Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 30 nisan 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
cennet ve cehennemde ebedi kalış hakkında bu kadar kesin konuşmak bence yanlış hud 106 107 ve 108 de bu konuda açık kapı bırakılmıştır.Rabbimiz dilerse cennetteki birini cehenneme chennemdeki birini cennete koyar
106 .Bahtsızlığa düşenler ateş içindedir. Çok ıstıraplı bir soluyuş ve hıçkırışları vardır orada
107.
Rabbinin dilemesi hariç, gökler ve yer durdukça onlar orada hep kalacaklardır. Rabbin, dilediğini öyle bir yerine getirir ki!...
108.
Mutluluğa erdirilenlere gelince, onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi hariç, gökler ve yer durdukça onlar, hep orada kalacaklardır. Kesintisiz bir lütuf olarak...
__________________ O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
Rab'bimizin dilerse cehennemdeki birini cennete koyar ifadene sonuna kadar katılıyorum.Yalnız cennetteki birini Allah tutupta cehenneme atmaz.Rab'bin dilemesi ifadesi çok çarpıtılıyor.Birinin bir çok yetkiye sahip olması muhakkak onu yapacağı anlamına mı gelir.
Örneğin desem ki Rab'bim istese seni kurbağaya çevirir yanlış bir ifademi olur HAYIR.iyide niye yapsın.
Kur'andaki Rab'bin dilemesi ifadeleri Allah'ın sonsuz irade sahibi olduğunu belirtmek için kullanılmıştır.Sadece irade sıfatını belirtmek aslında çok eksik olacaktır.O Allah ki herşeyin sahibidir,dilediğini yapa(bili)r.Ama aynı zaman O Allah sonsuz merhamet sahibidir.
Allah'ın algılayabileceğimiz bütün sıfatlarını zihnimizde canlandırarak tekrar düşünürsek daha akılcı çıkarımlar yapabiliriz diye düşünüyorum naçizane...
Katılma Tarihi: 30 nisan 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
mircan yazdı
Rab'bimizin dilerse cehennemdeki birini cennete koyar ifadene sonuna kadar katılıyorum.Yalnız cennetteki birini Allah tutupta cehennemeatmaz.Rab'bin dilemesi ifadesi çok çarpıtılıyor.Birinin bir çok yetkiye sahip olması muhakkak onu yapacağı anlamına mı gelir.
Neden atmaz?Şeytanı niye atacak?
Kişisel yorumlarımızda atmaz koymaz koyar gibi kesinlik belirtilen yorumlar yerine koyabilir atabilir gibi yorumlarda bulunmak daha yerinde olur kanaatindeyim.
Aslolan olan Allahın vaadlerinin değişmeyecek olmasıdır. Bunu "Allahın vaadinde değişiklik bulamazsın" ayetine dayanarak söylüyorum.
Kıyamtin kopacak olması,kıyamet koptuktan sonra insanların tekrar dirilecek olması,cennet ve cehennemin var olması,cennet ve cehenneme gidecek insanlar olması vb gibi vaadlerde Allahın dilemesi hariç kıyamet kopacaktır..Allahın dilemesi hariç insanların hepsi tekrar dirilecektir gibi bir ayet ben göremedim. Ben bunu Allahın değişiklik olmayacağını vaad etmiş olduğu şeylerde değişiklik olmayacağının garantisi gene Allah tarafından verilmiş olarak anlıyorum.
Ama cennet ve cehennemde ebedi kalış konusunda Allahın dilemesi hariç diye bir anlatım kullanılarak burda açık kapı bırakılmıştır.
O halde Rabbimiz dilerse chennemden cennete cennetten cehenneme giden insanlar olabilir.
duayla
__________________ O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
Cennetten çıkarılmaya "delil" olarak sunduğun "şeytanın kovulması"nın konuyla bir ilişkisi yok.Biz insanız,imtihandayız ve doğal olarak insanı konuşacağız ve tabi bunu yaparken Allah'ın bize neler söylediğine bakacağız.
Genel bir kural olarak Allah elbette dilediğini yapmaya kadirdir.Bu konuda hiçbir itirazım yok.Demek istediğim Allah her yapabileceği şeyi yapacak diye bir şey olamaz.Allah'ın sıfatlarını bütünüyle düşünmek gerekir.Örneğin Allah beni harika bir insan olduğum halde "dilerse" cehenneme atabilir değil mi? Evet dilediğini yapar allah yalnız bu O'nun diğer sıfatlarına aykırıdır örneğin "Adl" sıfatına.
Bu dünya imtihan sahasıdır,ahiret değil.Kaldı ki cenneteki bir insanın tekrar cehennemi hakedecek bir davranışı yapması mümkün değildir.Çünkü en basitinden içinde "kin/kötülük" yoktur(Hicr 47) zaten kötülük yapmaları için herhangi bir sebepte mevcut değildir.Her şey nettir orda salih amel işlediği için ordadır ki ,dünyada Allah'ı görmeden,nefsinin kötü isteklerine başarıyla göğüs gerip cennete konulan biri ahirette herşeyin bol,sınırsız olduğu,kalplerin adeta arındırıldığı/yıkandığı yerde nasıl cehhenmi hakedecek davranış yapabilir ?
Sorun birazda Kur'anı ayet ayet değerlendirmeye çalışıp,bütünsel anlamını atlamamız.Bir kerede bütünsel bak bakalım aynı anlamı görebilecekmisin.Kur'andan ayetlerin cımbızlanması her zaman olduğu gibi yanlış çıkarımlarımıza davetiye çıkaracaktır.
Katılma Tarihi: 30 nisan 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1235
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam mircan
Bu konu daha ne kadar uzayacak bakalım:)
Ama olsun fikir bulutlarının çarpışmasından hakikat şimşekleri çakar!
Ben bu konuda hala ısrarcıyım;
“Sorun birazda Kur'anı ayet ayet değerlendirmeye çalışıp,bütünsel anlamını atlamamız.Bir kerede bütünsel bak bakalım aynı anlamı görebilecekmisin.Kur'andan ayetlerin cımbızlanması her zaman olduğu gibi yanlış çıkarımlarımıza davetiye çıkaracaktır.”
Demişsin;
Benim yapmış olduğum çıkarımlar tamamen kurana bütünsel bakış dahilinde.Cımbızlama yok.
Kuranda rabbimizin bize bildirmiş olduklarından yola çıkarak hepimizin ortak paydada uzlaştığı bazı temel inançlar vardır
-inanların dünyada imtihan için bulunduğu
-insanın kendi iradesiyle dünyada yaptığının karşılığının kıyamet koptuktan sonra tastamam verileceği
Her insanın dünyada ne yapıp yapmayacağı zaten Rabbimiz tarafından bilinmekte..O halde buna rağmen Rabbimiz bizleri neden dünyada belli bir süre yaşatıyor?Yaratılış anında dünyaya göndermeksizin cennetlikleri cennete cehennemlikleri cennete neden koymadı?Bunun açıklaması zaten kuranda var.Dünyada işlediklerimize kendimizin kıyamet koptuğunda şahitlik etmemiz için.Rabbimizin insanlar üzerindeki adaletinin ne kadar adil olduğunu böylece görüyoruz.
Şimdi bu noktada düşünen birinin akılına ister istemez şu soru geliyor.Bebekken ölen insanların yada çocukken ölen insanların akibeti ne olacak?
Cennetemi gidecekler?
Diyelim bu dünyada belli bir süre yaşama şansları olmadığından öldüklerinden cennete kondular.Ama bu insanların dünyada yaşamış olsalardı salih ameller işleyecek bir insan yada zalim biri olup olmayacağını rabbimiz önceden zaten biliyor.Bu insan zalim biri ise cennette fitne çıkarması olası değimlidir?Bu durumda Hud suresinde vurgulanan “rabbimizin dilemesi hariç “ açıklamasından cennetliklerin bir kısmının oradan çıkarılması söz konusu olabilir sonucuna neden varmayalım?
duayla
__________________ O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır
Ben Hud 107 ve 108’den şunu anlıyorum: Yüce Rabbimiz her şeye kadirdir. İnsanları Cennetten yada Cehennemden çıkarabilecek Allah’ımızdan başka herhangi bir güç de bulunmamaktadır.
Fakat burada çok önemli bir ayrıntı var. Rabbimizden gayrı bir varlığın bu güce sahip olamaması, Rabbimizin o gücünü kullanacağı anlamına gelmiyor.
Dolayısıyla “Rabbinin dilemesi hariç” söylemi insanların ne Cehennemden ne de Cennetten çıkma ihtimalini ortaya koymuyor. Rabbimizin bu sözüyle yaptığı, açık bir güç duyurusu. Bu duyuru “böyle yapacağım yada yaparım” değil “böyle yapmaya ancak ben muktedirim” anlamına geliyor.
Hem Cehennemden çıkma ihtimali anlamlı da Cennetten çıkarılma ihtimali ne kadar anlamlı? Zira Hud 108’e bakarsak ve ayetteki “Rabbin Dilemesi hariç” deyişini Cennetten çıkarılma ihtimali olarak görürsek, hani nerede kaldı Cennetteki sonsuz saadet garantisi?
“Rabbin Dilemesi Hariç” veya “Rabbin Dileseydi” deyişlerinin bir güç duyurusu olduğunun fakat asla normaldışının (sünnetullaha aykırılığın) Allah eliyle vücuda getirilmesi olasılığı olmadığının ispatını birkaç ayetle görelim:
Bakara 20. …Eğer Allah dileseydi, işitme güçlerini de gözlerini de elbette alıp götürürdü. Çünkü Allah herşeye Kadir'dir.
Bakın bu ayette her şey özetlenmiş aslında. Allah dileseydi içi başka dışı başka insanları kör ve sağır edebilirdi ama etmiyor. Çünkü bu O’nun sünnetine aykırı. Fakat O buna kadir mi? Elbette.
Maide 48. ….Allah dileseydi sizi elbette bir tek ümmet yapardı….
Tek bir ümmet miyiz? Değiliz. Buna sadece kimin gücü yeterdi? Yalnız Allah’ın.
Enam 149. ….O dileseydi hepinizi toptan doğru yola iletirdi.
Ama iletmemiş. İletmez de… Gücü yetmekle yapmak ayrıdır.
Yunus 99. Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündeki insanların hepsi toptan iman ederdi.
Ama toptan iman etme diye bir şey olamaz. Bu sınav ortamına aykırıdır. Muktedir olmak ayrıdır, normaldışı yani adetullahdışı davranmak ayrı.
Enam 35. …Allah dileseydi onları doğru ve güzelde birleştirirdi.(Ama birleştirmemiş)
Örnekler çoğaltılabilir. Fakat ben uzatarak okurları sıkmak istemiyorum. Dileyenler ilgili ayetlerden bir kısmına bu linkten bakabilir.
Sözün özü, Cehennemde yada Cennette sonsuz kalış gerçeği ile “Rabbin dilemesi hariç” sözü arasında bir tezat bulunmamaktadır.
Not: Bakara 255’te (Ayetel Kürsi) de durum aynıdır. Ahirette Allah’ın dilemesi dışında başka bir şefaatçinin yada şefaatçilerin olamayacağının söylenmesi, O’ndan gayrı şefaatçilerin varlığını göstermiyor. Rabbimiz bu ayetinde benim anladığım dille “Benden izinsiz kim kime şefaat edebilir ki” diyor. Üstelik başka ayetlerinde de yegane şefaatçinin kendisi olduğunu vurguluyor. Demek ki kulların şefaatinin, Allah’ın dilemesi ihtimaline bağlanması Rabbimizin kendi Sünnetini çiğneyeceği anlamına gelmiyor. Dolayısıyla burada da tezat yok. Yalnız binküsür yıllık bir yanlış anlama var. Görüyor musunuz ayetleri tersinden okumanın zararlarını? İşte bu tersinden okuma ile ortaya çıktı şefaat masalları? Tüm Peygamberlerin ahirette Hz. Muhammed’den şefaat dileneceği zırvasını piyasaya süren zevat, Müslümanlara “şefaat ya Resulellah” dedirterek Peygamberini Allah’a ortak koşturan zümre bakalım Ahirette nereye kaçacak?
Saygılar
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Alperen teşekkürler tam ben böyle birşey hazırlamayı düşünüyordumki yazını gördüm.Bakara 254 ü de koysaydın daha vurgulayıcı olurdu oda benden saygılar.
2:254 SİZ EY imana ermiş olanlar! Pazarlığın, dostluğun ve şefaatin geçerli olmayacağı bir Gün gelmeden önce size rızık olarak bağışladığımız şeylerden (Bizim yolumuzda) harcayın. Ve bilin ki hakikati inkar edenler zalimlerin tâ kendileridir.
2:255 ALLAH -O'ndan başka ilah yoktur; Her Zaman Diridir, Bütün Varlıkların Kendi Kendine Yeterli Yegane Kaynağıdır. Ne uyuklama tutar O'nu, ne de uyku. Yeryüzünde ve göklerde ne varsa O'nundur. O'nun izni olmaksızın nezdinde şefaat edebilecek olan kimdir? O, insanların gözlerinin önünde olanı da, onlardan gizli tutulanı da bilir; oysa O dilemedikçe insanlar O'nun ilminden hiçbir şey edinemez, hiçbir şey kavrayamazlar. O'nun sonsuz kudreti ve egemenliği gökleri ve yeri kaplar ve onların korunup desteklenmesi O'na ağır gelmez. Gerçekten yüce ve büyük olan yalnızca O'dur.
Alperen' e üstteki yazısında benim de düşüncemi ifade ettiği için teşekkür ediyorum ve yazısının altına imzamı atıyorum. Kur'an'ı anlamaya çalışırken kullanılan üslubun gözardı edilmesi maalesef bazı yanlış anlamalara neden oluyor. Şefaat meselesi de bunun bariz örneklerinden...
Tam sana karşı bir yazı yazıyor ve bitirmek üzereydim ki birden aklıma Kehf suresinde Musa ile ilim sahibi bir kulun (bazıları Hızır da der) kıssası geldi.Orada bu ilim sahibi kul bir bebeği öldürüyor ve Musa'nın "sen çok kötü bir iş yaptın" demesi üzerine ileride yaptığı açıklamada:
Kehf 80 "Oğlan çocuğa gelince: Onun anası-babası inanmış kişilerdi. Çocuğun onları azgınlık ve inkâra sürüklemesinden korktuk."
81 "Diledik ki, Rableri onlara o çocuktan temizlikçe daha üstün, merhametçe daha gelişmişini versin."
Şüphesiz ilim sahibi kul çocuğu sadece korktuğu için/zanda bulunarak öldürmedi muhakkak Allah tarafından kendisine çocuğun büyüyünce azgın,hayırsız bir evlat olacağı bildirildi ve oda kendisine verilen görevi tamamladı.
Şimdi bu çocuk sonuçta çocuk olarak öldüğü için günahsız ve cennetlik mi? Yoksa yaşasaydı zalim olacağından ötürü cehhennemi mi hakediyor?
Not:Sevgili Savana Allah'ın dilemesi konusunda düşüncem değişmiş değil sakın umutlanma:)
Katılma Tarihi: 16 haziran 2006 Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam mircan
Ben arapçayı bilmiyorum. Ama bu şekildeki ayetlerin
çeviri ve meallerinden daima şüpheleniyorum.
Burada en azından benim anlayamadığım diğer
ayetlerle çelişkiler oluşuyor. ya anlatımdan ya
kopukluklardan. şöyleki zaten allahın dilemesi
dışında hiç birşey olmaz. Hızır meleklerden başka
doğada ne işler görüyor. neden. Hz yunus balığın
karnında nasıl yaşıyor gibi. sıkıntımı anladıysan ilgili
linklerde verebilirsin.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma