'ta işgal altında kendi devlet reisini bir mahalle kavgası atmosferinde asabilen ve kendini şii olarak tanımlayan insanların, Lübnan'da bir binanın içine çocukları yerleştirip üstüne de havan topunu koyup İsrail'e kasten hedef yaparak İdeoloji yapabileceğine inanır mısınız?
Değerli Kardeşim,
bu konuda neye inanılıp, neye inanılmayacağı tamamen zanni bilgilerden oluşacaktır.çünkü, sizin de çok iyi bileceğiniz gibi bu tür savaş ( gerçi buna savaş denemez, çünkü savaş eşit güçler arasında olur, buna daha çok ezme denebilir belki) ortamları, yalan haber ve provakasyon - iftiralarla doludur. mesela bir ara Filistinliler , yine Filistinli bir kızı öldürüp israilli askerlerin üzerine attılar diye bir haber çıkmıştı.hepimiz Filistinlilere kızmıştık.daha sonra vicdanının sesini bastıramayan israilli bir asker, bu vahşi cinayeti komutanının yaptığını itiraf etmişti.yani , bu tür ortamlar çok yanıltıcı olabiliyor.bu konuda da Siyonizmin uşaklığını yapan Dünya medyasının büyük bir rol oynadığını düşünüyorum.tabiki dediğiniz olabilirde, olmayabilirde.kesin bir şey söylemek güçtür böylesine zanni konularda.vebal altına girmemek lazım:
17 İsra 36 :
36 Bilmediğin bir şeyin ardına düşme, çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi o(yaptığı)ndan sorumludur.
3. sorunuza kısa bir süre sonra cevap vereceğim inşaAllah :
|
Yukarı dön |
|
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
3. ve son sorunuz :
Ve son sorum : Sizce Tevrat'ın yozlaştırılmasıyla ortaya çıkan sapık görüşler, Uydurma Hadis ve Hurafelerle dolu bir dinden daha mı tehlikeli? yani İsim olarak "Aynı Peygamberin Ümmeti" kavramı siz de psikolojik olarak bir taraflılık oluşturuyor mu?
Saygılarımla.
aynıdır kardeşim.değişen bir şey yok.ha Kur'an'ı tahrif etmiş, ha Tevrat'ı, ha İncil'i.sonuç itibariyle aynıdır.ve ben şahsen kendimi, Kur'an'ı açıkça ve bilerek tahrif eden veya etmeye çalışan,bu konuda gayreti olan insanlarla kendimi '' Aynı Peygamberin Ümmeti '' olarak göremem kesinlikle.böyle bir şey olamaz. fakat şu olabilir, kötü niyetinden değil de, yüzyıllarca cahil , aciz bırakılmış / bıraktırılmış ( tabi bunlar mazeret değil o şahıslar için )bir şekilde Kur'an ile ilişikleri / bağları koparılmış/kopartılmış , ama gerçekte Kur'an'ı Allah kitabı olarak benimseyip , son derece saygı gösteren insanlar ile, Kur'an'ı tuvalete atma edepsizliğini - adiliğini gösterenlerin aynı tutulmaması gerektiğini düşünüyorum. tabiki, hak ve adalet ayrı bir konu. Dinimden dolayı almış olduğum bu vaziyet, haksız bir insana haklı muamelesi yapmayı gerektirmez.bilakis aksini gerektirir.yani, bu durum bende psikolojik bile olsa, haksızı haklı, haklıyı haksız görmemi sağlamaz. zulmü ve haksızlığı kimler yapıp, Dünya'yı ifsad ediyorsa onu Dinimiz gereği ( yani insani değerler adına ) tel'in edebilmeliyiz.mesela, Yahudileri katleden Hitler Tağutunu her zaman tel'in etmişimdir, hepimizde bunu yapmalıyız diye düşünüyorum kardeşim.
Saygı ve Sevgilerimle
|
Yukarı dön |
|
|
adalet Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 ekim 2006 Gönderilenler: 1195
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Ben mi mezhep savaşını kışkırtıyorum?
Kimse kendi yanlışından söz edilmesinden
hoşlanmaz. Eleştirilmekten, sorgulanmaktan hoşlanmaz. Ölümcül hatalar
yapsa bile, trajedilere imza atsa bile. Herkes, her grup, her siyasi
oluşum, her devlet, sürekli övülmek, sürekli alkışlanmak ister,
hatalarının günahlarının gizlenmesini ister.
Taraf almak zorundasınızdır. Sırtınızı bir
yere yaslayıp oradan herkesi eleştirmek, o pencereden bakmak, oranın
doğrularına göre alkışlamak, övmek zorundasınızdır. İyi ve kötü, oranın
bakışına göredir. Doğru, oranın doğrusudur. Durduğunuz o yerden
başkalarının yanlışını anlatırken iyi oluyorsunuz, desteklenirsiniz.
Ama, kendi yanlışlarınızı eleştirince bir anda en kötü oluyorsunuz. Bir
gün önce sizi alkışlayanlar küfretmeye, hakaret etmeye, saldırmaya
başlar.
Bazen El Kaideci olursunuz, bazen İrancı,
bazen Sünni fanatik, bazen dolaylı Amerikancı, bazen ulusalcı, bazen
gizli Kemalist, bazen provokatör, bazen Kürtçü, bazen Kürt düşmanı,
bazen mezhep savaşı kışkırtıcısı, bazen AB'ci ve bu bazenler devam eder
gider.
Tabiî bu arada günlük reflekslerin dışında zor
olanı, gerçek olanı söylemeye devam edersiniz. Gün gelir olaylar,
gelişmeleri sizin uyarılarınızı doğrular tarzda gelişir. Ama bunun
farkında olan kaç kişi olur!
Bu gerçeklerin elbette bilincindeyiz. Bu
bilinçte olduğumuz için de, dün övdüklerimizi, yanlışlarını görünce
elleştirme yolunu seçtik. Dün eleştirdiklerimizi yeri geldiğinde övmeyi
bildik, savunmayı bildik. Böyle yapmaya devam edeceğiz. Bu yüzeysel,
kuru gürültüye değer verseydik, bir tarafa yamanır, hiçbir riski
göğüslemeden, gerçeklerin peşinde koşmanın bedelini ödemeden rahat
olanı tercih eder, işimize bakardık. Ama bunu yapmayacağız. Zor
zamanlarda, birilerini kızdırma pahasına olsa da doğruları söylemenin
imkansız olmadığını göstermeye devam edeceğiz. Böyle durumlarda, barış,
kardeşlik nutukları atmak elbette çok kolay ve destek gören bir şey.
Ama bu coğrafyada kimlerin neler yaptığını kendi kendimize söylemek
zorunda değil miyiz?
Amerika Irak'ta katliam yapıyor, İsrail şunu
yapıyor, İngiltere bunu yapıyor diye yazmaya devam ederken, bizim ne
yaptığımızı da sorgulayacağız. Bunu yapmadığımız sürece, kendimizi
eleştirmediğimiz sürece, bu olgunluğa erişemediğimiz sürece, boş
sözlerin, temennilerin, derin konuşmaların ve palavraların hiçbir
anlamı olmadığını anlamayacağız.
Böyle durumlarda hemen ayetlere, hadislere
sarılıp insanları biçip doğrayanların kimseye verebilecekleri bir şey
yok. Bugüne kadar olmadı da. Bunu şimdiye kadar görmedik mi? Sanki bu
din, bu kitap, bu doğrular sadece onlara gelmiş gibi, ahkam kesenler,
insanları dinden çıkarıp cehenneme gönderenler, biraz ötede Allah için
Müslümanları doğruyorsa, hepimizin başımızı önümüze eğip düşünmeye,
ağır bir sorgulamadan geçmeye ihtiyacımız var demektir.
Buna inanıyorum ve bunun çok acil bir ihtiyaç
olduğunu düşünüyorum. Çünkü ben, dünyevi bir iktidara ilahi misyonlar
yükleyip gözlerini köreltmişlerden değilim. Birilerinin bu coğrafyada
işlediği günahları gördüğüm kadar, kendi günahlarımızı da görmek
zorunda olduğumuza inananlardanım. Devletlerin, cemaatlerin, grupların,
güç çıkar ilişkilerine ilahi misyonlar yüklemenin bedelinin ne olduğunu
hep biliyorduk. Ama son birkaç yıldır bu bedelin ağrılığı altında
eziliyoruz, nefeslerimiz kesiliyor.
Ne demişim ben?
“Mazlum olanlar, ellerine iktidar geçince
kendilerine zulmedenlerden çok daha zalim olabiliyor. Adalet arayanlar,
işte o zaman adaleti unutabiliyor. Değerleri için savaşanlar, güce
ulaşınca bu değerlere düşmanlarından daha büyük zarar verebiliyor,
onları en az düşmanları kadar aşağılayabiliyor. Çıkarlar, iktidar,
hırs; inançlardan, değerlerden, adalet duygusundan çok daha belirleyici
olabiliyor. Kendilerini Allah yolunda şehadete adayanların, asıl
hedeflerini nasıl şaşırdıklarını, küçücük hesapları için düşmanlarıyla
nasıl işbirliği yaptıklarını, kendi kardeşlerine karşı zalimden daha
zalim olabildiklerini, o düşmanla aynı safta nasıl savaşabildiklerini
gördük. Suçladıkları diktatörlerin yolunda giden, tiranlaşan,
azgınlaşan, barbarlaşanların kime ne vereceklerini, nasıl adalet
dağıtacaklarını sanıyorsunuz?”
“Bunun dinle, imanla, ahlakla, Müslüman
olmakla ne ilgisi var? Asla! Hiçbir ilgisi yok. Bu yüreklerinizdeki
intikam duygusunun kontrolden çıktığının, içinizdeki insan sevgisinin
yok olduğunun, Allah için yaptığınız mücadelenin aslında dünyevi bir
iktidar mücadelesi olduğunun kanıtı değil mi?”
“Ne yapmalıyız? Şii diye eleştirmeyelim mi?
Sünni diye eleştirmeyelim mi? S. Arabistan'ı eleştirirken İran'ı
eleştirmeyelim mi? Hep ABD'yi, İsrail'i eleştirirken, kendi içimizdeki
vahşiliği, küçük siyasi çıkarlar için her şeyi heba edebilmemizi,
bugünün dünyasına ve geleceğe yönelik vizyonsuzluğumuzu görmeyelim mi?
Diktatörlere karşı savaşırken, biz bu topraklara ne verebiliriz
kaygısına düşmeyelim mi? Manzara ortada değil mi?”
Din, iman, mezhep, ahlak, mazlum gibi
kavramların altına gizlenen güç/iktidar savaşını görmeden, bu tehlikeli
zihinsel hastalıktan kurtulmadan bu topraklara huzur gelmeyecek.
Daha Irak işgali başlamadan ülkenin
bölüneceğini, mezhep savaşı çıkacağını söyleyip sayısız uyarılar yapan
ben mi mezhep kışkırtması yapıyormuşum? Acaba gerçekte bu
kışkırtıcılığı kim yapıyor? Bana değil, mezhep kimliği altında kirli
bir güç mücadelesi verenlere, bu amaçla on binlerce insanı katledenlere
sorun!
Aptallar ancak bu kadarını anlar!(İBRAHİM KARAGÜL)
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
|
Yukarı dön |
|
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hakan Albayrak: Artık Amerikancılar marjinal!
|
Pazartesi, Aralık 18, 2006
|
28 Şubat darbesinden sonra, Necaşi'nin Habeşistan'ı gibi görülen Batı'ya doğru zihinsel bir hicret başlamıştı. Anti-emperyalist söylemlerin eskidiğini, “evrensel değerler”e kavuşmak için ABD'ye sımsıkı sarılmamız gerektiğini ileri süren kanaat önderleri baş tacı ediliyor, benim gibi adamlara dinozor muamelesi yapılıyordu. Ne zaman ABD emperyalizminden bahsetmeye kalksak, azarlanıyorduk: “Siz hâlâ orada mısınız? Marjinalsiniz, marjinal!”
Gerçekten de marjinaldik. Marjinallikten kurtulabilmemiz için ABD'nin Afganistan ve Irak'ı işgal etmesi gerekiyordu!
Mezar-ı Şerif, Guantanamo, Ebu Ğureyb, Felluce vs'deki ABD mezalimi hemen hemen herkesin aklını başına getirdi. Türkiye'de artık ABD aleyhtarları değil ABD taraftarları marjinal. Geçen sene yapılan bir kamuoyu yoklamasına göre halkımızın yüzde 80'i ABD aleyhtarı. Al Mısır ve Suudi Arabistan'dan da o kadar! Arap Amerikan Enstitüsü'nün kamuoyu yoklamalarına göre bu iki ülkede ABD aleyhtarlarının oranı üç senedir yüzde 80'i geçiyor. Aynı kuruluş, Fas'ta ABD aleyhtarlarının geçen sene yüzde 60'larda seyrederken bu sene yüzde 87'yi bulduğunu, Ürdün'de ise yüzde 60'lardan yüzde 90'a çıktığını tespit etmiş.
İran, Endonezya, Sudan… İstedikleri Müslüman kamuoyunu yoklasınlar, yukarıdakine benzer sonuçlar alacaklardır. ABD, İslam dünyasında sevilmiyor ve istenmiyor. ABD yaltakçıları da sevilmiyor ve istenmiyor. Çünkü, Roger Garaudy'nin Amerikan Efsanesi adlı kitabında dediği gibi: “İnsani veya ilahi her türlü gayeden yoksunluk, bugün dünyaya egemen olan Amerikancılığın en göze batan niteliğidir.”
Özgürlük, demokrasi, insan hakları? En amansız diktatörlüklerden mustarip Müslüman halklar bile ABD'nin bu vaadlerine metelik vermiyor artık. Özgürlük ve Guantanamo, demokrasi ve Ebu Ğureyb, insan hakları ve işkence uçakları; bunları ancak iflah olmaz bir Amerikancı azınlık yan yana getirebiliyor. O azınlık, kültürel/entelektüel destek fonları kisvesi altında neo-kolonyalist altyapı çalışmaları yapan ABD'li milyarder George Soros'un Açık Toplum Enstitüsü'nü “gelişmekte olan ülkeler” için bir rahmet gibi göstermekten de geri durmuyor. Demokrasi kültürünü yayıyormuş bu enstitü, bizim gibi kapalı toplumları ve kapalı ekonomileri dünyaya açıyormuş, bunun nesi kötüymüş?
Biz susalım, Noam Chomsky konuşsun. Chomsky'ye göre ABD'nin demokrasi ve açık toplum ideallerini bütün dünya ile paylaşma iddiasıyla uyguladığı küresel siyaset, sömürgeciliğin çağdaş versiyonundan başka bir şey değil: “ABD'nin dış politikası, içinde Amerikan şirketlerinin gelişip büyüyebilecekleri milletlerarası bir düzen kurmak ve devam ettirmek için tasarlanmıştır. Bu, bir 'açık toplumlar' dünyası olacaktır. Açık toplumlar demek, verimli yatırımlara açık, ihracat pazarının yayılmasına ve sermaye transferlerine, ayrıca insani ve maddi kaynakların Amerikan şirketleri ve onların yerel şubeleri tarafından sömürülmesine elverişli olan toplumlar demektir. Terimin gerçek anlamıyla 'açık toplumlar', ABD'nin ekonomik nüfuzuna ve siyasi kontrolüne açık toplumlardır.” (Garaudy'nin kitabından)
Soros'çular bizi kafalamak için diyorlar ki: “Bakın, Soros da Bush yönetiminin Irak siyasetini eleştiriyor.” Eleştirir tabii! Teksaslı kovboyun kaba saba siyaseti, saman altından su yürüten 'Derin ABD'nin uzun vadeli hesaplarını altüst etti. Nasıl eleştirmesin?
Geçmişte Müslüman halkların basiretini bağlayabilen özgürlük, demokrasi, insan hakları edebiyatı yerlerde sürünüyor; kaba kuvvetten başka bir numarası kalmadı ABD'nin. Bu, sonun başlangıcıdır. Unutmayalım ki Ortadoğu toprakları kaba kuvvetin gelmiş geçmiş en büyük destanını yazan Moğolları bile yuttu. Yeni Şafak Gazetesi |
|
Yukarı dön |
|
|
hasanoktem Admin Group
Katılma Tarihi: 10 eylul 2006 Gönderilenler: 2837
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Son Dakika |
|
|
18 Ocak 2007 |
Irak'taki tecavüz sonrası yaşanan katliam davasında bir itiraf daha
ŞİKAGO (A.A)
Irak'ta, geçen yıl bir genç kıza tecavüz ettiği ve ailesiyle birlikte öldürdüğü gerekçesiyle yargılanan Amerikan askerlerinden biri daha suçunu itiraf etti.
Çavuş Paul Cortez'in avukatı William Cassara, müvekkilinin sorumluğu kabul etmek ve bu olayı arkasında bırakıp yaşamaya devam etmek istediğini belirtti.
Cortez, olaya karışmakla suçlanan 5 askerden, suçunu itiraf eden ikinci asker oldu. Suçunu itiraf eden Cortez, ölüm cezasına çarptırılmaktan kurtuldu.
Daha önce 23 yaşındaki Amerikalı asker James Barker da suçunu itiraf etmişti.
Irak'ın başkenti Bağdat'ın güneyindeki Mahmudiye'de 12 Mart 2006'da meydana gelen olayda askerler, 14 yaşındaki Abir Kasım El Cenebi adlı Iraklı kıza tecavüz ettikten sonra kızı ve ailesini öldürmüştü.
Sözkonusu olay, Irak'ta sivillere yönelik olarak yapıldığı iddia edilen saldırılar ve diğer suiistimal olayları arasında en kötüsü olarak kabul ediliyor.
Bu arada, Trent Thomas adlı bir Amerikan deniz piyadesinin de nisan ayında, Irak'ın Hamdaniye kasabasında 52 yaşındaki Haşim İbrahim Avad'ın kaçırılıp öldürülmesi olayına karıştığını itiraf ettiği bildirildi.
ABD'deki askeri mahkemede yargılanan Thomas, savcıyla varılan anlaşma çerçevesinde, sahte evrak düzenleme, saldırı, soygun gibi suçları da kabul etti.
Avad cinayetiyle ilgili davada yargılanan 8 kişilik tim içinde yer alan Thomas hakkındaki kararın önümüzdeki haftalarda açıklanması bekleniyor.
| | |
|
Yukarı dön |
|
|
|
|