Yazanlarda |
|
savana Uzman Uye
Katılma Tarihi: 30 nisan 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1235
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
[
muta yazdı
Selam.
dönemin (cahiliye) ile ilk muhacir kadınları bir tutmak abesle iştigaldir onu geç sebeb aralarında bir kere ekonomik fark var bir
de halihazırda başörtüsü var ama takış şekli değişik hiç bir çelişki yok arkaya bağlayacağına başından aşağıya sarkıtacak.
Yüz niye kendiliğinden görünmüş?el ayak da öyle insan yaşamında yüz, el, ayak kendiliğinden görünür normal yaşamda
sosyal ilişkilerde o güne ve yahut bu güne kadar başka bir şeklimi var kastedilenle ne demek istenilen gayet açık anlamak
istemiyen polemik yapmak isteyen öyle söyler NUR suresi 31. ayeti kendiliğinden bir kadının neresinin gözükeceği o zamanın
insanları peygember de dahil öyle anlamışlar doğrusu da o şimdi
peçe takarsın ,çorap giyersin,eldiven takarsın tam bir laf canbazlığı o zaman da arabistanda kadınlar eldivenmi giyiyordu
diye sorarlar. Doğru iffetli olmak her mümin kadın ve erkeğin emir gereği uymak zorunda olduğu kuraldır o alim dediklerine uyma aralarında Peygamber de var 21. yüz yıl sanal aleminden sallamak kolay.
Bir kadının iffetli olup olmadığını bırakalım kendi belirlesin buda
doğru ister görünen kısımlar müstesna isteyen kapansın isteyen
de istediği gibi giyinsin kimseye zorlama baskı olmasın kadına baskı da olmasın kararı onlar versin hür iradeleri ile.
muta.
Selam muta kardeş anlattıklarımı tam olarak anlamamışsınız sanıyorum.
Sorum şöyleydi Diyanetin yaptığı açıklamada alimlerin ortak görüşle nur 31 de bahsi geçen kendiliğinden görünen zinetlerin el ayak ve yüzün olduğu sonucuna varmış olmaları.Benim sorum o alimlere ..neye göre bu yorumu yapmışlar bu görüş birliğine nasıl varmışlar? açıklayamıyorlar.peçe takılan yüz peçeni açmazsan kazayla yada kendiliğinden ortaya çıkıp görünmez yada çorabını çıkarmazsan o çorap ayaktan kendiliğinden çıkmaz.Şimdi daha iyi anlayabiliyormusunuz o alim diye bahsi geçen kimselerin ayeti kendi kişisel fikirlerine göre yorumladıklarını?
O alimlerin içinde Peygamber efendimizde vardı demişsiniz .. Size soruyorum Peygamberimizin bu şekilde emri veya açıklamasaı olduğuna dair elinizde deliliniz varmı varsa yazın.
21.yy sanal ortamında sallamak kolay demişsiniz.Diyanetin salladıklarını kabul etmeyenler sallamış mı oluyor?
__________________ O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
|
Yukarı dön |
|
|
muta Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 09 kasim 2006 Gönderilenler: 93
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
hadislerle de sabit olduğu üzere, ensar ve muhacir kadınların, eteklerinden bir parça keserek, onunla başlarını örtmeye acele etmeleri, Hz. Âişe (r.a)’nın ablası Esmâ (r.a)’nın, ince bir elbise ile Hz. Peygamber (a.s)’ın huzuruna çıktığı zaman, Hz. Peygamber’in “ergenlik çağına gelen bir kadının elleri ve yüzü dışında kalan yerlerini göstermesinin caiz olmadığını” bildirmesi, yine Hz. Peygamber’in, bileklerinin dört parmak yukarısını işaret ederek, “Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadına, ergenlik çağına gelince yüzü ve şuraya kadar elleri hariç, herhangi bir yerini açması caiz değildir.” buyurması; sözkonusu ayetteki emirlerin vücub için olduğuna, kadınların aşağıda sayılan zinet yerlerini örtmekle yükümlü olduklarına delalet etmektedir. TESETTÜRLE İLGİLİ HADİSLER
1- “Şüphe yok ki Allah, Ademoğluna zinadan payını yazdı (yani onun kendi iradesini kullanarak işleyeceği zina türünü levh-i mahfuz’da belirtti, diğer bir yoruma göre şehvet sevgisini onun fıtratına yerleştirdi) Artık Ademoğlu yazılan payına kesinlikle ulaşır. Gözlerin zinası (şehvetle) bakmak, dilin zinası (haramı) konuşmaktır. Nefis de (zinayı) temenni edip şehvetlenir ve nihayet ilgili organ bunların ortak isteklerini yerine getirmek suretiyle onları tasdik eder ve arzularını gerçekleştirmekten imtina etmekle onları tekzib eder.”10 buyurur.
2- Ashabdan Cerir bin Abdullah el-Becelî (r.a)’den: Şöyle demiştir: “Ben Rasulullah (s.a.v)’e (harama) ani bakışın hükmünü sordum. O, bana, gözümü başka yöne çevirmemi emretti”.11
3- “Ey Ali! Harama (tesadüfen) bakışın ardından (kasıtlı) olarak tekrar bakma; çünkü, şüphesiz (tesadüfen olan) birincisi sana (muaf)tır ve (kasıtlı olan) sonuncusu sana muaf değildir”.12
4- Hz. Âişe (r.a) “Allah ilk muhacir kadınlara rahmet eyleye! Allah “Mü’min kadınlar başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar!” ayetini indirince onlar eteklerinden (bir rivayette en kalın olanı) kesip onunla başlarını örttüler.” der.13
5- Hz. Âişe (r.a) bir gün ensar kadınlarından stayişlye bahsederken buna benzer bir ifade ile başörtüsü emrine nasıl uyduklarını anlatır.14
6- “Hz. Âişe (r.a) şöyle demiştir: “Ebû Bekr (r.a)’ın kızı Esmâ (-ki Âişe validemizin ablasıdır) İnce bir elbise ile örtülü olarak Rasûlüllah (s.a.v’in) huzuruna girdi. Rasûlüllah (s.a.v) ondan yüzünü çevirdi ve kendi mübarek yüzünü ve ellerini işaret ederek;
“Ey Esmâ! Kadın erginlik çağına ulaşınca vücudunun şurası ve burası dışında kalan yerlerinin görülmesi (gösterilmesi) caiz değildir. buyurdu.15
7- Yine Hz. Âişe (r.a)’den: Şöyle demiştir: “Rasûlüllah (s.a.v) bileklerinin dört parmak yukarısını işaret ederek “Allah’a ve ahiret gününe inanan bir kadın ergenlik çağına varınca yüzü ve şuraya kadar elleri dışında herhangi bir yerini açması helâl değildir!” buyurdu.16
8- “Ebû Hureyre (r.a)’den: Şöyle demiştir: “Rasulullah (s.a.v) “Ateş ehlinden olup, görmediğim iki sınıf insan var: (Birisi) yanlarında bulunan sığır kuyruklarına benzer kamçılarla insanları döğen (işkence yapan) bir kavimdir. (Diğeri) giyinik, çıplak birtakım kadınlardır...”17 buyurdu.
Örtülmesi emredilen, zinetten istisna edilen ve mücmel olarak geçen “kendiliğinden görünen” ifadesi; ashabdan Hz. Ali, İbn Abbas, İbn Ömer, Enes, tabiîlerden Said b. Cübeyr, Atâ, mücâhid, Dahhâk, Müctehid imamlardan Ebû Hanîfe, Mâlik ve Evzaî (r.a)’nin de dahil olduğu İslâm alimlerinin çoğunluğu tarafından; “Yüz ve bileklere kadar eller” olarak tefsir edilmiştir
1- Buhâri, (Çağrı Yay. İst. 1981), Kadar, 9 (VII, 214); Müslim (Çağrı Yay. İst. 1981) Nikâh, 44 (II, 612, Hadis No: 2152, 2153); Beyhaki, VII, 89.
2- Müslim, Âdâb, 10 (II, 1699, hadis no: 2159); Tirmizi, Edeb, 28 (V, 101, Hadis No: 2777) Ebû Dâvûd, Nikâh, 44, (II, 609, 610, Hadis No: 2148, 2149); Müsned, IV, 358, 361; Dârimî (Çağrı Yay, İst. 1981) İstizân, 15 (s. 674); Rikâk, 3 (s. 694); Beyhâki (1. Baskı, Hind, 1353) VII, 90.
3- Serahsî, Mebsût, (Beyrut, 1986) X, 145-165; Nevev;ı Minhâc (Celaleddin Mahalli’ye ait şerh ile birlikte, II, Baskı, Mısır, 1934) II, 206/215; Kashanî, Beda’i’us-Sanayi’ (Mısır 1328/1910) V, 118-125; İbn Abidin, Reddu’l-Muhtâr, (Matba’a-i Amire, İst.) V, 320-329.
4- Buhârî, Tefsir, Tefsir-u Sûreti’n-Nûr, 13 (v, 13) Ebû Dâvud, Libâs 33 (IV, 3577; Beyhakî, VII, 88.
5- Ebû Dâvûd, Libas, 32 (IV, 356).
6- Taberî, Câmi’u’l-Beyân, (Beyrut, 1405/1984); X, 117-121.
7-Taberi, a.g.e., Aynı Yer; Fahreddin Râzi, Mefatihu’l-Gaym, (Batba’atü’l-Behiyye, Mısır) XXIII, 201, 210; Kurtubi el-Cemi’ Li Ahkami’l-Kur’an, (Mısır, 1361/1942) XII, 222-238 Cassâs, Ahkûmu’l-kur’an (Lübnan Daru’l-Kittabi’l-Arabi) III, 315-3119; İbnu’l-Arabi,. Ahkamu’l-Kur’an (Lübnan, Dâru’l-Ma’rife) III, 1365-1376; Serahsî, a.g.e., X, 145-165; Celâluddin Mahallî, Şerhu’l-minhâc, III, 206-215; Kâsâni, a.g.e, C., 118-125; İbn Abidîn, a.g.e., V, 320-329, İbn Hazm, Merâtibu’l-İcma, s. 29.
8- Serahsî, a.g.e., X, 155; İbn Abidin, a.g.e., V, 320-329.
9- Müslim, Libâs, 34 (II, 1680, Hadis No: 2128), Cennet, 13 (II, 2192, Hadis No: 2128); Müsned, II, 356.
10- Buhâri Kitabü’l-Kader, 8. Bab, Müslim aynı kitab, 5. bab, Ebû Dâvûd Nikâl 4. babta, Ebû Hüreyre (r.a)’den.
11- Müslim Kitabü’l-adab 10 bab, Tirmizi, İstiz’ân 61. bab, Ebû Dâvûd Nikah Kitabı 44. bab, Ahmed 4/358, Beyhâki 7/90..., Dârimî 2/278, İsti’zân 15.
12- Tirmizi İsti’zân 61. bab, Ebû Dâvûd Nikâh 44. bab, Ahmed 5/531-532; Dârimî rikak 3, Beyhâki, 7/90
13- Buhari Nûr Suresinin tefsiri 13. bab, Ebû Dâvûd Libas Kitabı 32. bab, Beyhâki 88.
14- Ebû Dâvûd Libas Kitabı 31. bab.
15- Ebû Dâvûd Limas, kitabı 33. bab.
16- Buhari Kitabü’l-Kader, 8. bab, Müslim aynı kitab 5. bab, Ebhu davud Nikâh 4. babta, Ebû Hüreyre, (r.a)’den.
17- Müslim Kitabü’l-Adab 10. bab, Tirmizi İsti’zân, 61. bab, ebû Dâvûd Nikah kitabı 44. bab, Ahmed 4/358, Beyhakî, 7/90..., Dârimî 2/278, İsti’zân 15
ALINTI.
muta.
|
Yukarı dön |
|
|
Hasan Akcay Uzman Uye
Katılma Tarihi: 11 ekim 2005 Gönderilenler: 767
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hasan Akcay Yazdı:
Ahzâb Suresi’nin 60. ayetinde de “Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına söyle: (Evden çıkarlarken) üstlerine vücutlarını iyice örten dış elbiselerini giysinler! Bu, onların iffetli bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar.” buyurulmaktadır. Bu ayette müslüman hanımların evlerinden çıkarken, üstlerine vücut hatlarını belli etmeyecek bir dış elbise almaları, ev kıyafeti ile sokağa çıkmamaları emredilmektedir (DİB, Din İşleri Yüksek Kurulu)
Pes. Allah'ın sözleri ancak bu kadar fütursuzca çarpıtılabilir. Ayetin numarası dahi yanlış.
Bu, onların iffetli olarak bilinmeleri ve bundan dolayı incitilmemelerini sağlar. Ayetin Arapçasında iffetleri olarak ifadesinin karşılığı yok. Yani Allah'ın sözü değil o; Yüksek Din Kurulu uydurup Allah'ın sözlerinin içine sokuşturmuş.
Ayetin o bölümünün Arapçası: Zalike ednâ en yu'rafne... EN YU'RAFNE, bilinmeleri için demek. Bakın, Allah'ın sözleri bir bardak içme suyu gibidir. Sağlıklı, temiz. Siz içine bir kaç damla lağım suyu boca edince o su nasıl pislenir, içme suyu olmaktan çıkarsa Allah'ın sözlerinin içine iffetli olarak gibi bir kaç beşer sözü boca ettiğiniz zaman da o ayet pislenir, Allah'ın sözleri olmaktan çıkar.
Yüzyıllardır Müslümanları böyle kandırıyorlar. Allah'ın sözlerinin içine kendi beşerî sözlerini boca edip "İşte ayet bu!" diyorlar. Öyle bir hinlik ki sağlıklı, temiz suyun içine bir kaç damla lağım boca edip "İşte içme suyu bu!" demekten zerrece farkı yok.
Açıklamada ise pisliğin üzerine tüğ dikmişler: Bu ayette müslüman hanımların evlerinden çıkarken üstlerine vücut hatlarını belli etmiyecek bir dış elbise almaları... Hayır! Müslüman hanımların demiyor Allah; inananların kadınları diyor- nisâi'l müminîn.
Müminlerin Hristiyan ve Yahudi kadınlarla evlenmesi helal olduğuna göre (Mâide 5) bazı inananların eşleri Hristiyan ya da Yahudidir. Ne yapacak o kadınlar; Hristiyan ya da Yahudi kadınlarla evli müminlerin gayrimüslim eşleri yani o nisâi'l müminîn cilbab giymeyecek mi? |
|
|
Cevap yok. Ama yalan sınır tanımıyor; yalan çok. İşte kocaman bir yalan daha:
Hz. Âişe (r.a)’nın ablası Esmâ (r.a)’nın, ince bir elbise ile Hz. Peygamber (a.s)’ın huzuruna çıktığı zaman, Hz. Peygamber’in “ergenlik çağına gelen bir kadının elleri ve yüzü dışında kalan yerlerini göstermesinin caiz olmadığını” bildirmesi, yine Hz. Peygamber’in, bileklerinin dört parmak yukarısını işaret ederek, “Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadına, ergenlik çağına gelince yüzü ve şuraya kadar elleri hariç, herhangi bir yerini açması caiz değildir.” buyurması...
Beşerî tesettür pisliğini ilahî dine sıvaştırmak için uydurulup tepe tepe kullanılan yalanlanlardan biridir bu hadis. İleten, Ebu Davud'dur ama bir uyarı ile iletir; "Bu hadis zayıftır," der çünkü "mürsel"dir yani ravi zinciri kopuk.
Hadis şöyle başlar:
Bize Antakya'lı Kab oğlu Yakub ve Harran'lı Fadl oğlu Müemmil rivayet ederek dediler ki bize Velid Beşir oğlu Said'den naklen o da Katade'den o da Derik oğlu Halid'den oda Hz Aişe'den şöyle rivayet etti...
Peki, kim bu Antakya'lı Kab oğlu Yakub ve Harran'lı Fadl oğlu Müemmil? Kimse bilmiyor. Hiç bir yerde kayıtları yok. Ya-şa-ma-mış-lar.
Fesübhanallah, Hasan Akçay
|
Yukarı dön |
|
|
muta Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 09 kasim 2006 Gönderilenler: 93
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
57 - Süphesiz ki Allah'a ve Resulü'ne eziyet verenlere Allah hem dünyada, hem ahirette lânet etmistir. Onlara asagilayici bir azab hazirlamistir.
58 - Mümin erkeklere ve mümin kadinlara yapmadiklari bir seyden dolayi eziyet edenler de bir iftira ve açik bir günah yüklenmislerdir.
59 - Ey peygamber! Hanimlarina, kizlarina ve müminlerin kadinlarina hep söyle de cilbablarindan (dis elbiselerinden) üzerlerini simsiki örtsünler. Bu onlarin taninmalarina, taninip da eziyet edilmemelerine en elverisli olandir. Bununla beraber Allah çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir
............................................................ .................................
AHZAB-57-58-59.
Allah'ı ve Rasûlü'nü [bilerek] incitenlere gelince; Allah onları bu dünyada ve ahirette (rahmetinden) yoksun bırakacak ve onlar için alçaltıcı bir azap hazırlayacaktır.
Mümin erkekleri ve mümin kadınları yapmadıkları bir fiilden dolayı suçlayanlara gelince, onlar iftira atma suçu işlemiş ve böylece açık bir günaha girmiş olurlar.
Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve [öteki] bütün mümin kadınlara [toplum içine çıktıklarında] dış kıyafetlerini üzerlerine almalarını söyle: bu, onların [temiz kadınlar olarak] tanınmalarını ve rahatsız edilmemelerini temin eder. Ama [unutma ki] Allah, çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır!
YUKARIDA AHZAB SURESİNİN 57-58-59.AYETLERİ VE MEAL LERİ
VAR ŞİMDİ SAYIN HASAN AKÇAY ARAPÇASINDAN SİZDE BİR MEAL
YAZIN BAKALIM BİR ÜÇÜNCÜSÜ OLSUN. MEAL NE DEMEKTİR BİRDE ONU İZAH EDERSENİZ MEMNUN OLURUM ACABA BİREBİR BAŞKA BİR DİLDEN ÇEVİRİ OLABİLİRMİ YOKSA (D.İ .B) BİLEREK
HALKI KANDIRIYORMU.
muta.
|
Yukarı dön |
|
|
muta Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 09 kasim 2006 Gönderilenler: 93
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
DİYANET MEAL İ AHZAB SURESİ AYET -57-58-59.
Şüphesiz Allah ve Resülünü incitenlere, Allah dünya ve ahirette lanet etmiş ve onlara aşağılayıcı bir azap hazırlamıştır.
Mümin erkekleri ve mümin kadınları işlemedikleri şeyler yüzünden incitenler, bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.
Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
muta.
|
Yukarı dön |
|
|
Hasan Akcay Uzman Uye
Katılma Tarihi: 11 ekim 2005 Gönderilenler: 767
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hasan Akcay Yazdı:
Hasan Akcay Yazdı:
Ahzâb Suresi’nin 60. ayetinde de “Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına söyle: (Evden çıkarlarken) üstlerine vücutlarını iyice örten dış elbiselerini giysinler! Bu, onların iffetli bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar.” buyurulmaktadır. Bu ayette müslüman hanımların evlerinden çıkarken, üstlerine vücut hatlarını belli etmeyecek bir dış elbise almaları, ev kıyafeti ile sokağa çıkmamaları emredilmektedir (DİB, Din İşleri Yüksek Kurulu)
Pes. Allah'ın sözleri ancak bu kadar fütursuzca çarpıtılabilir. Ayetin numarası dahi yanlış.
Bu, onların iffetli olarak bilinmeleri ve bundan dolayı incitilmemelerini sağlar. Ayetin Arapçasında iffetleri olarak ifadesinin karşılığı yok. Yani Allah'ın sözü değil o; Yüksek Din Kurulu uydurup Allah'ın sözlerinin içine sokuşturmuş.
Ayetin o bölümünün Arapçası: Zalike ednâ en yu'rafne... EN YU'RAFNE, bilinmeleri için demek. Bakın, Allah'ın sözleri bir bardak içme suyu gibidir. Sağlıklı, temiz. Siz içine bir kaç damla lağım suyu boca edince o su nasıl pislenir, içme suyu olmaktan çıkarsa Allah'ın sözlerinin içine iffetli olarak gibi bir kaç beşer sözü boca ettiğiniz zaman da o ayet pislenir, Allah'ın sözleri olmaktan çıkar.
Yüzyıllardır Müslümanları böyle kandırıyorlar. Allah'ın sözlerinin içine kendi beşerî sözlerini boca edip "İşte ayet bu!" diyorlar. Öyle bir hinlik ki sağlıklı, temiz suyun içine bir kaç damla lağım boca edip "İşte içme suyu bu!" demekten zerrece farkı yok.
Açıklamada ise pisliğin üzerine tüğ dikmişler: Bu ayette müslüman hanımların evlerinden çıkarken üstlerine vücut hatlarını belli etmiyecek bir dış elbise almaları... Hayır! Müslüman hanımların demiyor Allah; inananların kadınları diyor- nisâi'l müminîn.
Müminlerin Hristiyan ve Yahudi kadınlarla evlenmesi helal olduğuna göre (Mâide 5) bazı inananların eşleri Hristiyan ya da Yahudidir. Ne yapacak o kadınlar; Hristiyan ya da Yahudi kadınlarla evli müminlerin gayrimüslim eşleri yani o nisâi'l müminîn cilbab giymeyecek mi? |
|
|
Cevap yok. Ama yalan sınır tanımıyor; yalan çok. İşte kocaman bir yalan daha:
Hz. Âişe (r.a)’nın ablası Esmâ (r.a)’nın, ince bir elbise ile Hz. Peygamber (a.s)’ın huzuruna çıktığı zaman, Hz. Peygamber’in “ergenlik çağına gelen bir kadının elleri ve yüzü dışında kalan yerlerini göstermesinin caiz olmadığını” bildirmesi, yine Hz. Peygamber’in, bileklerinin dört parmak yukarısını işaret ederek, “Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir kadına, ergenlik çağına gelince yüzü ve şuraya kadar elleri hariç, herhangi bir yerini açması caiz değildir.” buyurması...
Beşerî tesettür pisliğini ilahî dine sıvaştırmak için uydurulup tepe tepe kullanılan yalanlanlardan biridir bu hadis. İleten, Ebu Davud'dur ama bir uyarı ile iletir; "Bu hadis zayıftır," der çünkü "mürsel"dir yani ravi zinciri kopuk.
Hadis şöyle başlar:
Bize Antakya'lı Kab oğlu Yakub ve Harran'lı Fadl oğlu Müemmil rivayet ederek dediler ki bize Velid Beşir oğlu Said'den naklen o da Katade'den o da Derik oğlu Halid'den oda Hz Aişe'den şöyle rivayet etti...
Peki, kim bu Antakya'lı Kab oğlu Yakub ve Harran'lı Fadl oğlu Müemmil? Kimse bilmiyor. Hiç bir yerde kayıtları yok. Ya-şa-ma-mış-lar. |
|
|
Cevap yok; yine yok. Ama yalan sınır tanımıyor; yalan çok. İşte bir mealde iki yalan:
Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve [öteki] bütün mümin kadınlara [toplum içine çıktıklarında] dış kıyafetlerini üzerlerine almalarını söyle: bu, onların [temiz kadınlar olarak] tanınmalarını ve rahatsız edilmemelerini temin eder. Ama [unutma ki] Allah, çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır!
Yalan 1: Mealdeki "mümin kadınlar"ın Arapça metindeki karşılığı "nisâi'l müminîn"dir ki müminlerin kadınları anlamına gelir. Allah'ın söylediği işte o. Yani Allah müminlerin kadınları diyor; onlar Allah'ın bu sözlerini mümin kadınlar diye çarpıtıyor.
mümin kadınlar: müminat (Ahzab 58)
müminlerin kadınları: nisâi'l müminîn (Ahzab 59)
Aradaki fark: mümin kadınlar müslümandır; oysa "müminlerin kadınları"nın içinde müslüman olmayan ehl-i kitap kadınları var çünkü müminlerin ehl-i kitap kadınlarıyla evlenmesi helal (Mâide 5).
Allah "Müminlerin kadınları cilbab giysin!" diyor; "Yalnızca müslüman kadınlar cilbab giysin!" demiyor; müminlerin kadınları arasında müslime-gayrimüslime ayrımı yapmıyor.
Bakın, yalnızca yalan söylemekle kalmayıp Allah'a iftira ediyorlar. Çünkü bir kimsenin söylemediğini söyledi demek nasıl o kimseye iftira ise Allah'ın söylemediğini söyledi demek te Allah'a iftiradır. Allah iftira edenler iflah olmazlar - innellezîne yefterûne alellalhi'l kezibe lâ yuflihûn (Nahl 116).
Yalan 2: onların (temiz kadınlar olarak) tanınmalarını. Parantez içindeki temiz kadınlar olarak ifadesine dikkat. Arapça metinde karşılığı yok. Kendileri uydurmuş onu ve ilahî sözlerin içine boca etmişler. Tıpkı tertemiz içme suyunun içine lağım boca eder gibi. İçine lağım katılan su ne kadar temizse içine beşerî söz katılan meal de o kadar ilahîdir.
Hayır; (temiz kadınlar olarak) tanınsınlar vahiy değildir; beşerî pisliktir.
Şu hinliğe bakın. Ürettikleri bu pisliğin arkasından cilbablı kadınlar temiz, cilbabsızlar pistir iftirası geliyor. Allah'a iftira, cilbabsız kadınlara iftira. İftira üstüne iftira.
Fesübhanallah, Hasan Akçay
|
Yukarı dön |
|
|
muta Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 09 kasim 2006 Gönderilenler: 93
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Yalan 1: Mealdeki "mümin kadınlar"ın Arapça metindeki karşılığı "nisâi'l müminîn"dir ki müminlerin kadınları anlamına gelir. Allah'ın söylediği işte o. Yani Allah müminlerin kadınları diyor; onlar Allah'ın bu sözlerini mümin kadınlar diye çarpıtıyor.
mümin kadınlar: müminat (Ahzab 58)
müminlerin kadınları: nisâi'l müminîn (Ahzab 59)
Aradaki fark: mümin kadınlar müslümandır; oysa "müminlerin kadınları"nın içinde müslüman olmayan ehl-i kitap kadınları var çünkü müminlerin ehl-i kitap kadınlarıyla evlenmesi helal (Mâide 5).
Allah "Müminlerin kadınları cilbab giysin!" diyor; "Yalnızca müslüman kadınlar cilbab giysin!" demiyor; müminlerin kadınları arasında müslime-gayrimüslime ayrımı yapmıyor.
YUKARIDAKİ ALINTI HASAN AKÇAY DAN ŞİMDİ CEVABI.
AHZAB-58-59. DİYANET MEALİ.
Mümin erkekleri ve mümin kadınları işlemedikleri şeyler yüzünden incitenler, bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.
Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
MAİDE-5. MEAL.
Bugün, hayatın bütün güzel şeyleri size helal kılınmıştır. Ve daha önce kendilerine vahiy verilenlerin yiyecekleri size helaldir, sizin yiyecekleriniz de onlara helaldir. Ve [bu ilahî kelâma] inananlar içindeki iffetli kadınlar ile sizden önce kendilerine vahiy verilenler arasında bulunan kadınları nikahlamanız, -onlara mehirlerini vermeniz şartıyla ve onları gayrimeşru yolla ya da gizli dost tutma yoluyla değil de meşru bir nikah ile almanız şartıyla- [size helaldir]. [Allah'a] inanmayı reddedene gelince; onun bütün işleri boşa gidecek: zira o, öteki dünyada zarara uğrayanlar arasında yer alacaktır.
AÇIKLAMA.
Öteki vahiy mahsulü dinlerin mensuplarının yiyeceklerinden yararlanma izni, elbette, yukarıda 3. ayette sayılan yasaklanmış et cinslerini kapsamaz. Aslına bakılırsa Hz. Musa Şeriatı da onları açıkça yasaklamıştır; ve bu yasakların Hz. İsa tarafından iptal edildiğine dair İnciller'de de hiçbir kayıt yoktur: Hatta Hz. İsa'nın, "[Musa'nın] Şeriatı[nı] iptal etmek için geldiğimi düşünmeyin ... : onu iptal için değil, icra için [geldim]" (Matta v, 17) dediği rivayet edilir. Böylece, Hz. İsa'nın Paul sonrası izleyicilerinin yiyecek konusunda takındıkları bu hoşgörü, onun bizzat kendi uygulamasına ve koyduğu ilkelere aykırı düşmektedir.Müslüman erkeklere diğer vahyedilmiş dinlere mensup olan kadınlarla evlenme izni verildiği halde Müslüman kadınlar gayrimüslim erkeklerle evlenemezler. Sebebi: İslam'ın bütün peygamberlere saygıyı emretmesine rağmen diğer dinlerin mensuplarının bir kısım peygamberleri -mesela, Muhammed (s)'i veya Yahudilerde olduğu gibi, hem Muhammed (s)'i hem de Hz. İsa'yı- reddetmeleridir. Böylece bir Müslüman ile evlenen gayrimüslim bir kadın, -bütün itikadî farklılıklara rağmen- kendi inandığı peygamberlerin İslamî çevrede tam bir saygı ile anılacaklarına emin olduğu halde, bir gayrimüslim ile evlenen Müslüman bir kadın Allah'ın Elçisi olarak gördüğü kimsenin tahkire uğraması ile her zaman karşılaşabilir. Yukarıdaki pasaj, Allah'a imanı ve emirlerine uymayı işleyen bu surenin başlangıç cümlesini, yani "Siz ey imana ermiş olanlar, andlaşmalarınıza sadık olun" cümlesini adeta tamamlar. Bunun hemen ardından namaza işaret gelir: çünkü, insanın Allah'a bağlılığı, en anlamlı ve bilinçli ifadesini ancak namazda bulur.
YUKARIDA AHZAB-58-59 AYET MEALİ VAR (DİYANET İN) ŞİMDİ
VERECEĞİM HASAN AKÇAY DAN ALINTIDAKİ İDDİA LAR NEREDE SÖYLENMİŞ MAİDE-5.AYET MEALİ VE AÇIKLAMASINIDA BAKTINMI HEPTEN KAFASINA GÖRE YAPTIĞI YORUMLARA ZORLAMA DESTEK ARAMAKTIR.
ALINTI (Hasan Akçay)
Şu hinliğe bakın. Ürettikleri bu pisliğin arkasından cilbablı kadınlar temiz, cilbabsızlar pistir iftirası geliyor. Allah'a iftira, cilbabsız kadınlara iftira. İftira üstüne iftira.
CİLBAB LI ,CİLBAB SIZ, EHLİ KİTAP ,EHLİ KİTAP OLMAYAN,İNANAN,İNANMAYAN. HERKES (KADINLAR) NAMUSLUDUR.HASAN AKÇAY İDDİA ETTİĞİ HER ŞEY KENDİNİ BAĞLAR SÖYLENMEMİŞ BİR ŞEYİ SÖYLENMİŞ GİBİ YAPARAK SUİ ZANDA BULUNMAK İFTİRADIR ÜZERİNE DE HAKİKATMIŞ GİBİ YORUM YAPMAK TA AYIPTIR İŞİN BURAYA GELMESİNDEN DOLAYI
BÜTÜN KADIN KIZ İNANAN İNANMAYAN HERKESTEN ÖZÜR DİLERİM BİLA İSTİSNA TÜRKİYE DE VE DÜNYADA HER AİLE DE VE
TOPLUMDA BAŞI AÇIK BAŞI KAPALI VARDIR İSTEYEN KAPAR İSTEMEYEN KAPAMAZ KENDİ BİLECEĞİ İŞTİR FAZLA UZATMAYACAĞIM HASAN AKÇAY I ALLAH A HAVALE EDİYORUM.
muta.
|
Yukarı dön |
|
|
Hasan Akcay Uzman Uye
Katılma Tarihi: 11 ekim 2005 Gönderilenler: 767
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu onların tanınıp incitilmemelerine de daha uygundur. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. (Diyanet)
İşte doğru çeviri bu. Diyanet bu meali Din İşleri Yüksek Kurulu'nun o iki yalanından arındırmış. Aferin Diyanet'e. Ve nihayet doğru meali bulduğunuz için sizi candan kutluyorum.
Sevgi ile, Hasan Akçay
|
Yukarı dön |
|
|
ZoZaN Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 08 ekim 2006 Gönderilenler: 51
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hasan Akcay Yazdı:
Hasan Akcay Yazdı:
Sevgili ZoZaN, soru şu idi:
...bir insan alımlı olduğu için karşı cinsi tahrik eder diye tesettüre girmeliyse her biri en azından Hz Yûsuf kadar alımlı olan erkekler tesettüre neden girmiyor?
Hani cevap?
Cevap yok çünkü Allah'ın Kitabı'nda böyle adaletsiz bir hüküm yok.
Cinsel tacizi önlemenin yolu tacizci coşkunlara haddini bildirmektir; erkekleri tesettüre sokmak değil; kadınları tesettüre sokmak değil.
Yüce Allah işte o yolu gösteriyor: ...fesadı bırakmazlarsa seni üzerlerine salarız - lein lem yentehi'l... lenuğriyenneke bihim (33:60).
Seni dediği, Hz Muhammed'dir; İslam devletinin emîri. Devlet sahip çıkacak insanlarına. İnsanlara cinsel tacizde bulunma hakkını kimseye tanımayacak.
Oysa tesettür tacizci coşkunlara hak tanımaktır; "Tesettüre girmeyenlere tecavüz edin!" demektir.
Yargıçların Yargıcı'ndan böyle adaletsiz bir hüküm beklemeyin. |
|
|
Bir sorum da şu idi:
Taciz suçunu işleyenler kim? Erkekler. Ceza olarak tesettür zindanına atılanlar kim? Kadınlar....
Yargıçların Yargıcı onaylar mı bunu? "Benim kadın için kadın, erkek için erkek diyen (2:178) Kuran’ımı niye inkar ettiniz?" demez mi?
İki soru da cevap bekliyor. Lütfen.
Sevgi ile, Hasan Akçay
|
|
|
HASAN AKÇAY
sorduğunu sorunun cevabı çok basit aslında.burada asıl sorun olan zatı alinizin kendinizi ilah yerine koymaya çalışmanızdır.bundan vazgeçin.kuranı gönderen Allah cilbabı bayanlara emrediyor erkeklere değil.varmı ötesi.Kuran bir konuda hüküm vermişse iman ettiği iddiasında bulunanların amenna demekten başka alternatifleri kalmıyor.
sürekli sorumun cevabını alamıyorum diyorsun cevabı zaten açık bayanların bilinmeleri için cilbablarını giymeleri lazım.erkekler giysin demiyor...hz.yusuf meselesi farklı bir konu ve yeri burası değil...yani tesettürle ilgili bir mevzu içermiyor.
asıl senin cevaplamaktan kaçındığın soruyu tekrar edeyim.bugün bilinmek için nasıl bir cilbab?lütfen tarif et...eğer bu sıradan bir elbise diyorsan haşa o zaman Allah gereksiz bir ifade kullanmış olur...çünkü kadınlar zaten giyiniyordu...
neden demagoji yapmaya çalışıyorsunuz ki? hüküm olan konularda mantık yürütmenin manası yok.Eğer allah ineği kesin diyorsa senin kalkıp ineğin rengini yaşını vs.ni sormaya hakkın yoktur.Çünkü bu mantık yahudi mantığıdır.
mesele senin anladığın gibi ali suçu işliyorda cezayı veli çekiyor hikayesi değildir.haşa Allahın cilbabı bayanlara emretmesini de Allahın adaletsizliği olarak algılayamassın.
anlayamıorsunuz heralde(kadın=erkek değildir)
“Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına söyle:
bak burada erkeklere hitap yok:)
son kez tekrar ediyorum ve artık sormayacam sıkıldım artık nedir bu cilbab:sözlükteki basit manasını sormuyorum pratik hayatta giyilecek vede kadınların bilinmelerini sağlayacak olan gizemli şey:)
__________________ apaçık olan kitaba andolsun
|
Yukarı dön |
|
|
Hasan Akcay Uzman Uye
Katılma Tarihi: 11 ekim 2005 Gönderilenler: 767
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Soru: ...bir insan alımlı olduğu için karşı cinsi tahrik eder diye tesettüre girmeliyse her biri en azından Hz Yûsuf kadar alımlı olan erkekler tesettüre neden girmiyor?
Cevap: kuranı gönderen Allah cilbabı bayanlara emrediyor erkeklere değil.
ZoRaN kardeşim, soruyu yanlış anladınız yine; o yüzden cevabınız da yanlış.
Soru:
Alımlı olmak tesettüre girmeyi gerektiriyorsa, Yüce Allah'ın Yûsuf kıssasında açıkladığı üzere, erkekler de alımlı. Onlar niye tesettüre girmiyor? Allah 4:82'de "Kuran'da çelişki yok!" dediğine göre bu çelişki neyin nesi?
Siz "Çünkü cilbabı kadınlara Allah emrediyor!" deyip çelişkiye Allah'a atıyorsunuz.
Tıpkı bektaşi gibi hinlik ediyorsunuz. Hani namaz kaçkını bektaşiye göre Allah "Namaza yaklaşmayın!" demiş ama "içkiliyken" dememiş ya. Tıpkı onun gibi Erkekler Klübüne göre de Allah "Kadınlar cilbab giysinler!" demiş ama "tanınmak için" dememiş.
Ya niçin giysinler demiş?
"Alımlı yerlerini örtüp saklamak için giysinler!" demiş. İşte soru bu palavrayla ilgili. Madem cilbab insan vücudunun alımlı yerlerin örtülüp saklanması için gereklidir; Yüce Allah onu erkeklere neden emretmiyor? Bu çelişki niye?
Siz çelişkiye Allah'a yüklüyorsunuz. Hayır! Çelişkiye düşen tesettürcü beşerdir; Allah değil. Tesettürcü beşer söylüyor cilbabın alımlı yerleri örtüp saklamak için emredildiğini. Yoksa Yüce Allah cilbabı yalnızca kadınlara değil erkeklere de emrederdi. Yargıçların Yargıcıdır O; adildir.
Kendi peydahladığınız çelişkiyi Allah'a yıkmayı bırakın. Allah'ı suçlamayı bırakın. Aynaya bakın.
Sevgi ile, Hasan Akçay
|
Yukarı dön |
|
|
|
|