Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
İlginçtirki bir robot gibi aynı yazıları kopyalayıp kopyalayıp yapıştırıyorsun(kendince net olduğum için diyeceksin ama neyse)...yani biraz daha gayret gösterme adına bir çaban yok...çelişki ve kurgularını göremeyecek kadar körleşmişsin...bunun içindir ki soruma hala cevap veremiyorsun...
Ama cilbabın bu şekli yalnızca o dönemin tanıtma aracıdır diyorsun.peki bu dönemin tanıtma aracı ne ? hac hikayesinden ne olursun örnek verme(hac örneği aslında seni tekzip eden bir durum ama sen anlayamıyorsun hacdakilerin hepsi şöyle yada böyle başörtülüydüler.senin anladığın tarzda cilbab giyen yoktu HEPSİ BAŞÖRTÜLÜYDÜ...HİÇ DÜŞÜNDÜN MÜ)...
yani neredeyse cilbabın hac ta kimin hangi milletten olduğunu anlamak için indiğini söyleyeceksin:)...
Yaratanla cedelleşen ve işi nefse döken sensin...Bilerek yada bilmeyerek Allaha çelişki atfeden sensin...ama sürekli akletmeden ve düşünmeden kopyaladığın için bunu farketme şansın olmuyor...inşaallah akldenlerden olursun...
Eğer siz cilbabı günümüzde giyilmesi farzve tacizi önleyen bir giysi olarak anlarsanız cilbabı giymeyen incitilebilir ya da tacize uğrayabilir anlamı çıkar.. (savana)
O cilbab günümüz kadınına zulümdür diyen sensin. Peki o günki kadınlara neden zulüm olmuyor bu cilbab? (yasemin64)
Değerli yasemin ve savana kardeşlerimizin ikisi de zulümden söz ediyor ama değişik açılardan.
Eğer doğru anlıyorsam savana diyor ki: "Kadınlar cilbab giymeyince erkekler tahrik oluyor; o halde tesettür anlamında cilbaba bürünüp saklansınlar," dendiği andatecavüzcü coşkunlara boyun eğilmiş olur; tecavüz mazlumu kadınlar üstelik bir de tesettür hapsi ile cezalanır.
Oysa yapılması gereken, tacizi cezalandırmak ve tacize niyetlenen haytaları böylece korkutup vaz geçirmektir. Kısacası kadınları tesettürle cezalandırmak zulümdür; asıl tacizci haytaları cezalandırmak gerekir.
Bu görüş elbet haklıdır. Ve Allah ta bunu söylüyor: Ey Peygamber! İnananların kadınları cilbablarını giysinler (33:59). Münafıklar... geri durmazlarsa seni üzerlerine salarız –Lein lemyentehi’l münafıkûne... lenuğriyenneke bihim (33:60).
Apaçık görülüyor. Buradaki cilbab önlemi teslimiyet değil, ceza uyarısıdır. Allah teslim olmaz. O halde, cilbablı cilbabsız, kadınları taciz edenler suçludur; cezaya çarpılır. Ve bundan böyle "Biz onların inananların kadınları olduğunu bilmiyorduk ki!" bahanesi geçersizdir.
*
Bugünkü cilbabla o günkü Kuranî cilbabı bir sayan yasemin kardeşim ise fena halde yanılıyor. Zira Kuranî cilbab kadını tanıtıp gösterir; bugünkü cilbab ise örtüp saklar.
Kuranî cilbab tecavüzcü coşkunlar için uyarıdır; dolayısıyla kadınlar için özgürlük. Bugünkü cilbab ise tecavüzcü coşkunlara teslimiyettir ve kadınlara tesettür hapsi.
Yasemin kardeşim bir kadının kendisini tanıtıp göstermesi ile örtüp saklaması arasındaki farkı gördüğü an Kuran’ı anlamış olur. Havanda su dövmekten kurtulur. Allah isterse.
Katılma Tarihi: 30 nisan 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Allah’ı ve Elçisini incitenlere Allah dünyada ve ahirette lanet etmiş ve alçaltıcı bir ceza hazırlamıştır (57). İnanan erkekleri ve kadınları haksız yere incitenler açık açık iftira edip günaha giriyorlar(58).
Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve inananların kadınlarına söyle, cilbablarını sıkıca giysinler. Onların tanınması için ve incitilmekten kurtulması için uygun olan budur. Allah esirger ve bağışlar (59).
Münafıklar, kalplerinde çürük bulunanlar ve yalan haberlerle toplumu bulandıranlar eğer geri durmazlarsa seni üzerlerine salarız. Artık çevrende çok az kalabilirler (60). Kovulur, görüldükleri yerde yakalanıp öldürülürler (61).
Öncekiler için de yasamız bu idi Bizim. Sen Allah’ın yasasında bir değişme bulamazsın (62).
Selamlar,
Bu ayetten bana göre açıkça anlaşılan şu Peygamber efendimiz zamanında haksız yere incitilen müminlere bu haksız muameleye uğradıklarından ötürü müminlerin eşlerinin cilbab giyerek kendilerini bakın bizler müminlerin eşleriyiz bize iftira atmaktan bizi tacizden uzak durun yoksa karşınızda Peygamberi ve onun temsil ettiği devleti bulursunuz diye tanıtmaları isteniyor. Dönemin toplumsal yapısından kaynaklanan bir sorunun çözülmesine yönelik bir emir söz konusu.
Bakın başka bir ayette savaş ganimetlerinin paylaşım ve dağıtılmasına ilişkin şöyle bir emir vardı peygamber size ne emrederse onu yapın ona uyun diye.Buradaki emirde yine aynı şekilde o dönemin toplumsal yapısını ilgilendiren bir emir.Günümüzde bir savaş olsa ve ganimetler elde edilse o zamanmüslümanlar, savaş ganimetlerinin paylaşımıiçin peygamberin emrine uyun diye ayet var deyip peygamberi mi arayacaklar?
Günümüzde söz konusu ayetten ganimetlerle ilgili peygamber size ne emrederse ona uyun emrini ayetten koparıp bu ayet peygamberden bize ulaşan hadislereuyuna delil olarak sunulmakta.
Cilbab giymeyi gönümüz insanına farz yapmaya çalışmakta aynı şey.Akıl var mantık var Yaşadığınız toplumda cilbabsız dolaştığınız için toplumun diğer bireyleri tarafından taciz ve iftiralara mı maruz kalıyorsunuz ki cilbab giyip bakın biz müminlerin eşleriyiz bizi iyi tanıyın bize iftira ve tacizde bulunmayın diye mesaj vererek tanınıp bilineceksiniz.Bunu yaptınız diyelim cilbablı olduğunuz halde tacize maruz kaldınız o halde ayetin devamındaki hükmü yerine getirebilecek misiniz?.Bakın ne diyor
Münafıklar, kalplerinde çürük bulunanlar ve yalan haberlerle toplumu bulandıranlar eğer geri durmazlarsa seni üzerlerine salarız. Artık çevrende çok az kalabilirler (60). Kovulur, görüldükleri yerde yakalanıp öldürülürler (61).
Benim eşim cilbablı olduğu halde toplumdaki münafıklar tarafından iftiraya yada tacize maruz kaldı bu münafıkları bu toplumdan atalım yada yakalayıp öldürelim diyebilecek misiniz?
Diyemezsiniz çünkü yaşadığınız toplumun hukuk yapısı1400sene evvelki islam devletinin hukuk yapısıyla aynı değil.Bu günkü devletin hukuk ve yasaları dahilinde toplum olmak ve bu toplumda yaşamak durumundasınız.
__________________ O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
Kuranda esas verilen emre itaattır...Allah bir konuda hüküm verdiyse iman ettiğini söyleyen beşere onu sorgulama hakkı düşmez...
savana dwdiğin gibi akıl var mantık var:)...eğer peygamber size ne emrederse ona uyun ayetini,günümüzde müminlerin emiri kimse o karar verecek anlamında olmalı...aksi taktirde senin anladığın anlamda olursa o zaman o ayetin geçerliliği günümüzde olmayacak ve evrenselliğindende bahsemez olacaz...
Cilbab giymeyi gönümüz insanına farz yapmaya çalışmakta aynı şey.Akıl var mantık var Yaşadığınız toplumda cilbabsız dolaştığınız için toplumun diğer bireyleri tarafından taciz ve iftiralara mı maruz kalıyorsunuz ki cilbab giyip bakın biz müminlerin eşleriyiz bizi iyi tanıyın bize iftira ve tacizde bulunmayın diye mesaj vererek tanınıp bilineceksiniz.Bunu yaptınız diyelim cilbablı olduğunuz halde tacize maruz kaldınız o halde ayetin devamındaki hükmü yerine getirebilecek misiniz?.
anladığm kadarıyla aslında sende cilbabı kabul ediyor ama zaman meselesinden değişen çağların hikayesinden Kuranın bu hükmünü yerine getiremeyeceğinden bahsediyorsun...şu taciz hikayesinden de vazgeç..mesele taciz meselesi değil mesele Allahın hükmü meselesidir...Allah bilinsin vede incitimesinler diye cilbablarını taksınlar diyor bu tanıtma ve incitilmeme olayınıda sadece başörtüsü sağlıyor... eğer kabul edersem sonraki ayetin:
Münafıklar, kalplerinde çürük bulunanlar ve yalan haberlerle toplumu bulandıranlar eğer geri durmazlarsa seni üzerlerine salarız. Artık çevrende çok az kalabilirler (60). Kovulur, görüldükleri yerde yakalanıp öldürülürler (61).
hükmünü yerine getiremeyeceğinden dolayı kabul edemeyeceğini savunuyorsun...sence hangisi önemli Allahın emri mi yoksa senin yerine getiremeyeceğinden korkman mı?...hulasai kelam yerine getiremeyeceğimiz ayetleri evirip çevirip tersiyle yorumlayalım olsun bitsin...ne şiş yansın ne kebap misali...
Münafıklar, kalplerinde çürük bulunanlar ve yalan haberlerle toplumu bulandıranlar eğer geri durmazlarsa seni üzerlerine salarız. Artık çevrende çok az kalabilirler (60). Kovulur, görüldükleri yerde yakalanıp öldürülürler (61).
Öncekiler için de yasamız bu idi Bizim. Sen Allah’ın yasasında bir değişme bulamazsın (62).
ayetleri islamın hakim olduğu toplumlarda geçerli...yani islamın devletleştiği ve güç olduğu dönemlerde geçerli...namaz vakitlerinin geldiği gibi bununda vakti geldiği zaman uygulanacak ayetler gözüyle bak...en iyisini allah bilir...
Katılma Tarihi: 30 nisan 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
SAVANA
Kuranda esas verilen emre itaattır...Allah bir konuda hüküm verdiyse iman ettiğini söyleyen beşere onu sorgulama hakkı düşmez...
savana dwdiğin gibi akıl var mantık var:)...eğer peygamber size ne emrederse ona uyun ayetini,günümüzde müminlerin emiri kimse o karar verecek anlamında olmalı...aksi taktirde senin anladığın anlamda olursa o zaman o ayetin geçerliliği günümüzde olmayacak ve evrenselliğindende bahsemez olacaz...zozan yazdı
Selam zozan
Evet dediğim gibi akıl var mantık var.O aklı ve mantığı yukarıda nasıl işlettiğinize bir göz atalım istersen. Peygamber size ne emrederse ona uyunu bu güne adapte edip peygamber öldüğüne göre müminlerin emiri kimse o iş ona verilir diyen kuranmı yoksa sizin mantığınız mı?
Mantığınızı kullanıp kuranda olmayan bir emri ortaya attığınızın farkındasınız sanırım.
Siz burda bu şekilde mantık işletip peygamber yoksa ganimetlerin paylaşım işini o zamanın müminlerin emiri olan kimseye veriyorsunuzda
Ayette apaçık şekilde müminlerin eşlerinin tanınıp incilitilmemesi farziyetinden yola çıkıp günümüzde böyle bir durum yoksa o halde tanınıp bilinmek için cilbabada gerek yoktur mantığına ne diye karşı çıkıyorsunuz?
Kuranın kimi ayetinde mantık işler kiminde işlemez mi ?yada işlerse kişilerin görüş ve fikirlerini doğrulayacak şekilde mi işler?
Size göre cilbab nedir?Neyin kıstasıtır ki cilbabı evrensel bir giyisi olduğunu iddia ediyorsunuz.?
Bakın kuranda iffetli olmanın tanımı yapılmıştır.kuranda tanımlı olan iffet kavramı müminler için evrenseldir.Dünyanın hangi coğrafyasında yada kültüründe yaşarsanız yaşayın mümin kimse kuranın tanımladığı iffet kavramına uymak zorundadır.
Siz cilbabı mümin kadının iffetli olma kıstası veya iffetli bilinmesi için bir kıyafet olarak mı algılıyorsunuz önce bu konuda fikirinizi bir açıklayınki neden cilbab emrinin evrensel olduğunu ve her çağa hitap ettiğini savunduğunuzu daha iyi anlayalım.
Münafıklar, kalplerinde çürük bulunanlar ve yalan haberlerle toplumu bulandıranlar eğer geri durmazlarsa seni üzerlerine salarız. Artık çevrende çok az kalabilirler (60). Kovulur, görüldükleri yerde yakalanıp öldürülürler (61).
Öncekiler için de yasamız bu idi Bizim. Sen Allah’ın yasasında bir değişme bulamazsın (62).
ayetleri islamın hakim olduğu toplumlarda geçerli...yani islamın devletleştiği ve güç olduğu dönemlerde geçerli...namaz vakitlerinin geldiği gibi bununda vakti geldiği zaman uygulanacak ayetler gözüyle bak...en iyisini allah bilir...(zozan yazdı)
demişsiniz.Ayetin devamında öncekiler için de yasamız bu idi sen allahın yasasında değişme bulmazsınla anlatılmak istenen sizce nedir?Bunun üzerinde biraz düşünün bence.
Musayı ,nuhu,lutu tezkip edenlerin başına neler geldiğini anlatan kıstasları bir hatırlayın.O tezkip edenler nasıl helak edildiler?
Ortada peygamber tarafından tebliğ edilmiş bir din var.Bu dini kabul etmeyen yada kabul etmiş gibi görünüp aslında iman etmeyenler var.Bu kimseler dini tebliğ edene düşman.nuh lut ve musa kıstaslarındada aynı durum vardı bunların sonuda yok edilmek öldürülmek oldu.aynı yukarıdaki ayetteki emirde olduğu gibi ....
__________________ O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
Konu şu zamanımızda haksız yere incitilen taciz edilen varmı baş
örtüsü cilbab kısaca "tesettür" için ben öyle inanıyorum öyle giyinmek istiyorum dediği için varmı yokmu karar soruyu soran ve
birde varsa seni engelleyecek olanı (Ayet meali de vererek) ne yapacaksın diyen e sormak lazım Peygamber efendimiz zamanında ki taciz edenlerle şimdiki zamanımızda taciz edenler
arasında benzerlik varmı din,dil,ırk,birde bu soruyu sormakla şimdi ki zamanda ki başörtüsü "tesettür" e baskı yapanlara ne yapacaksın demek hamaset ve ucuzculuk değilmi ayıptır insan bu soruyu sorarkan o zaman ki yapılanma ile şimdiki yapılanmayı göz önüne alarak soru sorar birde kim diyormuşki illa o zaman ki giyim şekli ile giyinin diye örtünme (cilbab baş-
örtüsü)örtünücek yerleri örtsün kafidir insanlar hamaset ve demogoji yapmakta zamanımız hukuk devleti laik devlet var edebiyatına sığınmak tada büyük hüner gösteriyorlar o zaman
islamda şu vardır bu yoktur edebiyatına sarılacaklarına çözüm üretsinler bakalım birde islamı yaşamayıp(müslüman) olmayan
ların bu konulara ilgi duyması ilginç değilmi ya inananlar onların
kutsallarına yaşam şekillerine ait bir öneri getirse ne olur hemen
yafta hazır "gerici" hukuk devletinde yaşıyoruz ya ileri düzeyde
İsteyen istediğine inanır; örneğin "Cilbab örtünüp saklanmaktır," der. "Yani tesettür; ben öyle inanıyorum."
Buna kimse karışmıyor; karışamaz da. Çünkü insanın içindedir; görünmez.
Ama beşer öyle de dese başka türlü de... Allah'ın gerçeği aynı kalır. Tıpkı nasıl birileri "Allah'tan başka ilahlar var; ben öyle inanıyorum," deyince tevhid gerçeği aynı kalıyorsa.
Yüce Allah cilbab ayeti diye bilinen 33:59'da "İnananların kadınları cilbablarını giyip tanınsınlar," diyor -en yu'rafne.
İslamın cilbabı bu. Yani Allah'ın emri.
Sonra birileri kalkıp "Kadınlar cilbablarına bürünüp kandilerini saklasın! Ben öyle inanıyorum," diyormuş. Desin. Allah'ın gerçeği denizdir; birileri havladı diye deniz murdar olmaz.
Gerçek, Allah'ın dinidir. Ona göre kadın, cilbabı ile tanınıp görünür -en yu'rafne. Yalan, ise beşerî şeriattır. Ona göre kadın, cilbabı ile örtünüp saklanır.
Tanınıp görünmek kadının kendisine saygısını dile getirir; örtünüp saklanmak ise kendinden utanmasını.
Birileri kalkıp Allah'ın bu gerçeğini çarpıtacakmış. "Hayır!" diyecekmiş; "Kadın erkeğe eşit olamaz. Kadınlar, kedilerin önündeki ettir; örtülüp saklanmazlarsa kediler onları ham yapar."
O birileri iyi bilsin ki kadınlara örtünüp saklanması gereken bir ayıp muamelesi yaptıkları sürece Allah'la inatlaşırlar.
Çünkü Allah "Kadın erkek, hepiniz birsiniz," diyor -ba'd üküm min ba'din (3:195). "Erkekler, kedidir; kadınlar onların önündeki et!" demiyor.
O birilerinin üstelik bir de insan hakkından dem vurması ise sahtekarlığın, münafıklığın ta kendisidir.
Tesettür hapsi insan hakkıymış. O kadar güzelse biraz da Erkeler Klübünün miltanları girsin tesettüre.
Yüce Allah Yûsuf sûresinde, alımlı görüntüleri ile, erkeklerin kadınları tahrik ettiğini anlatıyor.
Alımlı görüntü örtülüp saklanması gereken bir ayıpsa biraz da Erkekler Klübü'nün militanları örtüp saklasın ayıbını.
Hadi erkekler tesettüre! Hadi biraz da kendi insan hakkınızı korumaya!
Bu forumda yazı yazmak fikir teatisinde bulunmak forumdaki yazılara baktığımda bana uygun gelmişti.
Amacım bilmediğim şey varsa yazışıp anlamak ve bilgi dağarcığımı
genişletmekti gel görki bazı yazılara baktığımda mesela "HAC"gibi
bazı yazılanlar "uydurma" olduğunu gördüm kişi kafasından bir kurgu yapıyor "uydurma" sonra onun üzerinden zehirini akıtıyor bir
de yalancı şahit uyduruyor "kurgusunda" onun üzerindende zehirli isteklerini sıralıyor ve hakaret ediyor sinsi sinsi(Sonra birileri kalkıp "Kadınlar cilbablarına bürünüp kandilerini saklasın! Ben öyle inanıyorum," diyormuş. Desin. Allah'ın gerçeği denizdir; birileri havladı diye deniz murdar olmaz.) yine aynı numarayı yapıp kendi uydurmasını yapıp (saklasın) bunun üzerinden zehirini akıtıyor.
Şimdi cilbab emri ne demektir cilbab nedir bir bakalım.
AHZAB-59.
59. Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
Cilbab ın lugat tarifi.
İslam ansiklopedisi "CİLBAB".
CİLBÂB
Müslüman kadını baştan aşağı örten çarşaf, ferâce ve câr gibi dış kıyafet. Gerek Medine döneminde gerek daha sonra ki dönemlerde mümin kadınların evden dışarıya çıktıkları vakit üstlerine giydikleri bol ve geniş bir örtü olup, onları örten bir nevi çarşaf demektir. Cilbab mümin kadınların Allah'ın tesettür emrine uymak için giydikleri dış örtünün Kur'an-ı Kerîm'deki adıdır.
Cilbab, mümin hanımların alâmetidir. Bunu giyen bir hanımın tanınması ve hakkında su-i zanna düşülmesi mümkün değildir. Zira cilbablı hanımların böyle bol ve geniş bir örtüye bürünerek saygıyı gerektiren bir dış kıyafetle tam tesettürlü olarak vakarla dolaşmaları, sokaktaki kadınlara sataşmayı huy edinen cahillere çekinme hissi verir. Böyle bir İslâmî dış kıyafet bu gibi kimselerin yapacakları edepsizliğe engel olur. (Ayrıca bk. Tesettür).
Cilbab tabiri Kur'an-ı Kerîm'in el-Ahzâb suresinde şöyle ifade buyrulur: "Ey Peygamber! hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle, dışarı çıkarken üstlerine cilbablarını alsınlar. Bu, onların tanınmasını ve bundan dolayı incitilmemelerini sağlar. Allah, Gafûrdur, Rahîmdir. " (el-Ahzab, 33/59).Şimdi bu izahlardan sonra birilerinin zehirlerini neden akıttıklarını anlaşılıyor Cilbab tan kasıt saklanmak değil
saklanmak olsa dışarıya çıkma izni olmaz kısaca cilbab üzerini
örtmektir ve bizim kıyafetimiz inandığımızdan dolayı budur demektir cilbab veya yerel örtünme ile örtünmeyenler nedir o zaman her kadın kız ister örtünür ister örtünmez zaman 21. yüzyıl kimse kimseye hür iradesi dışında baskı yapamaz kimse de kimseye cennet ve cehenneme bilet kesemez kendinden menkul "uydurmacı" kimsenin de sözleri kaale alınmaz çünkü olmayan bir şeyi söylemek uydurmak ne demektir bunu da aklı selim objektif insanların takdirine bırakıyorum.
Tesettürcülerin, "Cilbab inanan kadını örtüp saklar," diyerek Allah’ın sözlerini çarpıttığına dikkat eçkmiştim. Muta gûya beni yalanlıyor: "kendi uydurmamı yapıp (saklasın) bunun üzerinden zehirimi akıtıyor"muşum.
Ama muta hemen sonra cilbabı Müslüman kadını baştan aşağı örten çarşaf, ferâce ve câr gibi dış kıyafet diye tarif ederken asıl yalan söyliyenin kendisi olduğunu kanıtlamış. Çünkü ÖRTEN, saklayan demek.
Ve şu iddia: Cilbab, mümin hanımların alâmetidir... kocaman bir yalandır. Çünkü onu müminlerin Mâide 5’teki icazet uyarınca evlendikleri gayrimüslim hanımları da giyer. Gayrimüslimelerin giydiği cilbab müminlerin alâmeti...dir? Geçiniz.
Geçiyorum. Ama yasemin64 kardeşimizin bir iddiası üzerinde durmak isterim.
Yasemin: nur 30_31 ayetini... bir daha oku. Erkeklere ve kadınlara aynı tavsiyeler ve kadınlara daha fazlası var. Biyolojik kanunu gözardı etmiyorsunuz umarım. (Kadın daha alımlı erkek daha güçlü.)
Hasan Akçay: Kuran'a aykırı bir iddia bu. Çünkü Kuran erkeklere asla tanımadığı giysi çıkarma özgürlüğünü kadınlara tanıyor: inselliği kalmamış olup evde oturan kadınların giysilerini çıkarması günah değidir -leyse aleyhinne cünahün enyada'ne siyab ehünne (24:60).
Bana "Erkeklerin giysilerini çıkarması günah değildir," diyen bir ayet gösterir misin.
Yasemin:
Nur 30
(Resulüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır.
Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tabi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz. *
Daha fazlasından kastım bu idi.
Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler.
İddia bu.
Yani Kuran’da ziynetlerin örtülmesi erkeklerden değil kadınlardan isteniyormuş; işte kadınlara daha fazlası derken yasemin kardeşimiz bunu kastediyormuş. Tabii tesettürcü iddiaya göre buradaki ziynetler kadın vücudunun alımlı yerleridir.
İşte bu da kocaman bir yalan. Evet. Bütün o anlı şanlı tesettürcü ulema çatır çatır, bile bile yalan söylüyor. Nur 31’deki ziynetler kadının vücudu değil kolye, zincir, halhal gibi ziynetleridir. Yoksa bu iş fuhuşa varır.
Ve varmıştır. Ulema ziynetlerin avret yerleri olduğunu öne sürmek suretiyle İslama fuhuş boca etmiştir.
Ben hanifdost forumunda bun dair açıklamalar yaptım, kanıtlar getirdim; sorular sordum.
O soruların benzerlerini VATAN yazarı Ruhat Mengü de sordu. Ama Diyanet’ten, hattâ aynı gazetede yazmakta olan tesettürcü Süleyman Ateş’ten bile cevap gelmedi. Çünkü her halde yalanlarla idare edegeldikleri fesadın tartışılıp açığa çıkarılmasından korkuyorlar.
Kısacası, Nur 31’de kadınlara fazladan yüklenen bir örtünme emri yok. Sözü edilen, takı teşhirciliğidir; örtülmesi istenen, takılardır; vücut değil.
Sevgi ile, Hasan Akçay
Muta'ya Moderatör Notu: Lütfen hakaret veya karalama içeren iletiler asmayınız.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma