Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Ant içip edinilenler ifadesi yalnızca kadınlara gönderme yaapr -1. The term 'Ma Malakat Aymanukum' refers to females only (4:24);

Sevgili Sinan,

Bu makaleyi okumuştum. Hatırlattığın için teşekkür ederim. Bundan başkaları da var elbet. Hepsini okumaya çalıştım. Ve ant içip edinilenlerin içinde yaşadığı ülkeleri ve toplumları bilen insanlarla konuştum.

Vardığım sonuç:

Bunların hepsi kadın değil; bir kısmı erkek. Ayrıca ant içip edinilenler hakkında bir ayete rastladım; içinde onların erkek olduğunu gösteren eril zamirler vardı. Ama hangi ayet olduğunu şu anda hatırlayamıyorum. Bulunca buraya  getirrim. Allah isterse.

Sevgiyle, Hasan Akçay 

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Ve bekarlarınızı evlendirin – ve enkihu’l eyame minküm (Nur 32)

Nur 32’nin bu bölümü hakkında şunu belirtmiştim:

Bir adam evlenir evlenmez bekarlar sınıfından çıkar, evli olanlar sınıfına girer. Artık ona ikinci bir karı verilemez. Verilirse Allah'ın razı olmadığı bir iş yapılmış olur. Yüce Allah "Evli olanlarınızı evlendirin!" demiyor;  "Evli olmayanlarınızı evlendirin!" diyor.

***

Ben bunu yazmıştım ama malikinnebi’nin itirazı var. Kardeşimiz, bu ayetin çok eşliliği teşvikten uzak durduğunu ama yasak ta etmediğini öne sürüyor:

Allah rahmet ve adalet sahibidir evli olduğu halde onlara ikinciyi üçüncüyü teşvik edeceğine bekar olan delikanlı müminleri evlendirin diyecek başka ne desin...

Evet, öyle de düşünülebilir. Oysa bakın ben Allah’ın rızası üzerinde durmuşum. Yüce "Allah yalnızca tek eşliliğe razıdır;" demişim. Ama malikinnebi Allah’ın rızasına önem vermiyor.

Allah’ın rızası önemsiz midir sahiden?

Başka konularda "Allah’ın rızası da Allah’ın rızası!" diye ortalığı birbirine katan müslümanlar Allah’ın tek eşlilik lehindeki bu rızasına neden kütük gibi duyarsız kalır?

Ayrıca, bazı müfessirler ayetin teşvik değil emir verdiği görüşündeler. Tıpkı Cuma 9  gibi:

Cuma günü ezan okunduğunda Allah’ı anmaya koşun – iza nûdiye’s salati min yevm’il cumuati fes’av ilé zikrillah.

İmkanı olan örneğin yatalak olmayan her müslüman camiye koşacak. Bu kadar kesin. Peki, "İmkanı olan örneğin sözü dinlenmeyecek durumlara düşmemiş olan her müslüman, bekarları evlendirecek!"  neden denemez?

Cuma 9’dan müslümanlara namaz saatinde evde oturmanın yasak olduğunu anlarız da Nur 32’den zaten evli olanları evlendirmenin yasak olduğunu neden anlamayız?

Şunu da sormuştum:

Zaten evli olan oğlunu bir daha evlendiren adam hakkında İslamın hükmü nedir? "Hoca nikahı"nı kıyıp zaten evli olan adamı evlendiren imam hakkındaki hüküm nedir?

Hattâ hattâ, şimdi sıkı durun, zaten evli olan İslam halifelerini bir daha bir daha evlendiren valide sultanlar hakkındaki hüküm nedir?

Sevgiyle,

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam Hasan Elindeki muhammed esed in eserinde nerde geciyor acaba bu itiraz isi

ben bulamadimda...

Ayrica ayette gecen muminler sad(sevinecek) olacak ifadesi neden seni takintiya ugratsinki

Ve ogun romalilarin galibiyeti ile sevinmiyor ki muminler romalilar kendi galibiyetine muminler ise bedir gazvesinin galibiyetine seviniyorlar islam tarihine bakarsan bunu gayet acik bir sekilde gorebilirsin

islam tarihine bakmaya gerek duymazsan tefsirlere baksan yine bu aciklamyi bulabilirsin saniyorum.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

muhammed esed in eserinde nerde geciyor acaba bu itiraz isi ben bulamadimda... (cabulka)

Senin bu uyarın üzerine Esed'in "The Message of THE QU'RAN"ına baktım. 617 nci sayfanın baş tarafına şu notu düşümüşüm:

GALEBEi "galibiyet" demek, "yenilgi" değil. Bkz 23:106, 2:249.

Gulibe --> GALEBE olursa, seyağlibun --> SEYUĞLEBUN olursa çelişki ortadan kalkıyor. Hristiyanlar İsa'ya taptığı için Mûte'de Müslümanlarla savaştılar. Zeyd bin Harise orada şehit oldu. Bu da gösterir ki Hristiyanlar o devirde Müslümanlara düşmandı.

O halde Hristiyanlar bilahare yenilince Müslümanlar sevinecekti.

***

Haklısın; bu bilgi "The Mesage of THE QUR'AN"da görünmüyor. Onu hangi kaynaktan elde ettiğimi şu anda söyliyemiyeceğim. Kaynağı bulunca size bildiririm. Allah isterse.

Ayrica ayette gecen muminler sad(sevinecek) olacak ifadesi neden seni takintiya ugratsinki

Yine haklısın; beni asla takıntıya uğratmaz. Harekeleme konusundaki ihtilafları örneklemem gerekiyordu; bu örneği kullandım.

Bir sürü ihtilaf var. Onları kullanabilirdim. Süleyman Ateş'in "Kur'ân-ı Kerîm Tefsîri"nde andığı ihtilaflı kelimelerin bir listesini yapmaya çalıştım; o kadar uzadı ki bıraktım. İşte o listeden kısa bir bölüm:

ZLM (4:148)
Zalemu: zulmeden
Zulime: zulmedilen

CML (7:40)
Cemel: deve (Deve, iğne deliğinden nasıl geçemezse)
Cummel: halat (Halat, iğne deliğinden nasıl geçmezse)

KL (21:4)
Kul: de ki
Kale: dedi ki
"İlk zamanlarda kaf ile lam arasına uzatma elifi konmazdı." (Ateş)

SHRN (28:48)
Sihrân: iki büyü (Tevrat ve Kur’an)
Séhirân: iki büyücü (Musa ve Harun ya da Musa ve Muhammed)

***

Bir ihtilaf ta Sebe sûresinin 19 ncu ayetiyle ilgili: Kur’an’da anlatıldığına göre Allah Sabâ halkına pek çok nimetler verdi. Fakat onlar Allah’a şükür edeceklerine nankör oldular. Ve cezayı hak ettiler. Allah büyük bir depremle onların barajlarını yerle bir etti ve ülkelerini yaşanmaz hale getirdi.

Sabâ’lılar başka ülkelere göç etmek zorunda kaldılar.

34:19’da işte o zorunlu göç hakkında. Sabâlıların orda bir sözü var.
Ne diyorlar; yakınıyorlar mı, Allah’tan bir şey mi istiyorlar?

Önce HAREKESİZ yazılıma bakalım: Fe kale RBN BA’D beyne esférina
Bunun mevcut HAREKELİ yazılımı şöyle: Fe kalu rabbena bâid beyne esférina.

Şunu diyorlarmış: "Rabbimiz! Seferlerimizin arasını uzat," dediler. (Süleyman Ateş)

Muhammed Esed itiraz ediyor (Bkz Dipnot 27). Esed’e göre doğrusu şu imiş: "Rabbimiz, seferlerimizin arasını uzattı," dediler. 

Yani Ateş’e göre dua etmişler; "Rabbimiz! Bizi cezalandır!" demişler.
Ama Esed’e göre yakınmışlar; "Rabbimiz, bizi cezalandırdı," demişler.

RBN, harekeli mushafta RABBENA diye yazılmış; "Ey Rabbimiz," demek. Oysa Esed’e göre RBN öznedir; RABBÜNA diye yazılır; RABBİMİZ demek.

Bu bir. İkincisi:

BA’D emir kipinde BÂİD diye yazılmış; ki UZAT anlamına geliyor.
Oysa geçmiş zaman kipinde BA’ADA diye yazılmalıydı, ki  UZATTI anlamına gelsin.

* * *

Benim anlamakta zorluk çektiğim şu idi:

Sebe sûresindeki bu harekeleme farkını abartmanın lüzumu yok. Çünkü İslamî yaşam tarzında her hangi bir kokuşmaya neden olmuyor. Buna rağmen Esed ve Ateş titiz mi titiz.

Ama 4:3'teki "nkh"nın İNKİHU okunacak şekilde harekelenmiş olmasına bir itirazları yok. Hem de o harekeleme ÇOK KARILI zulme yol açıp Müslümanları dünyasını kararttığı halde.

“Nkh”ya neden böyle kütük gibi duyarsız kalındı?

***

Ayrıca şu adreste Warsh ve Hafs mushafları hareke ihtilafları açısından mukayese ediliyor. İstersen bir göz at.

http://www.submission.org/quran/warsh.html

Sevgiyle, Hasan Akçay

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Sinan_25 Yazdı: 1. The term 'Ma Malakat Aymanukum' refers to females only (4:24)

Sevgili Sinan,

Burada iddia ediliyor ki "ant içip edinilenler" yalnzıca hanımdır. Bu iddianın yanlış olduğunu gösteren bir ayet-i kerimeden söz etmiştim. Ayeti bulup bir daha inceledim. Nur 33:

Ve ant içip edindiklerinizden olup izin isteyen... - Ve'llezîne yebtegûne'l kitâbe mimma meleket eyman üküm...

Lütfen bundan sonrasına daikkat. Ayet şöyle devam ediyor:

...(erkek)lere izin verin - fekâtibû hüm...

...eğer o(erkekler)in iyi kimseler olduğunu biliyorsanız - ...in alimtüm fîhim hayra.

Sevgiyle, Hasan Akçay

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Bu anlamı vermek için bir çok kelimenin anlamını saptırmak zorunda kalmışsin. (Cabulka)

Hangi bir çok kelimenin anlamını saptırmışım?

Ben de insanım.  Bu tür desteksiz ve ciddiyetsiz  iddialarla karşılaşınca her insan gibi üzülüp "Ben niye ciddiye alıyorum ki?!" diye kendime kızıyorum.

"Sana ne zulmün sona ermesinden; sana ne insanların insanca ve Müslümmanca işler yapmasından, sana ne gerçek İslamın ayağa kalkmasından?"

Bir kişi bakımın üstlendiği bir yetim kızla evlenebilir

Kız onu istemezse nasıl evlenebilirmiş? Yüce Allah'ın Nisa 6'daki buyruğunu anımsa:

Evlenme yaşına eren yetimleri sınayın. Onları eğer olgun bulursanız kendilerine mallarını verin...

Yetim kız evlenme yaşına gelmiş, bedenen ve aklen olgunluğa erişmiş. Ona mallarını devredeceksin. Allah'ın emri bu.

O andan itibaren o kız ekonomik açıdan da kendi ayağının üstünde durabilir; her bakımdan özgürdür; en azından senin kadar. Sana niye varsın; mecbur mu? Senden daha iyisini bulur; senden başkasıyla evlenir.

Ayette deniyor ki, eğer böyle bir endişeniz varsa hoşunuza giden veya size helal olan diğer kadınlardan ikişer, üçer ve dörder evlenin.

Ayette asla öyle hoşunuza moşunuza giden kadınla denmiyor ya hadi neyse.

Senin hoşuna giden başka kadınlarla evlenmenden o yetim kıza ne? Paşa gönlünün istediğiyle evlen.

Ama kızı rahat bırak. Malı var, aklı var, duyguları var. Sen başka kadınlarla dörde kadar evleniyorsun diye o kız mallarını neden hâlâ senin kullanımına bıraksın?

Paşa gönlünün istediğiyle evlenin ama o yetim kızdan elin çek. Senin kölen değil o. Mal sahibidir; akıl sahibidir; özgürdür. Sen ona karışamazsına artık

O kız senin şu kimseyle bu kimseyle evlenmene nasıl karışamazsa sen de onun şu kimseyle bu kimseyle evlenmesine, yaşamını ve malını şu adamla bu adamla birleştireceğine karışamazsın.

senin verdigin mealle 2 ser 3 er ve dorder evlendirebiliyoruz bu ne celiskidir

Fesübhanallah. "İki yetimeyi bir adama, üç yetimeyi bir adama, dört yetimeyi bir adama vereceksin!" denmiyor o mealde. İki yetimesi olan, her birini bir adama verecek. Üç yetimesi olan, her birini bir adama verecek. Dört yetimesi olan, her birini bir adama vereck.

Sevgiyle, Hasan Akçay 

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Elmalılı ve Esed’in 4:3’e verdiği şu anlama bakar mısınız: 

"...hoşunuza giden/helal kadınlardan iki, üç, dörde KADAR evlenebilirsiniz."

"...iki, üç, dörde kadar.."

Oysa Arapça metinde

İKİ, ÜÇ, DÖRT anlamına gelen isneyn, selâs, erba kelimeleri yok.

İKİŞER, ÜÇER, DÖRDER anlamına gelen“mesné ve sülése ve rubâ’a var. 

Neden Allah’ın söylediklerini atıp söylmediklerini sokuşturuyorlar meale?

Çünkü elleri mahkum. 4:3’teki nkhya "Evlenin!" anlamı yüklenince Allah örneğin

"DÖRDER kadınla evlenin!" demiş oluyor. Yani, aynı anda dört kadınla birden!

Lütfen düşünün:

Yeterli parası olan herkes aynı anda dört kadını birden evlendirebilir. Yüce Allah’ın Müslümanlardan beklediği SALİH AMEL işte bu.

Ama yüklem "Evlenin!" olunca PEYDAHLANAN AMEL, bi felaket: aynı anda dört kadınla BİRDEN evlenmek!

Hangi babayiğit aynı anda dört kadınla BİRDEN evlenip gerdeğe girebilir?

Elmalılı ve Esed’in ezile büzüle uyarlamaya yeltendiği ahlak dışı, İSLAM DIŞI AMEL işte bu.

"Dörder kadın" diyen Allah’ın sanki yanlışını yakalamışlar; düzeltiyorlar:

"hoşunuza giden/helal kadınlardan dörde KADAR evlenebilirsiniz."

Oysa

"ikişer, üçer, dörder" başka. "İki, üç, dört" başka.

MESNÊ ve SÜLÊSE ve RUBA’A başka. İSNEYN ve SELÂS ve ERBA’ başka.

Zâhiriye mezhebinin tavrını açıklarken Süleyman Ateş’in söylediği gibi mesné, sülése, rubâ’a ÜLEŞME sayıları olup "İSNEYN, SELÂS, ERBA’ kelimelerinden maduldur."

İşlevleri tamamen farklıdır. Bir örnek vereyim:

Ortada üleşilmesi gereken bir miktar para varsa ve sizin de içinde bulunduğunuz bir grup insana "Bu paradan ikişer, üçer, dörder milyar alın!" deniyorsa size düşen PAY bellidir.

Örneğin DÖRT milyar.

Siz aynı anda dört milyarın hepsini BİRDEN alıp çekilirsiniz. DÖRDER kelimesi bunu gerektirir, bunu vurgular.

Yoksa, dört milyarı değişik zamanlarda taksit taksit almanız istenseydi "Bu paradan dört milyara KADAR alın," denirdi. 

Dörder ile dört arasındaki fark budur. Rubâ’a ile ERBA’ arasındaki fark budur.

Sınırsız bilgi sahibi olan Allah elbet bu farkı da bilip göz önüne almıştır. Ve "Kadınları ikişer,üçer, dörder evlendirin!" derken son derece makul bir iş buyurmaktadır.

Lütfen bir daha düşünün:

Parası olan herkes kadınları ikişer, üçer, dörder evlendirebilir. Fakat hangi babayiğit aynı anda dört kadınla birden evlenip gerdeğe girebilir?

Elmalılı ve Esed işte bu imkansızlığı uyarlamak zorunda. Yüce Allah'a ait olan sözleri çarpıtıp "ikişer, üçer, dörder"i iki, üç, dört yapıyorlar ve gûya işin içinden sıyrılıyorlar.

Allah’ın sözü: kadınları ikişer, üçer, dörder evlendirin.

Sözde meal: Kadınlardan iki, üç, dörde kadar evlenin.

Çarpıtma üstüne çarpıtma. Katmerli çarpıtma. Oysa ne güzel olurdu "Allah ne diyorsa o!" deselerdi.

Sevgi ile,

Hasan Akçay

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

arapca uzmani hasan akcay hatta arapanin otesi bir dilbilimci ozelligin de var anlasilan.....

ancak mantiktan sinifta kaliyorsun galiba

mantik hatalarini soyle siraliyayim...

1) esed ve elmalili neden KIVIRSIN ? derdtleri ne ? heralde senin kadar arapca bilmemeleri......

2) araplar da mi arapca bilmiyor? ya da bu hareke problemi cikali beri araplar dahil herkes kurani yanlis mi anliyor? demek allah sozunu tutmadi ve kurani koruyamadi, ya da arapcada zaten hareke yok ve kullanilmaz gercegi nereye gitti.......

3) diluzmani, hele de bana bakalim herbirinize 2, 3, 4 kadin alma hakki vardir cumlesi ile her biriniz ikiser ucer doerder kadin alin arasinda 2, 3, 4 ve 2ser 3er 4er esitlenmis olmuyor mu?....

vs, vs, vs....