Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
sen kim olursan ol ama yazdıklarını kuranla bi çek et bakalım ..sonra sonucunuda buraya yazda öle konuşalım.ve en son yazdıklarımada sıkıyorsa cevap yaz(kızınla ilgili olan)
gelelim benimle ilgili tespitlerine...
ben senin gibi atalar dinine hiç bulaşmadan hakiki islamla tanışmış vede şu an sadece kuran diyen birisiyim vede bitirdiğim okuluda burada söylemek gereksiz vede yersiz vede önemi yok..ayrıca diğer kutsal kitaplarıda okumaktayım
ama şunu iyi biliyorum,kurann ne diyorsa doğrudur..ama bunu sende göremedim..-------------------------------------
o yüzden her seferinde kartvizitini sıralayıp yanlışlarına mantık üretmeye kalkma...varsa kurandan delillerin anlat dinleyelim araştıralım eğer doğruysada sitede bunu ilan eder ,tevbemizi yapar yolumuza devam ederiz..---------- ---------------
ha unutmada,o DİPLOMALAR öbür tarafta bişeye yaramayacak dikkat et olurmu -----------------------
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sayın İbrahimim ,
Feridun arkadaş yazısında Saf Metin diye hitab ettiği için öyle yazdım.
Kaynağın nedir dedi. Ben de kaynaklarımı anlattım.
Sorular sordu. Sorularına cevap verdim.
Geçtiğim yolları anlattım.
Kendim hakkında anlattıklarım, sadece size fikir vermek içindir. Bu yargılara nereden vardığımı anlatmak içindir. Yoksa insanları küçük görüp ezmek için değildir. Öğünmek için falan değildir.
Yazılarımı yazdığım başlıklara bakarsanız, hiç kimseyle de kişilik mücadelesine girmediğimi görürsünüz.
Fikirlerimi beğenir, veya beğenmezsiniz. Beğenen, kısmen beğenen, aşırı bulan olabilir. Faydalanan da olabilir , faydalanmayan da. Eleştiren de olabilir.
Bu forumda yazmak amacım fikir paylaşımıdır.
Kimsenin de kalbini , gönlünü kırmak gibi bir niyetim yoktur.
Eğer böyle ifadeler varsa , sürçü lisandır.
Amacım genel olarak Kubbede hoş sada bırakmak olmuştur
Sizden de feridun arkadaş tan da özür diliyorum.
Yıktım perdeyi eyledim viran,
Varayım sahibine haber vereyim heman.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
sayın feridun,
önceki yazımda da özür dilemiştim.
Kalbini kırdıysam yine özür dilerim.
Birbirimizi bilmediğimiz için bazı tanıtma cümleleri, öğünmeyle karışabiliyor.
Beni tanıyanlar genelde mütevazi bir kişiliğim olduğunu bilir.
Kırılan kalplerin yanında, benim hiç bir özelliğimin değeri yoktur.
Kızımla ilgili olarak sorduğum soruya, yine önceki yazımda cevap vermiştim. Yine veriyorum.
Ben bekarete inanırım.
Kızım olsaydı, muhtemelen üniversite okuyacak ve orada tanıştığı , arkadaşlık ettiği bir erkekle evlenecekti. Bu konuda ona baskı falan yapmazdım. Ona erkeklere nasıl bakması gerektiğini öğretirdim. Örneğin kendine güvenlimi. Sana nasıl davranıyor. Kıskanç mı. Kıskançlığı sevgiden mi, yoksa kendine güvensizlikten mi kaynaklanıyor.
Koruyucumu. Görgü kurallarına uyuyormu. Pintimi. Kötü alışkanlıkları varmı. Ailesi nasıl tipler. Onlarla uyuşabilirmisin. Falan filan.
Aklını cinsellik, aşk, sevgiden fazla kişinin ve çevresindekilerin karakteri ile ilgili konularda çalıştır. Erkekler genel olarak aptaldır, evlendikleri gün akıllanırlar Falan gibi öğütler verirdim.
Lüzumsuz baskı bir çok yanlışa sebeb oluyor. Kızın daha duygusal davranıp , yanlış bir erkeğe daha fazla davranmasına sebeb oluyor.
Genelde insanlara Empati kurarak yaklaşırım. Bana yapılmasını istemediğimi başkasına yapmam. Kendi kızıma istemediğimi , başkasının kızına da istemem.
Sonuçta kurulacak evliliğin, her iki taraf içinde iyi olması için ne gerekirse yaparım. Yoksa kötü bir evlilik, ömür törpüsüdür. Dünya üzerinde cehennem azabıdır.
Daha modern düşünüyorum, ilkelere uygun yorum yapıyorum. Bu yorum lar da sıkı zahiri yorum yapanlara göre biraz farklı olabiliyor.
Yazınızda dediğiniz gibi sallamıyorum.
Kendi Kur'an kültürüm ve hayat tecrübeme göre şekillenmiş yorumlardır.
Hatalı da olabilir.
Hukuk okumuş olanlar bilir. İmtihanlarda her soru kağıdında mutlaka bulunan bir ibaredir. "Cevaplarınız gerekçeli olacaktır" der.
Ben de yazılarımda Kur'an dan bir fikir verirken Kur'an a göre şöyle bir şey vardır, Kur'an da şöyle der gibi bilgiler veriyorum. Ama Hangi sure, hangi ayet gibi bazen vermiyorum. Bundan sonra o na da dikkat ederim. En azından sallıyorsun gibi eleştirilere sebeb olmam.
Ben genel olarak dindar bazı insanların sakındırırken aşırı gittikleri ve bunların da insanlarda bazı sıkıntılara, tepkilere neden olduğunu bu tepki neticesi kaş yapayım derken göz çıktığını biliyorum.
Bu konularda kendi hayat tecrübem dahilinde şahit olduğum bazı olayları anlatırım. Daha açıklayıcı olur.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Katılma Tarihi: 17 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 506
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selamlar Sayın Saffet Metin,
Teşekkür ederim bu hoş sada niyetinizden ötürü…
Bir birimizin düşüncelerine katılmaya biliriz,
fakat bu bizi değerlerimizi ve şahsımızı rencide edici bir tutum ve hakaret
hakkı vermez. Katılmasak da özgür düşünce hakkına saygı duymak zorundayız…
Bizimde bir kusurumuz olduysa affola. Niyetimiz şahısları
hedef almak değildir, kısadan hisse alanlara dokunmaktır.
Dinle
bu destanı söyler söylemez,
Kısadan
hissedir maksat demişler.
Cahil
nasihati asla dinlemez,
Yolda
bile bulsa almaz demişler.
Selam ve dua ile.
__________________ Ey inananlar, Allah'tan korkarsanız O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
sayın feridun ,
sorduğunuz her soruya cevap verdim.
Ben her sene Antalyada , 4-5 yıldızlı otellerde tatil yaparım dedim.
Kız evladım yok. Olsaydı da fark etmezdi.
Eşim mayoyla denize girer.
O da girebilecekti.
Gelinim henüz yok ama olduğu zaman o da mayoyla bikiniyle denize girebilir.
Bu konularda hiç kısıtlayıcı olmadım.
Bizim bulunduğumuz ortamlarda gayet genç ve güzel Alman ve Rus bayan turistler oluyor. Görüyorum ama özellikle kesmek, bakmak gibi bir tavrım olmuyor. Bakmak, kesmek bu Türklere özgü yanlış hareketler.
Eğer kadından hoşlandıysan, tanışmak istiyorsan, gider yanına konuşursun. Zaten kültür olarak dostluğa, arkadaşlığa açıklar.Aradığın macera ise ona da açık tipler var. Zaten dil biliyorsan bu büyük bir zevk, yabancılarla gruplaşabiliyorsun. Kendi başına veya Türk grubunla başbaşa kalmıyorsun. Onlar arasın da da bir köprü olabiliyorsun. İnanın bana bu benim tatilde en hoşlandığım şey. Tatili zevkli yapan bu.
Denizden, güneş ten ziyade yabancı dil de sosyalizasyon dan hoşlanıyorum.
Ben Almanyada iken, orada tanıştığım bir arkadaş bana Almanyaya ilk gelen Türklerin hallerinden bahsetmişti. Tanıdığı bir Alman kadın buna demiş ki, sizinkiler bir garip. o da demiş neden garip. Arkadaş uzaktan bana bakıp duruyor. Hiç bir şey yapmıyor. Sadece bakıp duruyor. Bir müddetten sonra da rahatsız edici oluyor. Bir anlam veremiyorum. Yunan, Yugoslav, italyan da bakıyor, sonra gelip tanışıyor. Sizinkiler onu da yapmıyor. Ne garip yaratıklar falan.
Anladınız mı Almanya, bizim Türk işçileri için nasıl bir kültür şoku. Küvette kurban kesme gibi, bir de sosyal bedevilik.
Şimdi ben o gariban Türk ü de anlıyorum. Kadın erkek arkadaşlığına izin verilmeyen bir ortamdan geldi. Bu durumlarda ne yapacağını bilemiyor. Ne kültürü, ne dili, ne de medeni cesareti var.
Arap bedevileri gibi yaşadık. Onu din sandık.
Zina yapma tamam. Ama kadından, erkekten kaç hayır.
Arap bedevilerinin aklı sex ten başkasına çalışmaz.
Bir zamanlar (90 larda) , bir aylığına libyaya gitmiştim. Orada gittiğim şirkette görev yapan bir bayan bir gün işe gecikti. Dedim ki neden taksiyle gelmedin. Dediki burada taksiyle yanlız bir bayanın gelmesi çok tehlikelidir. Yanında illa bir erkek olacak.
Gözünü seveyim istanbul, Ankara. Herhangi bir bayan istediği gibi bir taksiye biniyor ve istediği yere gidiyor. Hiç bir olay olmuyor. Böyle bir vaka Türkiyede olmuyor. Yani olmaz değil, ama muhtemel olarak olmuyor. Çünkü o şöför o müşteriye kendi kızı, bacısı gözüyle bakıyor. Ama Arabistan da da düzgün şöför yokmu. Var. Ama genel zihniyet kadın erkeksiz yarımdır, ne işi var dışarıda. Bundan dolayı bu olayların olma sıklığı çok ve halk çekiniyor. Olay bu.
Fatih draman da bile gezseniz sokakta göreceğiniz kadın sayısı, erkek sayısından az değildir. Nerede yahu bu kadınlar falan demezsiniz.
Ama Libya da öyle değildi, 10 erkek varsa dışarıda, 2 kadın ya var ya yoktu. Dikkat çekici bir orantısızlık var.
Bilmem sorduğunuz her soruya açıkça cevap verebildim mi. ?
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
sayın feridun,
Resim çektirmeyle ilgili sormuşsun. Tatilde çekilmiş , güneşlenirken, yüzerken, voleybol oynarken, arkadaş grubumuzla mayolu resimlerimiz var. Kendi özel albümümüzde, video cd lerimizde. Bunda ne mahsur var anlamadım. Karımında var. Kızımın gelinimin de olmasında hiç bir mahsur yok.
Ben Kur'an daki Zinaya yaklaşmayın ayetini, zina yapma olarak anlıyorum. Vay şu zinaya yaklaştırır gibi olaylar sonuçta ruhları yaralıyor. Büyük tepkilere neden oluyor.
Mesela bir hocanın kızının, evlendikten sonra son derece dekolte giyindiğini, mini etek giydiğini biliyorum. Ailesi çok muhafazakar ve aile baskısıyla muhafazakar bir kadınla evlendirilmiş bir erkeğin, dışarıda başka kadınlarla yatıp, kalkıp bir de bunları eve getirip, karısını bunlara hizmet ettirdiğini biliyorum. Bir de buna karşı çıkan karısını bu kadınların yanında dövmüş.
Bu kesimdeki herkes böyledir, böyle olacaktır diye bir iddiam yok elbette, böyle olmayan tipler de var, ama buna varan tepkiler, yaralı ruhlar da var.
Bu zinaya yaklaşmak başlığındaki bütün yazıları okudum. Savana hanımın görüşlerine katılıyorum ve hayatımda öyle uyguluyorum. Çocuğuma falanda öyle öğretiyorum. Bu konudaki en sağlıklı görüşün bu olduğuna inanıyorum.
Ben bireyci bir kültürü benimsemiş bir insanım. İnsanlar kadın veya erkek saygın birer bireydir. Aklı, beyni, kalbi, gözü vardır. Her şeyden önce saygın bir kişiliği vardır. Bu bedevi zihniyeti kadına ve erkeğe sadece sex olarak bakar. Kadını insan olarak kabul etmez. Hatta onu cehennemlik olarak görür. İnsanları ruhları yaralar. Halbuki Kur'an Kadını ve erkeği eşit görür. Mü'miunun suresinde Mü'min lerin vasıflarını sayarken burada erkek ve kadın mü'minlerden bahseder ve Allah katında aynı mükafatlara sahip olacaklarını söyler.
İnsanlar arası her türlü ilişki bir akittir veya akit benzeridir. Gönül rızası ile her şey olabilir. buradaki sınır genel ahlaka , kamu düzenine, kanuna aykırı olmamaktır. Zaten bunlar dinin hükümlerini de kapsar. Ayrıca evli iseniz, kanundan evvel karınız, kocanız size haddinizi bildirir.Zorla kimse kimseye bir şey yapmaz, veya yapamaz. Yaparsa da bunun adı suç olur, cürüm olur, kabahat olur. Olayın şekli değişir.
Dolayısı ile kadın erkek ilişkilerinde de bu felsefeyle rahatım.
Şöyle anlayışlara karşıyım. Bu köylü kesiminin kadına bakışıdır. Karadenizde, doğuda devam etmektedir.
Adamın biri asker arkadaşının memleketine gitmiş ve arkadaşına demişki, - yahu buralarda bilgisine güvendiğin iyi bir hoca var mı ? Ona bir soru soracağım. demiş. Adam da hemen tanıdığı , güvendiği bir hocayı getirmiş. Buyur sor demiş. Arkadaş sormuş. - Kadın cennete gidecek mi ? - Hoca demiş ki - elbette ki Allahın dediklerini yapmış, onun rızasını kazanmışsa aynen erkekler gibi o da cennete gidecek.
Daha sonra adam arkadaşına sormuş. - Nasıl buldun hocayı, soruna tatminkar cevap aldınmı ? demiş. Arkadaşı da demişki - de get kardeşim. Bana hoca diye cahil, cühelanın birini getirdin. Tuttu kadını cennete soktu. Onun nesi hoca yahu. demiş.
İşte bedevilerin zihniyeti bu.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
sınır genel ahlaka , kamu düzenine, kanuna aykırı olmamaktır...
bu cümleyle kasettiğiniz türkiye ve yaşadığınız avrupa ülkeleri ve siz buralardaki kanunların kurana uygun olduğunu söylüyorsunuz...:)
anlaşıldı...siz yaşadığı gibi inanan değil inandığı gibi yaşayan birisiniz...
size tavsiyem söylemlerinizi kurana bir sorun bakalım ne diyor..yani benim kızımın çırılçıplak fotoğraf çektirmesinde ve porno filmde oynamasında ve bunu herkesin seyretmesinde bir sakınca varmı diye kurana sor...
yazık çok yazık..şunu unutma ,burada bir haltlar biliyor edasıyla yazdığınız zaman bazı yeni arkadaşların aklını bulandırabilirsiniz ve bunun vebalide büyüktür vede bunu yapmayın .kuranı düşünerek vede aklınızı kullanarak okuyun vede ölmeden önce tevbe edin...rahmanda umarım bunu kabul eder...
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Feridun arkadaş,
sen abartmışsın. Ben kızım çırılçıplak fotoğraf çekinir. Porno da oynayabilir, sakıncası olmaz falan demedim.
Nereden çıkarıyorsun.
Sen benim yazılarımı dikkatlice okumuyorsun ki, benim demediğim şeyleri demiş gibi gösteriyorsun.
Sen bana fena halde takmışsın.
Bunlar için Kur'ana bakmama gerek yok. Kalbim ve aklım yeter.
Sen beni nasıl algıladın anlamıyorum.
Asla, ve asla böyle biri değilim. Sen beni buradaki temiz insanları ifsat etmeye gelmiş bozuk biri gibi algıladın. Asla böyle bir şeyden Allaha sığınırım.
Sen bu anlayışınla Recep İvedik'in reklamında dediği gibi milleti bana karşı koşullandırıyorsun.
Lütfen bana Hüsnü Zan la yaklaş. Demediğim yapmadığım şeyi yapmışım gibi , savunmuşum gibi yazma.
Sırf senin yazını okuyan biri hakkımda hiç te hak etmediğim gibi düşünür.
Bu da kul hakkına girer. Senin de bildiğin gibi , Kur'anın da dediği gibi zannın çoğu günahtır kardeşim.
Dediklerim de Kur'ana aykırılık yoktur. Özellikle Yaşar Nuri Öztürk ve Süleyman Ateş'in görüşlerinden zerre şaşmam bunu bilesin.
Genel Türk insanından farkım biraz metodoloji farkıdır, o kadar.
O da Almanyayı görmüş ve yaşamış olmamdan kaynaklanıyor. Biraz da herhalde bilinçaltıma işlemiş, üzerime sinmiş bir Alman hayranlığım var herhalde. Bunu da çevremdekiler söylüyor.
Biz müslümanlığın şekilleri ile uğraşıyoruz. Özünü kavrayamadık. Özünü Alman, fransız,ingiliz kavramış ama onlar da şekilden sakat. Hani bir Osmanlı paşası demiş ya, "İşleri var dinimiz gibi sıkı, dinleri var işimiz gibi gevşek".
Eğer baskıcı bir yetiştirme tarzı tarzı içinde yaşamış insan, sonradan serbestliği bulunca aşırı davranıyor. Görmemişin oğlu olmuş tutmuş sapını koparmış hesabı oluyor. Bu Araplarda, iranlılarda, Türklerde falan var. Serbestliğe bir açlık var. Bir Almanda ben bu aşırılığı göremiyorum.Bir Almana , bir müslümandan daha çok güvenirim. Kuru hayranlık değil, diğerlerinde bir gevşeklik var. Hani Orhan Veli demiş ya "Anlatamıyorum". onun gibi bir şey.
Almanyada her şey serbest. Ama en mazbut halk orada. Küçük büyük her yerde akşam sekiz de sessiz bir hayat var. Köln gibi büyük, milyonluk şehir, hafta içi akşamları sakin. Daha küçük yerlerin bundan da sakin olduğunu söylediler.
Gün batıyor, gavur yatıyor. Ama sabahın dördünde tramwaylar başlıyor. Fabrikaya işe gidiyor. Bir arkadaşım Almanyaya görevli gitmiş. Gideceği iş yerine yarım saat geç gitmişler. O da sabahın yedisi yerine yedi buçuğu. Şef diyor bize küçümser bir eda ile baktı. Daha sonraları adamla samimi olduğunda Şef e sormuş, orada araplar, iranlılar da varmış, demiş ki iranlılar ve Araplar la karşılaştırırsan, onlara göre nasılız diye sormuş. Adam demiş ki üçünüz de pek farklı değilsiniz. Zihniyetiniz, iş yapış tarzınız aynı . Tabii arkadaş böyle bir cevap beklemediği için çok bozulmuş. Biz onlara göre daha batılılaştık güya ama nafile.
Ben de dedim ki sen ilk günden geç gidince kaybetmişsin. Almanlar işe vaktinde gitmeye çok önem verirler.
Almanyada bir almana saat 21 den sonra telefon edersen, adama sövmüş gibi olursun. Ancak Anan öldü, baban öldü gibi bir haber vereceksen arayabilirsin. Zaten 21 den sonraki telefonlara çok heyecanlanırlar ve abuk subuk çene çalma telefonu ise çok kızarlar.
Almanya da bir evin ışığı saat 22 den sonra yanmaya devam ediyorsa, orada ya bir hasta vardır, ya bir öğrenci vardır, yada bir Türk vardır. derler.
Cumagecesi, cumartesi, pazar akşama kadar her taraf laylay lom. Sonra gene bir sakinlik.
Şimdi Benim Almanya maceralarımdan kime ne diyeceksiniz.
Hep onların, müslümanlığa ne kadar yakın olduğunu düşünmüşüm ve müslüman olmalarını Allahtan istemişimdir de ondan. Ne olurdu yani Ruslar,Almanlar, Fransızlar müslüman olsaydı. Engel olan neydi. İçkimi, sünnetmi, domuz etimi neydi.
Müslümanlığın özünü benden ve banim halkımdan çok daha iyi yaşayan bir halk böyle basit şekli sebeblerden müslüman falan değil.
Neyse mevzuu uzun.
Bunlar başka bir yazı konusu.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Bir yanda hakikat diye bir derdi olanlar, öte yanda hakikatle derdi olanlar…
Müslüman olmak, hakikat diye bir derdi olmaktır. Hakikatle derdi
olanların Müslümanlık iddiası, Kur’an’ın isbat edilmemiş iman sahipleri
için kullandığı ellezine âmenû türüne giren bir Müslümanlıktır,
Allah’ın kabul ettiği iman sahipleri için kullandığı mu’minûn türüne
giren bir Müslümanlık değil.
Zira İslam, kayıtsız şartsız teslim olmaktır.
Neye teslim olmak?
Neye olacak! Elbette hakikate.
Hakikat sadece, hakikate teslim olanı teslim alır. Teslim aldığına da
kendini teslim eder. Zira o kendisini yalnızca “mü’mine” güvenir. Onun
içindir ki mümin “güvenen ve güven veren”dir. Yine bunun içindir ki
Allah, sadece “Mutlak Hakikat” manasına gelen el-Hakk değil, aynı
zamanda “güven ve iman kaynağı” olan el-Mümin’dir. Mutlak Hakikat olan
Allah’a güvenmeden, O’na teslim olmak ne mümkün? O’na teslim olmadan,
güvenmek ne mümkün?
Modernler, hakikate karşı sırt dönmüştüler. Post modernler, hakikati
ters döndürmeye çalışıyorlar. Sınırlarla oynuyorlar. Bilinçli bir
karartma uyguluyorlar. Haktan sonra geriye batıldan başka ne kalır?
Sahi, hak-batıl zıddını duymayalı, okumayalı ne kadar oldu ey okur?
Hak-batıl “ezdad” kavramlardandır. Zıt isimlerin müsemmaları, biri
olduğunda diğeri bulunmayan karşıt cinslerdir. İkisini bir arada
oldurmaya kalkmak, kelimenin tam anlamıyla abesle iştigaldir. Bu,
hakikate karşı cinayete tam teşebbüstür. Bu cinayete teşebbüs eden,
arkasını getirir. İyiyi kötü ile bir araya getirmeye çalışır. Helal ve
haramı bir araya getirmeye çalışır.
Hakkı batıla karıştırdığınızda batıl hak olmaz, fakat hak batıl
olur. İyiyi kötüye karıştırdığınızda kötü iyi olmaz, fakat iyi kötü
olur. Helali harama karıştırdığınızda haram helal olmaz olmaz, fakat
helal haram olur. Tıpkı helal suyu haram şaraba karıştırmak, helal
şehveti haram zinaya karıştırmak, helal parayı haram faize karıştırmak
gibi…
Beyimiz faiz yiyor veya eşi tesettürsüz, ya da başka bir şey… Başlar
kendi hâlihazır durumunu Kur’an ve İslam üzerinden meşrulaştırmaya.
Kitaba uyamadık, kitabına uyduralım barı kontenjanından…
Ne gerek var efendim! Geleneksel günahkârla modern ve postmodern
günahkâr arasındaki fark bu işte. Geleneksel günahkâr günahı işler
fakat savunmazdı. Onun günah olduğunu itiraf edip “Allah affetsin”
demek gibi kendine has bir meziyeti vardı. Modern ve post modern
günahkâr bu meziyetten yoksun. Günahı işliyor, işlediği günahı
içselleştiriyor, onunla da kalmayıp kendi günahını Kur’an ve İslam
üzerinden meşrulaştırmaya kalkıyor.
Bu tür “kitabına uydurma” vakalarının tarihi çok eskilere gider. Hz.
Ömer döneminde içki içerken yakalanan üç beş kafadar, gayr-ı meşru bir
iş yapmadıklarını iddia etmişler, delilinin de Kur’an’da olduğunu
söyleyerek “üzümlerden içki ve güzel rızık elde edersiniz” ibaresini
göstermişlerdi.
Evvelki gün ünlü bir televizyon gazetecisinin “Otçu Baba” haberi,
post modern Müslümanlığın geldiği dramatik noktayı gösteriyordu. Adam
etrafına topladığı gençlerle esrar partisi verirken yakalanmış. Gizli
kamera çekimlerinde, etrafında topladığı müritleriyle bir yandan
esrarlı sigara dolaştırırken bir yandan da “Bunun neresi günah” diyor.
Orada da durmuyor, elinde tuttuğu mealli Kur’an’da bu otun
yasaklanmadığını, hatta onda yer aldığını söylüyor ve ekliyor: “Oğlum
8-10 yaşına gelsin, o da içecek”.
Size komik gelebilir, fakat aslında yukarıda verdiğim örneklerle bu
örnek arasında asla bir mahiyet farkı yok. Olsa olsa derece farkı var.
İşlediği menhiyatı Kur’an, İslam ve diğer dini referanslar üzerinden
meşrulaştıranların tümünün tavrı aynı kapıya çıkar.
Hiçbirinin mazereti “Otçu Baba”nın mazeretinden daha ciddi değildir.
Unutmayın: Hakka sarılmanın şartı hakkı hak bilmek, batıldan
sakınmanın şartı batılı batıl bilmektir. Müzikte potpuri, etnisitede
mozaik, içecekte kokteyl gibi karışımlar iyi olabilir. Fakat dünyanın
en kötü karışımı, hak-batıl karışımıdır. Bu karışım selim aklı “Otçu
Baba”nın otundan daha fazla uyuşturur. Aynı zamanda imanı da zehirler.
sami hocaoğlu
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma