Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 09 mart 2005 Yer: Antigua And Barbuda Gönderilenler: 362
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Hasan Akcay Yazdı:
Furkan Yazdı:
Bu ayette (4.3) de acaba 5.3’teki gibi iki farklı ayetin birbirine içine geçmiş olması dolayısıyla iki farklı konunun aynı yerde işlenmiş olması durumu olabilir mi?
Hayır. Ayetin tek konusu var: yetim kadınlar. Doğru "meal"lendirme ise, ayetin siyak ve sibakıyla birlikte, şöyle olabilir:
Yetimlere mallarını verin. Temizi pisle değiştirmeyin. Onların malını kendi malınızla yemeyin; büyük günahtır bu (4:2).
Yetimlere haksızlık etmekten korkuyorsanız size yetki veren (yetim) kadınları ikişer, üçer, dörder evlendirin. Ama bunda adil olamamaktan korkuyoranız yalnızca birini ya da ant içip edinmiş olduklarınızı. Darda kalmaktan kurtulmanız için uygun olan budur (4:3).
Kadınlara mallarını hiçbir karşılık beklemeden verin. Ama onlar gönüllü olarak birazını size bırakırlarsa çekinmeden alın (4:4)
***
Görüldüğü gibi ayetteki NKH fiili, tıpkı 24:32'deki gibi, "evlendirin" anlamına gelecek şekilde harekelenince mevcut "meal"lerdeki çelişki ortadan kalkıyor.
Söylenen şudur:
Çok eşli olmanız adaletsizliğe yol açacaksa yetim kadınlarınızın yalnızca birini evlendirin ya da ant içip edinmiş oduklarınızı.
Sevgili Furkan,
Ben bu konuyu pek çok insanla müzakere ettim. Sorularla karşılaştım. Senin de aklına bir sürü soru geliyor olabilir. Lütfen sor. Ve beni eleştir.
Yalnız, çok eşlilik kendisine ait bir tartışma bölümünü hak edecek kadar önemli bir konu. Onun için "Çok eşliliği yasaklayan ayetler" başlığı altında yeni bir bölüm açalım. Orada devam edelim. Sorularını ve eleştirini lütfen orada dile getir.
Sevgiyle,
Hasan Akçay
Bu ne ilk yaptiklari saptirma nede son yaptiklari saptirma olacakdir. Bu konu Furkan gibi benimde kafami kurcaliyordu. Ama yaptiginiz aciklama gercekden gercekden ilginc harekelemin yaptigi anlam degismini burda tamamen degisik sonuc cikariyor. Arapca bilgisi daha iyi olan dostlarimzi ne dusunuyorlar.
__________________
43/44 Dogrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir ögüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.
[Hayır. Ayetin tek konusu var: yetim kadınlar. Doğru "meal"lendirme ise, ayetin siyak ve sibakıyla birlikte, şöyle olabilir:
Yetimlere mallarını verin. Temizi pisle değiştirmeyin. Onların malını kendi malınızla yemeyin; büyük günahtır bu (4:2).
Yetimlere haksızlık etmekten korkuyorsanız size yetki veren (yetim) kadınları ikişer, üçer, dörder evlendirin. Ama bunda adil olamamaktan korkuyoranız yalnızca birini ya da ant içip edinmiş olduklarınızı. Darda kalmaktan kurtulmanız için uygun olan budur (4:3).
Kadınlara mallarını hiçbir karşılık beklemeden verin. Ama onlar gönüllü olarak birazını size bırakırlarsa çekinmeden alın (4:4)
***
Görüldüğü gibi ayetteki NKH fiili, tıpkı 24:32'deki gibi, "evlendirin" anlamına gelecek şekilde harekelenince mevcut "meal"lerdeki çelişki ortadan kalkıyor.
Söylenen şudur:
Çok eşli olmanız adaletsizliğe yol açacaksa yetim kadınlarınızın yalnızca birini evlendirin ya da ant içip edinmiş oduklarınızı.
......................................,
Hasan Akçay
Su diyanet outrup bize sacma sapan cevaplar verecegine su yuksek din kurullarini bir daha toplayip su ayeti aciklasalar. Tebrikler hasan dostum. Tekrar tekrar baktim haklisin
celebi
__________________ Dabbetciler icin buraya: Bu Allah'in Dabbeti: www.hansvonaiberg.org
Iskenderciciler icin buraya: Buda Allah'in Mehdisiymis! www.iskenderalimihr.com bakabilirsiniz
Nisa 24'te, eklemesiz çıkarmasız, söylenen budur. Ama bakın klüpçü ulema, bunu nasıl çarpıtır: Bir de, harb esiri olarak sahibi bulunduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlarla evlenmeniz de size haram kılındı (Elmalılı). Demek neymiş? Sahibi bulunduğunuz cariyeler müstesna imiş; onların evli olanlarıyla evlenmeniz caizmiş...
Nisa 24 ve 25’in doğru çevirisi şöyle olabilir:
Ve Allah’ın size yazdığı üzere, korunan kadınlar. Ama ant içip edindikleriniz başka. Bundan sonrası ise helaldır; yeter ki onu güzellik ve ahlak sınırları içinde mallarınızla elde etmeye çalışın ve elde ettiğinize karşılık üstünde anlaştığınız bedeli ödeyin (4:24).
Bağımsız müminelerle evlenemiyenlerinizi ant içip edindiğiniz genç müminelerle evlendirin. Allah elbet imanınızı bilir. Hepiniz birsiniz. Onları, üstlenenlerin izniyle eş alın ve haklarıolan evlenme bedelini kendilerine ödeyin. Onlar da iffetli olsunlar; uygunsuz davranıp gizli dost edinmesinler. Ve koruma altına girdikten sonra edepsizlikederlerse onları bağımsız kadınlara verilen cezanın yarısına çarpın (4:25).
AÇIKLAMALAR
(1)Bütün mümineler koruma altındadır. Arapça ifadeden bu açıkça anlaşılıyor. Yalnız, arada şu fark var:
Bağımsız kadınlar kendi kendilerini korurlar; ant içip edinilenleri ise onları üstlenen aile korur.
(2)Nisa 24’te yüklem yok; dolayısıyla (evlenme teklif edebilirsiniz) de yok ama anlam örgüsünden yüklemin bu olduğu anlaşılıyor.
Bağımsız kadınlara, örneğin dullara, DOĞRUDAN evlenme teklif edilebilir çünkü onlar kendi kendilerini korurlar ve tekliflere kendileri cevap verirler.
Ant içip edinilenler ise, 25 nci ayette açıklandığı üzere, onları üstlenen ailenin izniyle evlenirler. O halde onlara teklif, üstlenen aile yoluyla yani DOLAYLI yoldan yapılır. (3)Söz konusu sınır dolaylı ve dolaysız teklifler arasındadır; haram ve helal kadınlar arasında değil. Yoksa "muhsenat"ın 24 ve 25 nci ayetlerdeki kullanımları arasında çelişki ortaya çıkar. Nitekim mevcut meallerde o çelişki ortaya çıkmış:
Mevcut meallere göre Yüce Allah gûya şöyle diyormuş: "muhsenat ile evlenmeniz haramdır" (4:24) -muhsenat ile evlenmeniz buna göre helal; muhsenat ile hanginiz evlenemiyorsa (4:25) -buna göre haram.
(4)Evlenme bedeli, artı eşitliğin gereğidir; ihsan değil. (SİN ile yazılan ihsan bu. SAD ile değil.)
(5)İstekler nişanlılık ve evlilik işlemleri ile ilgilidir
(6)Nisa 25'te geçen FAHİŞE mevcut meallere göre "zina"dır ama Kuranen bu, yanlış. Buradaki FAHİŞE, edepsizlik anlamına gelir (Bkz 33:30 ve 4:15). Edepsizlik başka,zina başka. Örneğin evli bir kadının kocasından başka bir erkekle yüzgöz olup öpüşmesi edepsizliktir ama cinsel temas gerçekleşmediği sürece zina değildir. Nitekim kanıtlanan zinanın cezası yarıya indirilemez ama edepsizliğin cezası bu ayette öngörüldüğü üzere yarıya indirilebiliyor.
Nisa 24'te, eklemesiz çıkarmasız, söylenen budur. Ama bakın klüpçü ulema, bunu nasıl çarpıtır: Bir de, harb esiri olarak sahibi bulunduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlarla evlenmeniz de size haram kılındı (Elmalılı). Demek neymiş? Sahibi bulunduğunuz cariyeler müstesna imiş; onların evli olanlarıyla evlenmeniz caizmiş...
Nisa 24 ve 25’in doğru çevirisi şöyle olabilir:
Ve Allah’ın size yazdığı üzere, korunan kadınlar. Ama ant içip edindikleriniz başka. Bundan sonrası ise helaldır; yeter ki onu güzellik ve ahlak sınırları içinde mallarınızla elde etmeye çalışın ve elde ettiğinize karşılık üstünde anlaştığınız bedeli ödeyin (4:24).
Bağımsız müminelerle evlenemiyenlerinizi ant içip edindiğiniz genç müminelerle evlendirin. Allah elbet imanınızı bilir. Hepiniz birsiniz. Onları, üstlenenlerin izniyle eş alın ve haklarıolan evlenme bedelini kendilerine ödeyin. Onlar da iffetli olsunlar; uygunsuz davranıp gizli dost edinmesinler. Ve koruma altına girdikten sonra edepsizlikederlerse onları bağımsız kadınlara verilen cezanın yarısına çarpın (4:25).
...................................
.
Sevgiyle, Hasan Akçay
Benim sahsen bu ant icme kavramini biraz daha calismam gerekiyor. Simdi arap gelenginde Hersey ant icme ile mi yapiliyordu. Kuranda ant icme, kavraminin diger ayetlerde kulanilmasi ilegili bir calsimaniz var mi ?
Tesekurler
__________________ Dabbetciler icin buraya: Bu Allah'in Dabbeti: www.hansvonaiberg.org
Iskenderciciler icin buraya: Buda Allah'in Mehdisiymis! www.iskenderalimihr.com bakabilirsiniz
Hem ek bilgi sunmak hem de yapmış olduğum açıklamanın daha kolay anlaşılmasını sağlamak için şu bölümü yeniden yazıyorum:
***
(3)Söz konusu sınır dolaylı ve dolaysız evlenme teklifleri arasındadır; haram ve helal kadınlar arasında değil. Yoksa "muhsenat"ın 24 ve 25 nci ayetlerdeki kullanımları arasında çelişki ortaya çıkar. Nitekim mevcut meallerde o çelişki ortaya çıkmış:
Mevcut meallere göre Yüce Allah gûya şöyle diyormuş:
"Muhsenat ile evlenmeniz haramdır" (4:24). Yani hüküm kesin: muhsenat size haramdır; tıpkı ananız gibi, kız kardeşiniz gibi.
Muhsenat ile evlenemiyenlerinizi ant içip edinmiş olduğunuz genç müminelerle evlendirin (4:25). Yani? muhsenat size helaldır.
***
Mütercimler bu çelişkinin elbette farkındalar. Nitekim Edip Yüksel benim bu açıklamamı okuyunca, kendi çevirisi dahil, mevcut bütün çevirilerin yanlış olduğunu bildiğini söyledi. Benim önerdiğim çeviriyi "kuluçkaya yatırıyorum; sonra üzerinde düşüneceğim," dedi.
Anlaşılıyor ki çalınan minareye kılıf uydurur gibi çelişkiye bir mazeret aramışlar. Boşa koymuşlar dolmamış, doluya koymuşlar almamış ama yine de aranan kılıf "Mümtehîne 10'dadır!" diye kestirip atmışlar:
Mümin kadınlar size göçüp gelirse onları sınayın - iza câekümü'l müminâtü muhacirâtin femtehin ûhünne...
Ama bakın minare kılıfa hiç sığmıyor çünkü burada sözü edilen kadınlar Nisa 24'teki kadınlardan tamamen farklı.
Bir kere, bu kadınlar kafir ailelerinden size göçüp yani kaçıp gelen mümineler. Onların imanını emin olmak için sınayacaksınız; o kadar.
Oysa Nisa 24'tekiler mümine değiller. Nerden anlaşılıyor bu? Çünkü "küfür"den şikayetleri yok ki kafir ailelerini kabul etmişler.
Oysa Nisa 24'tekiler gûya harpte esir olarak elinize geçen cariyelerdir.
Mümtehîne 10'da evrensel bir hüküm var; ki her yerde ve her zaman geçerlidir, zamanımız dahil.
Örneğin Kıbrıs'lı Müslümanlarla Hristiyanlar arasındaki savaş sırasında bazı Rum evli mümineler Kıbrıs'lı mücahitler aracılığıyla Türkiye Cumhuriyeti'ne sığınmacı olmak için kaçıp gelmiş olabilirler. Uluslar arası kurallar gereğince onları koruyacaksınız.
Sınarsınız; samimi bulursanız önce sığınmacınız olurlar; sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları.
Artık TC yasaları bağlar onları; Kıbrıs Rum yasaları değil. Dolayısıyla evli olduklarını kayda alan Rum yasaları geçerli değildir. Bekardırlar. Türkiye'de evlenmek onların hakkıdır; insan hakkıdır.
Özetle, Mümtehîne 10'daki sığınmacı müminelerin, harpte esir alınan "evli cariyeler" anlamında muhsenat olduğunu öne sürmeniz, sonra da "evli cariyeler"le evlenmeyi caiz ilan edip Erkekler Klübünüze kıyak geçmeniz rezalettir; İslamı bütün dünyanın gözünde rezil eder.
Simdi arap gelenginde Hersey ant icme ile mi yapiliyordu. Kuranda ant icme, kavraminin diger ayetlerde kulanilmasi ilegili bir calsimaniz var mi?
Evet, konuyu çok araştırdım. Ulaştığım sonucu önce özelde yani Nisa 24 ve 25'teki ant içilip ediniler bağlamında dile getireyim.
Nisa 24'te iki grup kadın var, ki mevcut meallere göre ikisi de "evli"dir. Geleneksel mealcileri temsilen Elmalılı'yı alalım. Yeşil yazılı kavramlar bana aittir. Ötekiler Elmalılı'ya:
(a)ant içip edindikleriniz - ma meleket eyman üküm: harp esiri olarak sahibi bulunduğunuz evli cariyeler...
(b)korunan müminelerin bağımsız olanları -muhsenat: evli kadınlar.
(Mealen) Cariyeler müstesna olmak üzere evli kadınlar size haram kılındı. (4:24)
Bu, yanlış. Çünkü bir sonraki ayette de muhsenat var ve orada onlarla evlenmenin helal olduğu belirtiliyor:
(Mealen) muhsenat ile evlenemiyenlerinizi ellerinizin altındaki genç mümin cariyelerinizle evlendirin. (4:25)
Demek ki muhsenat evli değilmiş. Peki, kim bu muhsenat? Kelimenin kökenine bakalım.
Muhsenat SAD ile yazılıyor dikkat ederseniz. SAD ile yazılan "ihsân"dan geliyor, ki "zarardan koruyan" demek..
Nitekim ZIRH, "dır’ı HASîNE"dir yani KORUYAN giysi. Buna göre MUHSENAT Türkçeye genelde "korunan kadınlar" diye çevrilebilir.
Genelde diyorum çünkü bütün mümineler İslamın koruması altındadır. Ant içilip edinilenler dahil:
Nitekim Nisa 25'in sonunda "fe iza ahsünne" deniyor. (Ant içip edindikleriniz İslama girip) "koruma altına alınınca" demek bu.
İşte o zaman edepsizlik ederlerse örneğin dullar misillu bağımsız müminelere verilen cezanın yarısına çarpılırlar. Bundan anlaşılan, ant içip edinilenlerin bir intibak dönemine ihtiyaç vardır.
Sonuç: ant içip alınanlar bakımı üstlenilen sahipsiz kimselerdir. Onların evlatlık alınması Ahzab 4 tarafından yasak edildiği için bu şekilde sahiplenilmesi yoluna gidiliyor.
Ama dahası var. Bilahare açıklamaya çalışacağım. Allah isterse.
Ve Nisa 25'e dikkat! Oradaki ant içilip edinlenler, İslama olmuşlar ama henüz evli değiler. Yoksa evli kadınları İslam kocaları marfetiyle korur. Onların artık intibakı mintibakı söz konusu olamaz.
Evli bir kadın, ister dulken evlenmiş olsun ister ant içip edinilmişken, edepsizlik ederse tam cezaya çarpılır.
Sevgili kardeşim açıklamaların çok sarsıcı, güzel ve doyurucu. Bizleri bilgilendirdiğin için gönülden teşekkürler.
Diyanet görevlileri, ilahiyatçılar ve bazı gazetelerin ileri gelen köşe yazarları bu açıklamaları okuyorlar. Bazı konularda açıklama yapan ve eleştirilerini ileten bu şahıslardan bu mevzuda da açıklama ve eleştiri bekleriz.
Benim sana bu mevzuda iki sorum var;
İlk sorum bir ayetle ilgili:
Nur-33. (YNÖ Meali) Nikâh imkânı bulamayanlar, Allah kendilerini lütfundan zenginleştirinceye kadar iffetlerini korusunlar. Size bağımlı olanlardan, hürriyetini satın almak isteyenlerin, kendilerinde iyi hal görürseniz, onlarla yazılı anlaşma yapın. Allah'a size verdiği malından siz de onlara verin. Hizmetinizdeki genç kızları, iffetli kalmak isteyip dururlarken, iğreti dünya hayatının basit menfaatini elde etmek için fuhşa zorlamayın. Kim onları baskı altında tutarsa Allah, fuhşa zorlanmalarından sonra onları affedici, esirgeyicidir.
Sen bu ayetten ne anlıyorsun? Müslümanlar bakımını üstendikleri kızları fuhşa mı zorluyordu ki böyle bir ayet indirildi? Onlarla yazılı anlaşma yapın ne demek?
İkinci sorum ise şu: Bilindiği gibi savaşlarda birçok erkek öldürülüyor. Bundan dolayı birçok kadın dul, birçoğu da bekar olarak yaşamına devam etmek zorunda kalıyor. Dul olan kadınların çocukları da varsa durum daha da vahimleşiyor. Bu gibi özel durumlarda çokeşlilik zorunlu gibi duruyor.
Kadın sığınma evleri oluşturulsun yada maddi açıdan desteklensinler vs. denilebilir ama tabidir ki bu insanların yegane ihtiyaçları sadece maddi ihtiyaçlar değil.
Maddi destek kadar manevi destek de önemlidir. Bu manevi destek sığınma evleriyle yada mali yardımlarla nasıl temin edilecek? Bunun yanı sıra hatta bu insanların cinsel ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağı da önemli bir sorundur.
Bu konudaki fikriniz nedir?
Saygılar
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
2.Namazlarında huşû sahipleridir onlar. 3. Boş ve lüzumsuz sözden yüz çevirmişlerdir onlar. 4. Zekâtı vermek için faaliyettedir onlar. 5. Cinsiyet organlarını/ırzlarını koruyanlardır onlar. 6. Eşleri yahut akitleri aracılığıyla sahip bulundukları müstesnadır. Bu durumda kınanmış değillerdir onlar. 7. Kim bundan ötesini isterse, işte onlar, sınırı aşanlardır.
Sevgili kardeşim, burada yorumlamanı rica ettiğim kısım 5. ve 6. ayetler.
Bir mümin eşi ve anlaşmayla sahip olduğu kişilerle, senin yorumunla bakımını üstlendiği kişilerle birlikte olunca kınanmıyor.
(Eğer bu konuya açıklama getirdiysen -ki gözümden kaçmış olabilir- link ver lütfen)
Senin konuya bakışın nedir?
Saygılar
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Nur-33. Nikâh imkânı bulamayanlar, Allah kendilerini lütfundan zenginleştirinceye kadar iffetlerini korusunlar. Size bağımlı olanlardan, hürriyetini satın almak isteyenlerin, kendilerinde iyi hal görürseniz, onlarla yazılı anlaşma yapın. Allah'a size verdiği malından siz de onlara verin. Hizmetinizdeki genç kızları, iffetli kalmak isteyip dururlarken, iğreti dünya hayatının basit menfaatini elde etmek için fuhşa zorlamayın. Kim onları baskı altında tutarsa Allah, fuhşa zorlanmalarından sonra onları affedici, esirgeyicidir.
Sen bu ayetten ne anlıyorsun? Müslümanlar bakımını üstendikleri kızları fuhşa mı zorluyordu ki böyle bir ayet indirildi?
Merhaba Alperen.
Bu çeviride bana yanlış gelen bazı ifadeler var. Onları düzeltirsek soru da cevaplanmış olacak belki.
***
"Size bağımlı olanlardan hürriyetini satın almak isteyenlerin kendilerinde iyi hal görürseniz onlarla yazılı anlaşma yapın."
Kula kulluğu bir çırpıda kaldıran ayet-i kerimeler var (1:5; 23:47; 8:67; 47:4). O ayetlerden sonra, firavunun dininde olduğu gibi (23:47), Allah'ın dininde kula kulluk olamaz artık. Müslümanlar hürdür; hürriyet onlara Yüce Allah'ın lutfudur; hiç bir kul ona el koyamaz. El koyup ta satışa çıkaramaz.
O halde "ellezîne yebtegûne'l kitâbe"deki kitabe, hürriyeti satın almak anlamına gelmez, bu sözlerin sibakından anlaşıldığı üzere, evlenme izni istemek anlamına gelir.
İzin isteyenler kim? Çeviride size bağımlı olanlar denmiş ama hileli bir ifade bu. Özellikle anılan kimselerin hürriyetini satın almak durumunda oldukları gözönünde tutulursa. Çünkü hürriyetini kullar satın alır. Oysa sizin ant içip edindikleriniz onlar; kulunuz değil!
Ant içip edindikleriniz - ma meleket eyman üküm, sizin resmî makama gidip "Ant olsun! Ben onları üstleniyorum!" demek suretiyle ve resmen uygun görülüp onaylanması koşuluyla bir ana şefkatiyle ve bir baba korumacılığı ile sahiplendiğiniz kimseler. Vurglamak için bir daha söyliyeyim: kulunuz değil onlar; çocuğunuz sizin. Bir bakıma Osmanlı geleneğindeki beslemeler gibi.
***
Ayette "hizmetinizdeki genç kızlar" diye bir ifade de yok; yalnızca "genç kızlarınız" var - feteyat iküm.
Bunlar sizin özkızlarınız da olabilir; bakımını üstlendiğiniz kızlarınız da.
Şimdi soruya gelelim: Müslümanlar bakımını üstelndikleri kızları fuhşa mı zorluyordu ki böyle bir ayet indirildi?
Bu bir uyarıdır. İlle o kötü işi yaptığınız için değil, öyle bir olasılık söz konusu olduğu için yapılmıştır. Bir insan, özkızını ne kadar fuhşa zorlayabilirse bakımını üstlendiği kızları da o kadar zorlayabilir.
Müminûn 6 ve Merâic 30'daki "ma meleket eyman ühüm" ayrı bir sınıf kadın. Kısaca Müslümanların özel nikahla eş edindikleri kadınlar. Bunu ayrıntılı bir şekilde anlatmak üzere şimdilik bu kadar. Bir yere gitmek zorundayım.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma