Yazanlarda |
|
evrenselilkeler Newbie
Katılma Tarihi: 31 ocak 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 27
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
ŞİRK - ÇOKTANRICILIK - ALLAH’A ORTAK ETME NEDİR?
Rab’bimiz Allah tarafından bağışlanmayacak tek suç Allah’a ortak etmektir ( şirk / çoktanrıcılık ), din konusundaki en önemli konu budur ve bu nedenle de en iyi bilmemiz, en çok dikkat etmemiz, sürekli gündemde tutmamız gereken bir konudur. Eğer hayatımızda zerre kadar da olsa , Allah’a ortak etme varsa bu durum diğer tüm yaptıklarımızı değersiz kılacak bir suçtur, çünkü ayette ‘’Allah’a ortak edenlerin yaptıklarının boşa olduğu’’ ifade edilmektedir.
Öyleyse bunun en küçük bir kırıntısından bile kurtulmamız gerekir.
4-Nisa-48:’’Gerçekten Allah kendisine ortak edilmesini bağışlamaz. Bunun dışında kalanı ise, dilediğini bağışlar. Kim Allah’a ortak ederse, doğrusu büyük bir günahla iftira etmiş olur.’’
6-Enam-88:’’Bu, Allah’ın hidayetidir; kullarından dilediğini bununla hidayete erdirir. Onlar da ortak etselerdi, elbette bütün yapıp ettikleri, onlar adına boşa çıkmış olurdu.’’
* Allah’la ilgili konularda, din konusunda yalanlar uydurmaktır (haramlar, günahlar, dindışılıklar, tabular, vb.):
10-Yunus-59,60:’’De ki:’’Allah’ın sizin için indirdiği, sizin bir kısmını haram ve helal kıldığınız rızıktan haber var mı? Söyler misiniz?’ De ki:’ Allah mı size izin verdi, yoksa Allah hakkında yalan uydurup iftira mı ediyorsunuz / Allah’la ilgili konularda yalan mı uyduruyorsunuz?’ / ‘ Allah’la ilgili konularda yalan uyduranların kıyamet günü zanları nedir? Şüphesiz Allah insanlara karşı büyük fazl sahibidir, ancak onların çoğu şükretmezler.’’
10-Yunus-68,69,70:’’Allah çocuk edindi’ dediler. O, (bundan) yücedir; O, hiçbirşeye ihtiyacı olmayandır. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. Kendinizde buna ilişkin bir delil de yoktur. Allah’a karşı bilmeyeceğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?’ / De ki: ’ Allah’la ilgili konularda yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler. / (Onlar için) Dünyada geçici bir meta (vardır). Sonra dönüşleri bizedir; sonra da inkara sapışları dolayısıyla onlara şiddetli azabı taddıracağız.’’
16-Nahl-116:’’Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal buna haram demeyin. Çünkü Allah’la ilgili konularda yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah’la ilgili konularda yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler.’’
61-Saff-7:’’İslama çağrıldığı halde, Allah’la ilgili konularda yalan uyduranlardan daha zalim kimdir? Allah zalim bir kavmi hidayete erdirmez.’’
6-Enam-21,22,23,24:’’Allah’la ilgili konularda yalan uydurandan veya O’nun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir? Hiç şüphesiz o zalimler kurtuluşa eremezler. / Onların tümünü toplayacağımız gün; sonra o ortak edenlere diyeceğiz ki: ’Nerede (o bir şey) sanıp da ortak ettikleriniz?’ / (Bundan) Sonra onların:’Rab’bimiz olan Allah’a andolsun ki, biz müşriklerden değildik’ demelerinden başka bir fitneleri olmadı. / Bak kendilerine karşı nasıl da yalan söylediler ve düzmekte oldukları da kendilerinden kaybolup uzaklaştı.’’
* Allah ile ilgili konularda saygısız davranışlarda bulunmaktır (yalanlama, alay, hakaret, küçümseme, sürtüşme, hiçe sayma, tartışma, dinlememe, akletmeme, vb.):
6-Enam-5:’’Kendilerine hak gelince, onu yalanladılar; fakat alaya aldıklarının haberleri onlara gelecektir.’’
6-Enam-25,26,27:’’Onlardan (Allah’la ilgili konularda yalan uyduranlar - ortak edenler-6/21,22,23) seni dinleyenler vardır; oysa biz, onu kavrayıp anlamalarına (engel olarak) kalpleri üzerine kat kat örtüler ve kulaklarında bir ağırlık kıldık. Onlar hangi apaçık belgeyi görseler, yine ona inanmazlar. Öyle ki, o inkar etmekte olanlar, sana geldiklerinde, seninle tartışmaya girerek ’Bu, öncekilerin uydurmalarından başka birşey değildir’ derler. / Onlar, hem ondan alıkoyarlar hem kendileri kaçarlar. Onlar yalnızca kendi nefislerinden başkasını yıkıma uğratmazlar ama şuurunda değildirler. / Ateşin üstünde durdurulduklarında bir görsen, derler ki:’Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rab’bimizin ayetlerini yalanlamasaydık ve müminlerden olsaydık’’
6-Enam-39:’’Bizim ayetlerimizi yalan sayanlar karanlıklar içinde sağırdırlar, dilsizdirler. Allah kimi dilerse onu şaşırtıp saptırır, kimi dilerse de onu dosdoğru yol üzerinde kılar.’’
23-Muminun-23,24,25,26:’’Andolsun, biz Nuh’u kendi kavmine (elçi olarak) gönderdik. Böylece kavmine dedi ki: ’Ey kavmim Allah’a kulluk edin. O’nun dışında sizin başka ilahınız yoktur, yine de sakınmayacak mısınız? / Bunun üzerine kavminden inkara sapmış önde gelenler dediler ki: ’Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir. Size karşı üstünlük elde etmek istiyor. Eğer Allah (öne sürdüklerini) dilemiş olsaydı, muhakkak melekler indirirdi. Hem biz geçmiş atalarımızdan da bunu işitmiş değiliz’ / ‘O, kendisinde delilik bulunan bir adamdan başkası değildir, onu belli bir süre gözetleyin.’ / ‘Rab’bim ‘ dedi (Nuh). Beni yalanlamalarına karşılık bana yardım et’
67-Mülk-8,9,10: ‘’Öfkesinin şiddetinden neredeyse patlayıp parçalanacak. Herbir grup içine atıldığında bekçileri onlara sorar:’Size bir uyarıcı gelmedi mi?’ / Onlar ’Evet’ derler. ‘Bize gerçekten bir uyarıcı geldi . Fakat biz yalanladık ve :’Allah hiçbirşey indirmedi, siz yalnızca büyük bir sapmışlık içindesiniz dedik’. / Ve derler ki:’Eğer dinlemiş olsaydık yada akletmiş olsaydık, şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık’.
54-Kamer-9:’Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanlamıştı; böylece kulumuz (Nuh) u yalanladılar ve ‘Delidir’ dediler. O, baskı altına alınıp engellenmişti.’’
54-Kamer-23,24,25,26: ‘’ Semud (kavmi) de uyarıları yalanladı. / Dediler ki:’Bizden biri olan bir beşere mi uyacağız? Bu durumda gerçekten biz bir sapıklık ve çılgınlık içinde kalmış oluruz. / Zikr (Vahy) içimizden ona mı bırakıldı? Hayır o, çok yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarıktır’ / Onlar yarın kimin çok yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarık olduğunu bilip öğreneceklerdir’’
40-Mumin-4,5: ‘’Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanladı ve kendilerinden sonra (sayısı çok) fırkalar da. Her ümmet kendi elçilerini (susturmak için) yakalamaya yeltendi. Hakkı, onunla yürürlükten kaldırmak için, batıla dayanarak mücadeleye giriştiler. Ben de onları yakalayıverdim. Artık Benim cezalandırmam nasılmış?’’
*Allah’tan başkasına kutsallık yakıştırmaktır (Kutsal insanüstü ve doğaüstü olan; erişilmez, sorgulanmaz, dokunulmaz, eleştirilmez, yargılanmaz, yanılmaz, eşsiz, benzersiz, anlaşılmaz ve açıklanamaz olandır):
6-Enam-71:’’De ki: ’Bize yararı ve zararı olmayan Allah’ tan başka şeylere mi tapalım? Allah bizi hidayete erdirdikten sonra, şeytanların ayartarak yerde şaşkınca bıraktıkları, arkadaşlarının da ’Doğru yola bize gel’ diye kendisini çağırdığı kimse gibi topuklarımız üzerinde gerisingeri mi döndürülelim?’ De ki: ’Hiç şüphesiz Allah’ın yolu asıl yoldur. Ve biz alemlerin Rab’bine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk’’.
7-Araf-190,191,192,193,194,195,196,197,198: ‘’Ama O (Allah) onlara salih (bir çocuk) verince, kendilerine verdiği şey konusunda O’na ortaklar kılmaya başladılar. Allah onların ortak ettiklerinden yücedir. / Kendileri yaratılıp dururken, hiçbir şeyi yaratamayan şeyleri mi ortak ediyorlar? / Oysa (bu ortak ettikleri güçler ve nesneler) ne onlara bir yardıma güç yetirebilir ne kendi nefislerine yardım etmeye. / Onları hidayete çağırsanız size uymazlar. Onları çağırsanız da suskun dursanız da size karşı (tutumları) birdir. / Allah’tan başka taptıklarınız sizler gibi kullardır. Eğer doğru iseniz, hemen onları çağırın da size icabet etsinler. / Onların yürüyecek ayakları var mı? Ya da tutacakları elleri mi var? Veya görecek gözleri mi var? Yoksa işitecek kulakları mı var? De ki:’Ortak ettiklerinizi çağırın, sonra bir düzen (tuzak) kurun da bana göz bile açtırmayın’ / Hiç şüphesiz benim velim Kitab’ı indiren Allah’tır ve O, salihlerin koruyuculuğunu (veliliğini) yapıyor. / O’ndan başka taptıklarınız ise size yardıma güç yetiremezler, kendilerine de. / Eğer onları doğru yola çağırsanız işitmezler. Onlar sana bakar görürsün oysa onlar görmezler bile. ‘’
11-Hud-106,107: ‘’Mutsuz olanlar ateştedirler, onlar için orada (kahırla ve acıyla) nefes alıp vermeler vardır. / Onlar, Rab’binin dilemesi dışında, gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır. Çünkü Rab’bin gerçekten dilediğini yapandır.’’
39-Zumer-38: ‘’Andolsun onlara:’Gökleri ve yeri kim yarattı?’ diye soracak olsan, elbette ‘Allah’ diyecekler. De ki: ‘Gördünüz mü haber verin; Allah’tan başka taptıklarınız, eğer Allah bana bir zarar dileyecek olsa, O’nun zararını kaldırabilirler mi? Yada bana bir rahmet vermeyi istese, O’nun rahmetini tutup önleyebilecekler mi?’ De ki:’Allah bana yeter. Tevekkül edecek olanlar O’na tevekkül etsinler’’
21-Enbiya-21,22,23,24,25,26: ‘’Yoksa onlar yerden birtakım ilahlar edindiler de onlar mı (ölüleri) diriltecekler? / Eğer her ikisinde (gökte ve yerde) Allah’ın dışında ilahlar olsaydı, elbette ikisi de bozulup gitmişti. Arşın Rab’bi olan Allah onların nitelendiregeldikleri şeylerden yücedir. / O (Allah) yaptıklarından sorulmaz, oysa onlar sorguya çekilirler.’’ / Yoksa O’ndan başka ilahlar mı edindiler? De ki:’Kesin kanıtınızı (burhan) getirin. İşte benimle birlikte olanların zikri (Kitabı) ve benden öncekilerin de zikri.’ Hayır onların çoğu hakkı bilmiyorlar, bundan dolayı yüz çeviriyorlar./ Senden önce hiçbir elçi göndermedik ki ona şunu vahyetmiş olmayalım: ’Benden başka ilah yoktur, öyleyse Bana ibadet edin’. / ‘Rahman (olan Allah) çocuk edindi’ dediler. O (bu yakıştırmadan) yücedir. Hayır onlar (melekler) ikrama layık görülmüş kullardır.’’
*Allah’tan başkasını yüceltmektir:
2-Bakara-165: ‘’İnsanlar içinde Allah’tan başkasını ‘eş ve ortak’ edenler vardır ki onlar (bunları), Allah’ı sever gibi severler. İman edenlerin ise Allah’a olan sevgileri daha güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, muhakkak bütün kuvvetin tümüyle Allah’ın olduğunu ve Allah’ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi.’’
39-Zumer-2,3: ‘’Şüphesiz sana bu Kitabı hak ile indirdik; öyleyse sen de dini yalnızca O’na halis kılarak Allah’a ibadet et. / Haberin olsun; halis (katıksız) olan din yalnızca Allah’ındır. O’ndan başka veliler edinenler (şöyle derler): ‘Biz bunlara bizi Allah’a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz’ Elbette Allah kendi aralarında hakkında ihtilaf ettikleri şeylerden hüküm verecektir. Gerçekten Allah yalancı, kafir olan kimseyi hidayete erdirmez.’’
(7-Araf-190,191,192,193,194,195,196,197,198)
*Allah’tan başkasına tanrısal nitelikler yakıştırmaktır (Herşeyi tambilen, tamgören, yaptığından sorulmayan, hata yapmayan, unutmayan, kalbimizde olanı ve olmayanı bilen, eşsiz, benzersiz, vb. nitelikler Allah’a aittir):
6-Enam-59: ‘’Gaybın anahtarları O’nun katındadır, O’ndan başka hiçkimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir. O bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve her şey) apaçık bir Kitaptadır.’’
7-Araf-188: ‘’De ki: ‘Allah’ın dilemesi dışında kendim için yarardan ve zarardan (hiçbir şeye) malik değilim. Eğer gaybı bilebilseydim muhakkak hayırdan yaptıklarımı arttırırdım ve bana bir kötülük dokunmazdı. Ben iman eden bir topluluk için bir uyarıcı ve bir müjde vericiden başkası değilim.’’
11-Hud-31: ‘’Ben size Allah’ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum. Melek olduğumu söylemiyorum ve gözlerinizin aşağılık gördüklerine Allah kesin olarak bir hayır vermez de demiyorum. Nefislerinde olanı Allah daha iyi bilir. Bu durumda (bunun aksini yaparsam) gerçekten o zaman zalimlerdenimdir.’’
35-Fatır-40: ‘’De ki: ‘Siz Allah’ın dışında taptığınız ortaklarınızı gördünüz mü? Bana haber verin, yerden neyi yaratmışlar? Yada onların göklerde bir ortaklığı mı var? Yoksa biz onlara bir kitap vermişiz de onlar bundan (dolayı) apaçık bir belge üzerinde midirler? Hayır zulmedenler birbirlerini aldatmadan başkasını vadetmiyorlar.’’
Yazının fontu yeniden düzenlenmiştir (moderatör)
|
Yukarı dön |
|
|
dost1 Admin Group
Katılma Tarihi: 28 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 538
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamün Aleyküm! Değerli Evrenselilkeler Kardeşim!
Allah Razı olsun. Güzel bir çalışma sunmuşsunuz.
Gönlünüze sağlık.Rabbim ilminizi artırsın.İnşaallah.
Bu güzel yazınızın puntosunu büyütüp ayet aralarını açabilirseniz daha iyi yararlanmamızı sağlarsınız diye düşünüyorum.
Kusursuz olan Allah'tır.
En doğrusunu bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
|
Yukarı dön |
|
|
adalet Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 ekim 2006 Gönderilenler: 1195
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam dostlar, Kardeşimiz ayetlerden anladığı şekliyle şirki tarif etmiş ama ben daha öz olanı söylemeye çalışayım:
"ŞİRK,RABBİMİZ ALLAH'TAN BAŞKA HÂDİ(HİDAYET EDİCİ),KURANDAN BAŞKA HÛDA(YOL GÖSTERİCİ) KABUL ETMEK VE İLAHİ OLANLA,BEŞERİ OLANI BİRBİRİNE KARIŞTIRMAKTIR." vesselam.
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
|
Yukarı dön |
|
|
savas1 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 15 agustos 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 261
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
evrenselilkeler Yazdı:
ŞİRK - ÇOKTANRICILIK - ALLAH’A ORTAK ETME NEDİR?
Rab’bimiz Allah tarafından bağışlanmayacak tek suç Allah’a ortak etmektir ( şirk / çoktanrıcılık ), din konusundaki en önemli konu budur ve bu nedenle de en iyi bilmemiz, en çok dikkat etmemiz, sürekli gündemde tutmamız gereken bir konudur. Eğer hayatımızda zerre kadar da olsa , Allah’a ortak etme varsa bu durum diğer tüm yaptıklarımızı değersiz kılacak bir suçtur, çünkü ayette ‘’Allah’a ortak edenlerin yaptıklarının boşa olduğu’’ ifade edilmektedir.
Öyleyse bunun en küçük bir kırıntısından bile kurtulmamız gerekir.
* Allah’la ilgili konularda, din konusunda yalanlar uydurmaktır (haramlar, günahlar, dindışılıklar, tabular, vb.):
* Allah ile ilgili konularda saygısız davranışlarda bulunmaktır (yalanlama, alay, hakaret, küçümseme, sürtüşme, hiçe sayma, tartışma, dinlememe, akletmeme, vb.):
*Allah’tan başkasına kutsallık yakıştırmaktır (Kutsal insanüstü ve doğaüstü olan; erişilmez, sorgulanmaz, dokunulmaz, eleştirilmez, yargılanmaz, yanılmaz, eşsiz, benzersiz, anlaşılmaz ve açıklanamaz olandır):
*Allah’tan başkasına tanrısal nitelikler yakıştırmaktır (Herşeyi tambilen, tamgören, yaptığından sorulmayan, hata yapmayan, unutmayan, kalbimizde olanı ve olmayanı bilen, eşsiz, benzersiz, vb. nitelikler Allah’a aittir):
|
|
|
selam
gerçekten çok öenmli bir konuya değinmişsiniz
Keşke herkes, diğer konulardan önce, bu konuyu iyice anlasalar da sonra diğer şeyleri tartışsalar, o zaman daha sağlam bir temelde tartşmalar olacaktır
ORTAK ETME NEDEN BU KADAR HAYATİ
-Ortak eden kişi uzak bir sapma ile sapıyor(gerçeklerden/doğrulardan uzaklaşıyor) -4/116
-Ortak edenin tüm yaptıkları boşa gidiyor-6/80 4/48 4/116 39/65
-İnsanlar birbirleri üzerinde otorite kurmasınlar, birbirlerinin özgürlüklerini kısıtlamasınlar, biri birinden üstün veya alçak konumda olmasın, insanlık değerleri zedelenmesin, insanca bir hayat yaşayalım diye-3/64 4/36 24/55 16/35
***Allah’ ın aşağısından/alt seviyesinden birbirimizi Rabb(yüce efendi/dinsel hüküm koyucu) edinmeyelim diye-3/64
-Sonucunda karşılık alamayacağımız, bizlerin çağrısına cevap vermeyeceklerden medet ummayalım diye-6/108 12/108
***Hayattaki sorunlarımıza gerçekçi, akılcı çözümler bulalım; çözümün kaynağı Tanrı doğruları, Tanrı öğretileri olduğunu bilelim diye
Allah ‘tan başka kimseyi övmemeli, yüceltmemeli, kendimizi kul görmeliyiz, başkalarını tanrı görmemeliyiz.
-Kimseyi gözümüzde büyütmeyelim; kimseyi ulaşılamaz erişelimez, sorgulanamaz ilan etmeyelim Tanrı dışındaki diğerlerinin bize eşit olduklarını bilelim diye.3/64
-Ortak etmeme inancı sadece kendi kendine bu inanca sahip olma değil diğer insanlar hakkında sorumluluklarımız bilelim, doğruya ve yanlışa karşı takındığımız tavırla hayatı yaşanır kılalım, başkalarının haklarının gözeticisi olalım diye--6/80-81 6/106 6/19 11/54
-Sadece tanrı buyruklarını dikkate alalım, özgür kafalarla fikir üretelim,
-Bütün sorun, istek, dilek, şikayetlerimizin, beklentilerimizin tek yanıtlayıcısı, dermanı Allah olduğunu bilelim ve doğruluktan uzaklaştıran yollara sapmayalım diye-30/31 7/190-197 30/33 39/49 30/33 10/35 16/53 29/65
***Ataları, büyükleri, mevkilileri, ağzı iyi laf yapanları değil Allah ‘ı doğruluk kaynağı görelim, dolayısıyla onun dışındakileri ve onların öğretilerini rahatça sorgulayabilelim diye-7/153
-Hayatın belli alanlarında kendimizi bilgimize, becerilerimize, ekonomik gücümüze... dayanarak tek yetkili, güç sahibi, hayatın kontrolorü görüp büyüklenmeyelim diye. Çünkü istisnasız hayatın her alanında O’ ndan başka kuvvet yoktur-18/36-40(gerçekten de şahit oluruz ki çok iyi hazırlandığımız sınavlarımız, emin olduğumuz girişimler hüsranla sonuçlanabilmelte. Allah ‘ı hiçbir zaman hesaba katmadan ileriye dönük kesin konuşmamalıyız.)39/49
saygı ile...
__________________ Ne kadar uzak olsak da çok yakınız, daha yürekten olamazdım, daima kim olduğumuza güveniyorum ve başka hiçbirşey önemli değil... Metallica-Nothing Else Matters
|
Yukarı dön |
|
|
hasakcay Uzman Uye
Katılma Tarihi: 22 ocak 2008 Gönderilenler: 1236
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sevgili savaş1. E-MAİL adresiniz işlem görmediği için size cevap veremedim. Beni bağışlayın.
Sevgi ile.
|
Yukarı dön |
|
|
yağmur Yeni Uye
Katılma Tarihi: 12 ocak 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 5
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
YERYÜZÜ TANRILARI ŞİRK PSİKOLOJİSİ
İslam inancı, İlahı ‘bir’lemeyi şart koşuyor.
Esasen; yaratılışın sırrı, hayatın anlamı ve amacı, tek İlah olarak Allah’ı tanımak ve hiçbir şeyi O’na ortak koşmamaktır.
Bu amacın gerçekleşmesi için, Allah’a ortak koşmanın, yani ‘şirk’in ne anlama geldiği bütün yönleriyle iyi bilinmeli. Ancak o zaman; “la ilahe illallah”, yani “Allah’tan başka ilah yoktur”, “İlah olduğu iddia edilen, yetkileri ve konumu itibariyle İlahlığa kalkışan herhangi bir kişi, nesne, makam ve mevki kabul etmiyorum” demenin şuuruna varılabilir.
Sosyal ve psikolojik bunalımların girdabında boğulmakta olan şirk toplumlarına sunulacak en büyük hizmet, onların yolunu aydınlatacak, onlara sağlıklı bilgiler sunacak ve sahte ilahların tasallutuna son vermeye yarayacak çalışmalar olmalıdır. Çünkü, fert ve toplumun huzura kavuşmasında ön şart şirkten temizlenmektir.
“İbadet kavramı ise, Allah’ın arzu ettiği, gizli ve açık söz ve davranışların bütününü içine alır.
Bu geniş anlamı ile ibadetin yerine getirilmesi, insanın kendi hayatını, çeşitli davranış ve sözlerini, tasarruflarını, diğer insanlarla olan ilişkilerini İslam’ın gösterdiği şekilde ayarlamasını gerekli kılar.
Şirk olayını hayatın her alanında görmek mümkün: Günlük işleri düzgün gitsin diye yanında taşıdığı uğur simgesi (soteria) bir boncuk, bir tutam saç, içinde ne yazdığı pek de önemli olmayan ve merak da edilmeyen bir muskadan uğurlu kelime ve sayılara; hayatı üzerlerinde yetki sahibi olarak kabul ettiği dini ve idari otoriteleri olağan üstü görerek putlaştırmaya kadar her alanda!
“İnsanlar kendilerine egemenlik eden, onları büyüleyen liderleri veya şefleri ölür ölmez kısa bir süre içinde yenilerine dönerler. Bu süreli olarak iktidarı doldurmak ve boş bırakmamak, esasen daima ona bağlı olduğumuz ve kendisini saydığımız kutsal bir varlığı tutmanın ihtiyacıdır. Kişiler gider; lakin insan gönüllerinde kutsal olan ve putlaştıran güçler ve değerler kalır.
Bir kimsenin; “Ey falan, Allah hakkı için, hayatımı sana borçluyum”, gibi tabirler kullanması, eğer “şu köpek olmasaydı, hırsızlar gelirdi” şeklinde konuşması.. Arkadaşına; “Allah ve sen isterseniz bu iş olur”, “Allah’la falan adam olmasaydı işimiz olmayacaktı”, gibi sözler söylemesi hep bu gizli şirkin bir nevidir.”
Şirk olayı, esasen Allah’a has olan “ilahlık” kavramının ifade ettiği anlamların, Allah dışındaki varlıklara atfedilmesi, Allah’ın sıfatları ile bildirilen kudretinin inkar edilmesi, çoğu zaman sözle açıkça ifade edilmese de, hatta bazen tersi iddia edilse bile, daha çok düşünce, duygu ve davranışlarla kendini gösteren bir inkar (negasyon) ve isyan halidir.
Kur’an mesajı incelendiği zaman görülür ki, kendi gerçeğini tanıma konusunda insanlar genel olarak üç kısma ayrılmaktadırlar
Birincisi; Kendilerini olduklarından yukarda görenler:
Kur’an’da, bunlar mağrur ve mütekebbir insanlar olarak tanıtılır. (Nefsini yücelten, tanrılaştıran kimseler)
İkincisi; Kendilerini olduklarından daha aşağı görenler:
Kur’an’a göre bunlar zelil insanlardır. (Yukarıdakinin aksine kendilerini aşağılayıp başkalarını yücelten, onlara sığınan, güvenen ve isteklerine teslim olan, mutlak itaatle zulümlerine rıza gösterenler ve bundan dolayı suçlu olanlar).
Üçüncüsü; Kendi gerçeklerini olduğu gibi görenler:
Bunların Kur’an’da birçok isimleri vardır. Genel ve yaygın isimleri mü’min ve müslimdir
Birinci konumda olanların yaptığı ile Şeytanın isyanı arasında mahiyet itibariyle bir fark yoktur. İblis’in yaptığı da Allah’ın eşref olarak yarattığı insanı hor görüp, onun karşısında kendini yüceltme, büyüklenme idi.
“Kendisini beğenerek böbürlenen, kendinde doğa üstü güçler vehmeden insan ne kadar tehlikeliyse, kendisini küçük ve değersiz gören; zelil, inançsız, ilkesiz insanlar da o kadar tehlikelidir
Kur’an’ın, insana bizzat insanı tanıtması aynı zamanda, onun bu bataklıklara düşmesini önlemeye de yöneliktir.
Analiz edildiğinde görülür ki, korku ve ondan kaynaklanan davranışların altında, (hayat ve akli, bedeni, mali imkanlar dahil) kişinin sahip olduklarını kaybetmek, koruyamamak, arzu ettiklerine ulaşamamak ve zarara uğramak endişesi yatar. İnsan için iyilik halini elde etme, koruma ve artırma gayretlerini tehlikeye sokacak; akli, bedeni, mali ve ailevi işlerinin zarar görmesine sebep olabilecek her ihtimal önemlidir.
Bu yöndeki her söylentiye kulak verilir; ve çoğu insan zarar vereceği söylenen tehlikenin makul ve mantıklı olup olmadığına bile bakmadan, hurafe de olsa onun gereğini yapar.
Çünkü bu yöndeki bütün gelişmeler bir tedirginlik hali oluşturur. Bu ise her zaman tetikte bekleyen şirk olgusunu harekete geçirecek faktörlerden birini oluşturur.
“Allah’tan başkasından korkmak, rızk istemek, Allah’ın vermiş olduğu nimete karşı O’ndan başka birine teşekkür edip, nimetleri O’ndan başkasına nispet etmek, Allah’a hamdden kaçınmak, O’ndan başkasına tevekkül etmek, O’ndan başka birine boyun eğmek, itaat etmek, kainatta Allah’ın dilemediği şeyin olacağına inanmak da şirktir,” denilirken korku bütün bu sebeplerin başında sayılmıştır.
İnsan davranışlarını etkileyen korkunun diğer bir varyantı da “gelecek” ve “rızk” endişesidir. Şirk konusunda önemli etkenlerden biri de bu.
Psikolojik zaaflar sonucu oluşan bu endişe, insanı sürekli biriktirmeye, biriktirdiklerine sımsıkı sarılmaya sevk eder. İnsan, tüm sahip olduklarını kendisine veren ve kendisini de yaratan Rabb’inin yolunda pek azını sarf etmekten bile kaçınır. Kazandıklarını elinde tutma yolunda pek çok zillete de boyun eğer, ki bu, toplumların şirk içinde yönetilmesine ses çıkarmama ve hatta rıza göstermesinin baş sebeplerindendir.
İnsanların bu zaafı sayesinde, birtakımları yönetimi kolayca ellerinde bulundurur. Kaybetmek korkusu içinde olanlar, onlara karşı durmaktan çekinirler. Onlar da böylece makam, mevki ve iktidarlarını kolayca elde tutma imkanına kavuşurlar.
Neofobi”, yani yenilik korkusu toplumları yönlendiren ve bir anlamda şirke zemin hazırlayan bir başka olumsuz korku çeşidi. Bu korku sonucu insanlar, ‘eski’lerine sıkı sıkıya yapışırken yeni olan her şeye karşı tedirginlik duyarlar.
Sosyal ve psikolojik sebeplerle insanlar, eski inanç ve gelenekleri konusunda oldukça tutucu ve tabir yerinde ise ‘gerici’ bir tavır takınırlar. Yeniliklerden ürker, endişe ve korkuya kapılırlar. Bu zeminde inanç ve ibadetler adet olmaya, adet ve gelenekler ise ibadet huşuu içinde uygulanır.
Tek ilah inancı olan Tevhid inancıyla savaşıp nefislerini tanrılaştırarak toplumu yönetmeyi hep kendi tekellerinde bir hak olarak görenler, insanların bu zaaflarına hitap ederek, onları Tevhid inancına karşı tahrik etmişlerdir. Firavunlar ve onların yolundan gidenler; “O peygamberler sizi atalarınızın dininden vazgeçirecek” diyerek insanları korkutuyor ve kendilerine bağlıyorlardı.
“Herhangi bir şeyi, Allah’ı sever gibi sevip onların arzularına, emirlerine ve yasaklarına itaat etmek, onları Allah’a denkler tutmak demektir. Açıkça söylemeseler bile birtakımlarını, Allah’ı sever gibi sevenler, velinimet tanıyanlar, onların sevgi, emir ve isteklerini hareket prensibi edinirler. Allah’ın rızasını düşünmeden, onların rızasını elde etmeye çalışanlar onları kendilerine ilah seçmişlerdir
Şirkten uzak ve temiz bir kalp ile dosdoğru bir yol üzere bulunan Müslüman, şifa dahil bütün iyilikleri ancak Allah’tan bekler; çünkü, Allah:
“Biz Kur’an’dan öyle bir şey indiriyoruz ki, o, mü’minler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırır”[243] buyuruyor.
(Dr. Hamdi Kalyoncu, Yeryüzü Tanrıları ŞİRK PSİKOLOJİSİ, Marifet Yayınları)
Detaylı bilgi için aşağıdaki linkten faydalanabilirsiniz.
http://www.erdemyolu.com/coktanriciliksirk/yeryuzu-tanrilari -ve-sirk-psikolojisi-hamdi-kalyoncu.html
|
Yukarı dön |
|
|
RAMAZAN TOPTAŞ Groupie
Katılma Tarihi: 17 subat 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 88
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Şirk koşmak ALLAH'ı tanıyamamaktır. O nedenle hiç inanmayanlarla bir tutulur. Şirk koşanlarla ALLAH'ı tanımayanlar aynı ayetlerde buluşur, Kuranı anlayamazlar bunun nedeni yine ALLAH'ı tanıyamamaktır veya hiç tanımamaktır.
Bu açıdan çok önem taşır. ALLAH'ı tanıyamayan münafıklar ona yardım etmek isterler, kafirlerde inanmadıklarını düşündükleri onlara göre olmayan ALLAH'a savaş açarlar.
__________________ özgür olmayanın imanıda olmaz
|
Yukarı dön |
|
|
asım Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 agustos 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1700
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
yok abi...
bu işte bir yanlışlık var...
allahın en nefret ettiği şey böyle bir şey olamaz gibi geliyor bana...
şayet ben tanrı olsam en kızacağım şey zavallı aciz mahluklara haksızca eziyet eden döven söven öldüren zulmeden insanlar olurdu...
tanrıyı bir heykelde simgeleyip ona hürmet etmek niye o kadar büyük bir suç olsun ki...
budistlerin br sürü heykelleri var onlara hürmet ediyorlar...
ve içlerinde çok iyi insanlar var...
yok...
affedilemeyecek insanlar değilller...
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
|
Yukarı dön |
|
|
Guests Guest Group
Katılma Tarihi: 01 ekim 2003 Gönderilenler: -259
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
en buyuk suc sirktir.cunku sirk bazi sekilleri heykelleri ALLAH a ortak kosmadir.adam heykele yada gidip seyhine yalvariyor.guc kuvvet hersey ALLAH in dilemesiyle olurken,gunahlarida yanliz ALLAH bagislarken baska seylere yalvarmak sirktir.ALLAH kendini kuranda tarif etmistir.ALLAH in kim oldugu ne oldugu kuranda bellidir.heykellere kole olma yada onlardan korkmak onlara ibadet etmek sirktir.bide ustelik peygambere(sav) inanmiyorlar.o zaman canlari cehenneme
|
Yukarı dön |
|
|
UlulEbsar Uzman Uye
Katılma Tarihi: 26 mayis 2010 Yer: Micronesia Gönderilenler: 352
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
as�m Yazdı:
yok abi...
bu i�te bir yanl��l�k var...
allah�n en nefret etti�i �ey b�yle bir �ey olamaz gibi geliyor bana...
�ayet ben tanr� olsam en k�zaca��m �ey zavall� aciz mahluklara haks�zca eziyet eden d�ven s�ven �ld�ren zulmeden insanlar olurdu...
tanr�y� bir heykelde simgeleyip ona h�rmet etmek niye o kadar b�y�k bir su� olsun ki...
budistlerin br s�r� heykelleri var onlara h�rmet ediyorlar...
ve i�lerinde �ok iyi insanlar var...
yok...
affedilemeyecek insanlar de�illler...
|
|
|
Bu ifadeler beni biraz şaşırttı açıkcası...
Ben sizin başladığınız ve nihayetinde geldiğiniz nokyayı az-çok takip etmiş,Şahitlik yapmış bir kardeşiniz olarak yazıyorum; Herzaman katılmasamda çoğunlukla isabetli tesbitlerinize şahidim sevgili asım... Ancak
"Tanrı ile Empati" yapmak ne kadar doğru bir terim şimdi tam olarak
bilemeyeceğim...Ama "BEN OLSAM" noktası beni ürkütüyor...
Çünkü içimizde ki "Ses", yani Vcdan, doğrudan Rabbin sesi değildir diye düşünüyorum...
Onu affeder ama diğerini etmez gibi yorumlar...bizi fena halde yanıltır.
Kendini "Tanrı" yerine koymak...Düşüncesi bile Şirkin en katı halini hatırlatıyor...
Öte yandan evet, bende sizin gibi düşünüyorum,Allah dilediğini Affeder,kimse de NEDEN? diye soramaz.
Kimse "Rahmet kapılarını kapatamaz" bu konuda aynen sizin gibi düşünüyorum...ama bir farkla...Allah ile Empati kurmaya çalışmadan.
selam ile...
__________________ Haşr -10
"Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizi inananlara karşı kin beslemekten koru.
Rabbimiz, sen şefkatlisin, Rahimsin,"
|
Yukarı dön |
|
|
|
|