Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Erkeklere haram ve helal olan kadınlarla ilgili düzenleme Nisa suresinin 23 ve 24. ayetlerinde yapılıyor, ammavelakin bu ayetler bugüne dek hep cariyelik kurumuna delil olarak gösterilmekteydi; şahsi fikrim bu ayetlerden böyle bir sonuç çıkmıyor ve hatta tam tersi çıkıyor. Önce klasik görüşü bahaneleriyle özetleyen Mevdudi'nin ayetle ilgili tefsirini okuyalım:
" 24- Sağ ellerinizin malik olduğu (cariyeler) (44)
dışında kadınlardan 'evli ve özgür' olanlarla da (evlenmeniz haramdır.) Bunlar,
Allah'ın üzerinize yazdığıdır. Bunların dışında kalanı iffeti koruyup fuhuşta
bulunmamak üzere mallarınızla (mehir vererek) evliliği veya evlenecek kadın
aramanız (veya istemeniz) size helal kılındı. Öyleyse onlardan hangi şeyle (veya
ne kadar) yararlandıysanız, onlara ücret (mehir) lerini, tesbit edildiği
miktarıyla ödeyin. Miktarın tesbitinden sonra, karşılıklı hoşnud olduğunuz bir
şey konusunda üstünüze bir sorumluluk yoktur. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve
hikmet sahibi olandır.
AÇIKLAMA
44. Yani, "Savaş esiri
olarak alınan ve kocaları savaş hattı dışında kalan evli kadınlar haram
değildir." Çünkü İslâm sınırları içine girdiği için artık onların evlilik bağı
kopmuştur. Bu tür kadınları nikâhlayıp onlarla evlenen veya cariye olarak elinde
bulunduranların onlarla cinsel ilişki kurması helâldir. Fakat böyle bir kadının
kocası da esir alındığında, kadının yine helâl olup olmayacağı konusunda görüş
ayrılığı vardır. Ebu Hanife ve onun gibi düşünenler, böyle bir çiftin evlilik
bağının devam etmesi gerektiği görüşündedirler. Fakat İmam Malik ve İmam
Şafii'ye göre bu bağ koparılmalıdır. Savaşta esir alınan cariyelerle ilgili
zihinlerde meydana gelmesi muhtemel olan yanlış anlamaları önlemek için
aşağıdaki hususlar dikkatle incelenmelidir. 1) Bir askerin, kendisine ganimet
payı olarak verilmeden önce savaş esiri olarak aldığı cariye ile ilişki kurması
haramdır. İslâm hukuna göre bütün esir alınan kadınlar devlete teslim edilr.
Devlet de onları serbest bırakma, düşman elindeki müslüman esirlerle takas etme
veya onları askerlere dağıtma hakkına sahiptir. Bir askere, ancak devlet
tarafından resmen verildiği takdirde bir cariye ile ilişki kurması helâl
olur. 2) O zaman bile cariye ile ilişki kurmadan önce, onun hamile olup
olmadığını anlamak için bir ay beklemesi gerekir. Aksi takdirde, doğum yapana
dek onunla ilişki kurması haram olur. 3) Kadın savaş esirlerinin ehli
kitaptan olup olmaması, bu hükümde bir değişikliğe neden olmaz. Dini ne olursa
olsun bu kadın, kendisine kanunen verilen adama helâl olur. 4) Sadece
cariyeyi alan kişinin o cariyeye "dokunmaya" hakkı vardır. Cariye efendisinin
sulbünden bir çocuk doğurursa, o çocuk da İlhâhî Kanun'un, efendinin kendi
sulbünden olan diğer çocuklara verdiği tüm kanunî haklardan yararlanır. Çocuk
doğurduktan sonra artık o cariye satılamaz ve efendisinin ölümünden sonra da hür
olur. 5) Eğer efendi cariyesini başka bir adamla evlendirirse, cinsel
haklarını ona devretmiş olur, fakat ondan hizmet bekleme hakkını devam
ettirir. 6) Hür eşlerde konulan azamî dört sınırı, cariyeler için geçerli
değildir. Çünkü kadın savaş esirlerinin sayısı çok fazla olabilir. Ancak böyle
bir sınırlamanın olmayışı, zengin ve şehvetine düşkün kişilerin evlerini bir
meşkhane haline getirmeleri için değildir. 7) Bir kişiye devlet tarafından
verilen kadın veya erkek esirlerin mülkiyet hakları, tüm diğer kanunî mülkiyet
hakları gibi el değiştirebilir. 8) Anne babanın veya velinin hür kızını bir
adama nikâhlaması sonucunda, nasıl o kız artık adama helâl oluyorsa, o cariye de
o adama helâl olur. Bu nedenle evlilikten tiksinmeyen bir adamın, cariye ile
cinsel birleşmeyi iğrenç bulmasına hiçbir sebep yoktur. 9) Devlet bir kez bir
cariyeyi bir adama verdi mi, artık o cariye üzerindeki bütün haklarını ona
devretmiş olur. Aynı durum hür kızını evlendiren ebeveyn için de
geçerlidir. 10) Eğer bir komutan, belirli aralıklarla askerlerine cinsel
ilişkide kullanılmak üzere savaş esiri kızlar dağıtıyorsa veya onlara belli bir
zaman için kullanma izni veriyorsa, böyle bir hareket tamamen haramdır. Çünkü
bununla zina arasında hiçbir fark yoktur ve İslâm'a göre de zina büyük bir
suçtur. (Daha geniş bilgi için bkz. Tefhimât cilt. II. ve Mesâ'il cilt I adlı
kitaplarım.) "
Tüm müfessirler gibi Mevdudi de benzer şeyler söylüyor ve dayandıkları ayet de hernasılsa cariyelerle nikahsız ilişkiyi imkansız hale getiren 24. ayet. Şimdi yüzyıllardır farkedilmemiş olması imkansız olan bu basit açıklamayı yapmaya çalışayım;
Üzerinize haram kılındı; analarınız ve kızlarınız ve kızkardeşleriniz ve halalarınız ve teyzeleriniz ve erkekkardeşin kızları ve kızkardeşin kızları ve sizi emziren sütanalarınız ve sütkızkardeşiniz ve kadınlarınız anaları ve kendileriyle gerdeğe girdiğiniz kadınlarınızdan olup hücrelerinizde bulunan üvey kızlarınız ama onlarla gerdeğe girmedinizse size günah yoktur ve sulbünüzden oğullarınızın hanımları ve iki kızkardeşi toplamanız; geçmişte olmuş olanlar hariç, muhakkak Allah gafurdur rahimdir. Ve sağ ellerinizin malik oldukları hariç kadınlardan muhsan olanlar, Allah'ın üzerinize yazısıdır, size bunun dışındakiler helal kılındı ki mallarınızla isteyesiniz, gayrimeşru yolla değil evlilik bağıyla; artık onlardan faydalanmanıza karşılık ecirlerini farz olarak verin ve farzdan sonra üzerinde rızalaştığınızda size günah yoktur, Allah alimdir hakimdir.
Şimdi pasaja göre erkekler için iki grup kadın bulunuyor, biri haram olanlar diğeri helal olanlar, ki bu helal olanlar da ancak nikahlamak suretiyle meşru. Şimdi ulemamız ve fukahamız bu iki gruba üçüncü bir grup olarak "nikahsız ve zorla ilişkiye girilmesi helal olan cariyeler"i ekliyorlar, bu ayetten böyle birşey çıkması mümkün mü? Bakalım:
Hurrimet aleykum=Size haram kılındı
El muhsanâtu minen nisâi illâ mâ meleket eymânukum=Kadınlardan muhsan olanlar, sağ ellerinizin malik oldukları hariç
ve uhille lekum mâ verâe zâlikum en tebtegû bi emvâlikum muhsinîne gayre musâfihîn=ve bunun dışındakileri mallarınızla istemeniz, gayrimeşru yolla değil evlenerek, size helal kılındı. "Sağ ellerinizin malik oldukları" zümresi "illa" bağlacı dolayısıyla haram olan gruptan "bunun dışındakiler nikahlanabilir" denilen gruba transfer edilmiş oluyor, bu gruptakiler ancak "mallarımızla istememiz, gayrimeşru yolla değil evlenerek, helal kılınmış". Ayetin başındaki illa bağlacı, sadece bir grup kadının haramlığını istisna edip nikahlanarak helal olduğunu belirtmeye yararken, yüzyıllardır cariyeliğe malzeme edilmiş. Meramımı anlatamamış olma ihtimaline karşılık kabaca hazırladığım bir şemayı da ekliyorum. Yorumlarınızı bekliyorum, yüzyıllardır farkedilmemiş birşeyi farketmiş olduğumu sanmak garip bir his veriyor "acaba saçmalıyor muyum" diyorum kendi kendime.
Merhaba sayın ibni adnan. Nisâ 24'ün sizin alıntıladığınız geleneksel çevirisine itirazımı açıklayabilir miyim:
Sağ ellerinizin malik olduğu (cariyeler) dışında kadınlardan 'evli ve özgür' olanlarla da evlenmeniz haramdır - Vel muhsenâtu minen nisâi illa ma meleket eymânukum...
İtiraz 1: Çeviriye (cariye) kelimesi sokuşturulmuş ama "cariye" anlamına gelen emet Arapça metinde yok. Belli ki çeviriyi yapanlar uydurmuş onu ve Arapça metinde bulunmadığını belirtmek için parantez içine almışlar. İnanılmaz bir fütursuzluk. Yani Allah'ın sözüne razı olmamış, müdahale etmişler.
İtiraz 2: ÖZGÜR KADINLAR anlamına gelen hurda yok. Yani bu da uydurulmuş. Yoksa İslamda eğer özgür kadınlar olsaydı onlara seçenek yapılan CARİYELER de olurdu. Oysa Allah cariyeliğin kaynağınıkurutmak suretiyle bir çırpıda sona ermesini sağlamış ve daha önce edinilen cariyelerin tasfiyesi için ayetler indirmiştir. İslamda artık cariyelik kurumu yok ki cariyeler ve ÖZGÜR kadınlar olsun.
44 nolu açıklamadan anlaşılan, "savaş esireleri"ne CARİYE demişler ama Allah'ın Muhammed 4'teki şu buyruğunu zerrece umursamamışlar:
Savaşta karşılaştığınız kafirlere aman vermeyin
ta ki onları dize getirinceye kadar
İşte o zaman bağları sağlam atın
Sonrası ise - ba’du
ya karşılıksız - fe immâ mennen
ya da fidye karşığı - ve immâ fidâen
salıvermektir.
Kısacası,
savaşta dize getirdiğiniz
kafirleri ve kafireleri
tutsak alacaksınız;
savaş sona erince ise
(1)ya karşılıksız olarak salıvereceksiniz
(2)ya da fidye karşılığı salıvereceksiniz
Ama kesinlikle salıvereceksiniz; başka bir seçeneğiniz yok; örneğin alıkoyup cariye yapamazsınız.
Allah'ın 47:4'teki bu buyruğunu
ya yerine getirirsiniz; müslümansınız
ya da umursamazsınız; müslüman değilsiniz.
İtiraz 3: Ayetteki "ma meleket eymânukum"a "sağ ellerinizin malik olduğu..." demek te yanlış. Doğrusu: "eymân"ınızın sahip oldukları. EYMÂN "yemin"in çoğulu, YEMİNLER:
Sizin "yeminler"inize sahip olanlar - Vellezîne akadet "eymân"ukum
Aradaki fark: SAĞ ELLERİNİZİN MALİK OLDUĞU, "sizin malik olduğunuz"dur. Buradaki YEMÎN eğer geleneksel çevirilerde yapıldığı gibi "güç, kuvvet" diye algılanırsa bileğinizin hakkıyla malik olursunuz onlara yani savaş esirelerinizi "Serbest bırakın!" diyen Allah'a inat, alıkoyup cariye yaparsınız. YEMİNLERİNİZİN MALİK OLDUKLARI ise malik-sahip olmadığınız ama sahip çıktığınız kimselerdir. Yeminleriniz sizi sahip değil yükümlü kılar.
esselamu aleykum. geleneksel çeviriyi Mevdudi'nin tefsirinden kopyaladım, benimsediğim için oraya koymadım aksine geleneksel anlayışı göstermek için koydum. ben kendi yorumumu Mevdudi alıntısından sonra yaptım, o kısımla ilgili bir yorumda bulunursanız sevinirim.
Tatmin olunamadığından ısrarla üzerinde durulması bu cariye konusunu yavaş yavaş açıklığa kavuşturuyor. Teşhis çok doğru: bunlar SAHİP-MALİK OLMADIĞIMIZ ama SAHİP ÇIKTIĞIMIZ, yani hak ve hukukunu koruduğumuz, o haklarını tanıdığımızlardır.Bunlar esireler değil, nimeti inkâr etmeyen sığınanlardır.Ya kimsesiz garibeler, ya da zulümden kaçan sığınanlardır; ''muhacir'' diye nitelenenlerdir.Herhalde Haşr-8. ayette tanımlananlardır. Bunları savaş esiri kadınlar olarak tanıtmak ve tanımlamak yanlıştır.Bu kadınlar savaşan cengaverler mi ki esir alınsın? İşgal edilen topraklarda yaşayanlardı da denemez;Peygamber nereyi işgal etmiş de kendi topraklarına katmış. Mekke'nin fethi bir işgal değil, adalet düşmanlarının Mekkeliler üzerindeki tahakkümünü kaldırıp, dinin hürriyetlerini o insanlara götürmektir. Hadi esir alındılar diyelim, kendilerine uygulanacak hukuk belli: salacaksınız,öyle veya böyle. Muhtaç durumları nedeniyle bu kadıları seks köleleri diye, odalık diye, kapatma diye, kuma diye cariye diye nitelenmesi yanlış.Bunlar geçimlerini kazanmak için karşılığını bütün bir aileye tamamen çalışarak geçimlik olarak alan,fazlasını aileye dolayısı ile topluma terk eden iffetli (iffet kelimesinin manasına dikat çekerim) muteber kişilerdir.Bunlar ailenin hizmetçisidir, dadıdır, halayıktır,kalfadır, ve ailenin bir ferdi, aile reisinin kızları,karısı gibi ailenin kadınları arasındadırlar. Bunlar fazlasını topluma bırakıp maişet karşılığı öğretmendir, fabrika işçisidir,......emekçidir, birer meryemdir, birer rahibedir; erkekleri havaridir, sahabedir. İbrahim makamından bir yer edinmiş kişilerdir (dikkatinizi çekerim; 'makam' bir kamu görevi mevkiidir).Topluma secde ve rukû etmişlerdir. Bir de şu dikkatimi çekmektedir:mehir. Evlenilmek istenen kadına değer mi biçiliyor, yani satın mı alınıyor? Benim aklım almıyor. Ama bir hizmetliyle maişeti hakkında anlaşırsanız, tamam.Ne diyor ayet ''.... onlardan faydalanmaya karşılık bkararlaştırılmış olan mehirleri ....''. Eğer evlilik tek taraflı faydalanma olarak kabul edilirse başka tabii(o zaman da bunu evlilik olarak kabul edebilir miyiz? bilemem) Ama bu ticaret bana uymuyor.Nerede kaldı hür kadının hürlüğü? Bastır parayı........Ya fazla veren olursa? Mehir karşılığı evlilik; hadi canım sen de bu kadar da saptırma olmaz.Sağ cepteki parayı sol cebe aktarma. Haşr-9 ve 10'u tekrar okumayı tavsiye ederim.
Galip Bey ozaman babasının parası pulu olan bile gelip size
sıgınsa, sizinle arkadaslık yapmak istese, girse koynunuza,
sizde onu besleseniz, ihtiyaclarını karsılasanız bu durumda
o genc kız sıze helal olur mu?
Günümüzde ki flort durumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz ?
Bu sorunuza ben cevap veremem.Bu sizin hayatınız, reşitsiniz, kararlarınızı kendiniz vereceksiniz. Akıl alanlar ile akıl verenlerin ahıretteki durumları tiyatro sahnesinde oynanan bir oyunu seyreder gibi önümüze serilmiş, ve ne hallere düşecekleri gösterimiştir. Nisa-127 fetva yetkisinin Allah'ta olduğu ve fetvasının da Kur'an ayetleri içinde olduğudur. Lütfen çözümü Kur'an'dan arar mısınız?
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma