Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
ismail Yazdı:
yorumlar biraz zorlama geliyor... çok eşlilik olamaz diye bir kuraldan yola çıkıp, bu Kurandan ispatlanmaya çalışılıyor.. ne ararsan onu bulursun.. |
|
|
Çok eşlilik olamaz diye bir kuraldan yola çıktığım filan yok. Lütfen benim aklımdan bile geçmeyen böyle iddiaları bana yamamayın.
Bu tür niyet okumalar konuyu boğuntuya getiren inatlaşmalara yol açar. Onun için burada kesiyorum.
***
Verdiğin cevaplar gözönüne alınınca ayetin Türkçesi:
"Yetimlerle evlenip onlardan birini diğerlerinden üstün görmek suretiyle adaleti koruyamayacağınızdan korkarsanız, size helal kılınan kadınlardan ikişer, üçer, dörder eş alın. Eğer bu durumda adaleti gözetemeyeceğinizden korkarsanız, bir tek kadınla yahut yeminlerinizin/sağ ellerinizin sahip olduklarıyla yetinin. İşte bu, haksızlığa sapmamanız için en uygun yoldur."
Hemen söyliyeyim. Bu meal, ayetin öncesi ve sonrasıyla uyumlu değil.
Dikkat edilirse ayetin öncesi olan Nisa 2'de bir uyarı var: Yetimlerin malını kendi malınızla yemeyin; büyük günahtır bu. O halde müminlerin korkması gereken şey yetimlerin malını yanlışlıkla yiyip büyük günaha girmektir. Konu, yetimlerin malı.
Ayetin sonrası olan Nisa 4'te de konu, yetim kadınların malıdır. "Sadukât ihinne" yani kadınların mallarını karşılık beklemeden verin.
Allah'ın sözleri böyle yanlış algılanınca görüldüğü gibi iki büyük hata yapılıyor:
(1)Allah "Yetim malı yemekten korkun!" deyip dururken insanlar onu "Evlendiğiniz yetimlerin birini ötekilerden üstün tutmaktan korkun!" diye çarpıtıyor.
Amiyane tabirle, Allah bayram haftası diyor; insanlar mangal tahtası.
(2)Yüce Allah yetimlerden ve onların malından söz edip dururken gûya birden konuyu saptırıyor ve çok eşlilik kıyağından söz etmeye başlıyor. Allah hâşâ ne dediğini bilmiyor.
Gerçeği kabul edelim: bu "meal" yanlış.
Yüce Allah'ın "Size helal olan kadınlarla dörde kadar evlenin!" dediği iddiasına gelince, bu da "helal olan"ın Arapça metindeki karşılığı olan "ma tabe"den kopuk olması nedeniyle abes bir iddiadır. Tabe tıpkı "tayyib" gibi temiz demek.
Kıbrıs çıkarmasıyla ilgili bir televizyon haberinde gördüm:
Türk askerleri bir Rum evinin önündeler. Komutan bir ere "Gereğini yap!" işareti verdi. Er, pencereden içeriye bir el bombası attı. Gürültü patırtı, toz duman. Er içeri girdi, çıktı. Üstünü silkeleyip selam durdu:
"Temizdir, komtanım!"
Yani bu ev hakkında işlem yapabilirsin. Askerlerinin burada dinlenmesine izin verebilirsin; söz sende; yetki sende.
Artı, bir sonraki ayet olan Nisa 4'te aynı kelimenin başka bir türevi olan tıbne var: kadınlar mallarının bir kısmını kendiliğinden size verir ise - fe in tıbne leküm an şey'in minhü nefsen.
Bakın "tıbne"yi herkes verir diye tercüme ediyor. Tutarlı olmak adına "tabe"nin de verir diye tercüme dilmesi gerekir:
Yetim kadınlar size mal verir -tıbne- ise (Nisa 4)
Yetim kadınlar size yetki verir -tabe-ise (nisa 3)
Bu arada, sevgili ismail, ayette "Evlenin!" denmesi durumunda Yüce Allah'ın gûya "Çok eşli olunca adaletsizlik yapacaksanız çok eşli olun!" demek suretiyle içine düştüğü çelişkiyi düşündün mü?
Bu çelişki ayeti "meal"lendiren insanlara mı aittir, Allah'a mı? Ve ayet nasıl "meal"lendirilmeli ki çelişki peydah olmasın?
İşte çelişkisiz bir meal:
Yetimlere haksızlık etmekten korkuyorsanız size yetki veren yetim kadınları ikişer üçer, dörder evlendirin. Fakat bunda adil olamıyacağınızdan korkuyorsanız yalnızca birini. Ya da and içip edindiklerinizi. Darda kalmaktan kurtulmanız için uygun olan budur.
Bundan sonra evlendirin kelimesini açıklamaya çalışacağım. Allah isterse.
Sevgiyle, Hasan Akçay
|