Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 31 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 380
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
hakka 44
hadisci müşriklerin çarpıttığı ayet Hakka 44
SUAT YILDIRIM 44-46 – Eğer o Resul bizim adımıza birtakım sözler uydursaydı, onu elimizle yakalar, sonra da onun şah damarını keserdik.
ALİ BULAÇ Eğer o, bize karşı bazı sözleri uydurup- söylemiş olsaydı.
ELMALILI O, bize isnâden bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı,
ÖMER NASUHİ Eğer o (peygamber bi'lfarz) bâzı lâkırdıları Bize karşı bir iftira olarak söylemiş olsa idi,
S.ATEŞ Eğer o, (Muhammed), bazı laflar uydurup bize iftira etseydi,
ŞABAN PİRİŞ Eğer (Muhammed) bizim hakkımızda sözler uydurmuş olsaydı.
G. ONAN Eğer o bize karşı bazı sözleri uydurup- söylemiş olsaydı.
Bu meal yazarları görüldüğü gibi uydurma kelimesini, işkembei kübralarından uydurarak ayete sokmuşlardır.Bu şekilde yapmalarının bir maksadı vardır oda;
hadisler kuranı açıklayıcısıdır
şeklindeki asırlardır ortaya atılmış olan, şeytani öğretinin güme gitmemesidir. Yani kısaca geleneği korumak adına Allaha iftira etme cürmünü işlemekten çekinmemişlerdir bu insanlar
velev tegavvele aleyna ba,del egaviil
O bizim sözümüzün üstüne söz söyleseydi
Hani nerde bu ayette uydurma kelimesi.??Ayeti bu şekilde çarpıtmak zorundalarki, efendim hadisler Allaha karşı uydurulmuş olan sözler değildir,onlarda Allahtadır diyerek insanları saptırabilsinler
PEYGAMBER BİLE OLSA KİMSENİN ALLAHIN SÖZÜNÜN ÜSTÜNE SÖZ SÖYLEMEK HAKKI YOK
Peygamber efendimizin bile Allah'in sozu uzerine soz soyleme hakki yok. Ya simdi onun sozleri diye hadis uyduranlarin durumu vahim ki vahim. Kacacak delik arasinlar.......
Peygamber efendimizin bile Allah'in sozu uzerine soz soyleme hakki yok. Ya simdi onun sozleri diye hadis uyduranlarin durumu vahim ki vahim. Kacacak delik arasinlar.......
Burda cifte suc var. Sirf kendileri Allahin sozu uzerine soz soylemiyorlar. Recm Cezasinda oldugu gibi bunu birde Allahin Peygamberine soylemis gibi soyluyorlar...
__________________ Okuyoruruz ve izliyoruz Ama hic bir zaman uyumuyoruz
Burda cifte suc var. Sirf kendileri Allahin sozu uzerine soz soylemiyorlar. Recm Cezasinda oldugu gibi bunu birde Allahin Peygamberine soylemis gibi soyluyorlar...
Ben dürüst olmaktan yanayım. O ise şunu söylemeyi gerektirir: Hakka 44'ün konusu Kur'an kitabının içindeki "ekavil"dir yani ayetler. Kur'an kitabının dışında olup Hz Peygamber'e yamanan hadisler değil. Örneğin, varsa eğer, recm hadisi değil.
Ayet, öncesi ve sonrası ile okununca bu kolayca anlaşılıyor:
Hayır! Andolsun gördüğünüze (38) ve görmediğinize (39) ki o, saygın bir elçinin sözüdür (40). Şair sözü değildir; ne az inanıyorsunuz (41)! Kâhin sözü değildir; ne az aklediyorsunuz (43)! Âlemlerin rabbinden inendir (43). O eğer bazı sözleri Bizim üstümüze söyleseydi (44), gücünü kısıverirdik onun (45); şah damarını kesiverirdik (46). Ve buna hiç biriniz engel olamazdınız (47).
Açıklamalar:
o (40): vahiy saygın elçi (40): Cebrail, vahiy elçisi "O eğer"deki O (44): Muhammed
"O eğer bazı sözleri Bizim üstümüze söyleseydi"nin anlamı şu:
Kur'an'daki sözleri Allah değil de Muhammed söylemiş olsaydı yani aslında Muhammed onları uydurup Allah'a yamasaydı... şah damarını kesiverirdi Allah onun. Tıpkı müşriklerin öne sürdüğü gibi onu bir şair ya da kahin uydurup Allah'a yamasaydı onların da şah damarlarını kesivereceği gibi.
Özetle, o ayette belirtilen işte bu. Ve mealler doğru. Bunu dürüstçe kabul edelim.
Ama 38-47 nci ayetlerde anılan ekavil yani "sözler"den kasıt Kuran'daki sözlerdir; Kur'an kitabının dışında olup hadis yaftasıyla Hz Muhammed'e maledilen sözler değil.
Fe la! Uksimu bimâ tübsirûn (38). Ve mâ lâ yübsirûn (39). İnnehu lekavlü resûlin kerîm (40). Ve mâ hüve bikavli şâirin; kalîlen mâ tü'minûn (41). Ve lâ bikavli kâhinin; kalîlen mâ tezekkerûn (42). Tenzîlün min rabbi'l âlemîn (43). Velev takavvale aleynâ ba'de'l ekâvîli (44) le ahaznâ minhü bi'l yemîn (45); sümme lekata'nâ minhü'l vetîn (46). Fe mâ minküm min ehadin anhu hâcizîn (47)
Hz Muhammed (asvs) Allah'ın ayetlerini bize getiren şerefli elçidir. Hz Muhammed hiçbir şekilde vahyi çarpıtmamış olduğu gibi nakletmiştir. Ayette anlatılanda budur. yani vayhe hiçbir eklenti,iftira,yorum katmamıştır.
Ama hemen şunu belirteyim Hz MUHAMMED (asvs) salt bir postacı değildir, bunu böyle kabul edenler ayetlerin tam bütünlüğünü kavrayamamış ve hakkıyla rabbe yönelmemiş dini heva ve heveslerine göre yorumlayan zalimlerdir. Eğer inanıyorsak ALLAH'ın bir konu hakkında hüküm vermesi ve RESULLULAH'ın bu hükmü uygularken ki tavrı bizim için uymamız gereken bir yoldur. Siyeri bir kalemde silip atmamız ancak bize sapkınlığın kapısını sonuna kadar aralar. Artık sap sapabildiğin kadar...
__________________ Hiçbir şeyi yaratamayan, kendileri yaratılan şeyleri Allah’a ortak mı koşuyorlar? Araf (191)
Ama hemen şunu belirteyim Hz MUHAMMED (asvs) salt bir postacı değildir, bunu böyle kabul edenler ayetlerin tam bütünlüğünü kavrayamamış ve hakkıyla rabbe yönelmemiş dini heva ve heveslerine göre yorumlayan zalimlerdir. Eğer inanıyorsak ALLAH'ın bir konu hakkında hüküm vermesi ve RESULLULAH'ın bu hükmü uygularken ki tavrı bizim için uymamız gereken bir yoldur. Siyeri bir kalemde silip atmamız ancak bize sapkınlığın kapısını sonuna kadar aralar. Artık sap sapabildiğin kadar...
Mumin "ALLAH'ın bir konu hakkında hüküm vermesi ve RESULLULAH'ın bu hükmü uygularken ki tavrı bizim için uymamız gereken bir yoldur"
Allah bir konuda hukum vermisse Peygamber onu uygular. O hukumden baska bir yorum yapmaz. Allah bir konuda serbest birakmissa, Peygamberde o konuda diger insanlar gibi hukum verebilir. Bu tavri nerden biliyoruz. Nedir bu siyer herkes bir siyerden bahsediyor. Bunu biraz acarmisiniz. Kaynagi nedir bu siyerin.
Burda cifte suc var. Sirf kendileri Allahin sozu uzerine soz soylemiyorlar. Recm Cezasinda oldugu gibi bunu birde Allahin Peygamberine soylemis gibi soyluyorlar...
Ben dürüst olmaktan yanayım. O ise şunu söylemeyi gerektirir: Hakka 44'ün konusu Kur'an kitabının içindeki "ekavil"dir yani ayetler. Kur'an kitabının dışında olup Hz Peygamber'e yamanan hadisler değil. Örneğin, varsa eğer, recm hadisi değil.
.........
Haklisiniz. Kendimi tam ifade edemedim. O soz elbetde Kurandir.
__________________ Okuyoruruz ve izliyoruz Ama hic bir zaman uyumuyoruz
Katılma Tarihi: 31 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 380
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
mümin Yazdı:
Hz Muhammed (asvs) Allah'ın ayetlerini bize getiren şerefli elçidir. Hz Muhammed hiçbir şekilde vahyi çarpıtmamış olduğu gibi nakletmiştir. Ayette anlatılanda budur. yani vayhe hiçbir eklenti,iftira,yorum katmamıştır.
Ama hemen şunu belirteyim Hz MUHAMMED (asvs) salt bir postacı değildir, bunu böyle kabul edenler ayetlerin tam bütünlüğünü kavrayamamış ve hakkıyla rabbe yönelmemiş dini heva ve heveslerine göre yorumlayan zalimlerdir. Eğer inanıyorsak ALLAH'ın bir konu hakkında hüküm vermesi ve RESULLULAH'ın bu hükmü uygularken ki tavrı bizim için uymamız gereken bir yoldur. Siyeri bir kalemde silip atmamız ancak bize sapkınlığın kapısını sonuna kadar aralar. Artık sap sapabildiğin kadar...
Kurandan başka kaynak tanımayanları; sapık ve peygamberi postacı yerine koymakla itham edenler; bilmelidirlerki Kurana ve peygambere en ağır iftirayı edenlerdir
Neden mi?
Postacıların getirdiği mektubu okuma yetkisi yoktur
Peygamber, getirdiği mektubu okumadı mı?
Elbetteki okudu
Postacılar getirdikleri mektuptan sorumlu değillerdir
Peygamber kurandan sorumlu değilmiydi?
Elbetteki okudu.
Postacıların getirdiği mektubun içeriğini yaşama gibi zorunlulukları yoktur
Peygamberin yokmuydu?
Elbetteki vardı
Hangi postacı getirdiği mektubun içeriğinden dolayı, eziyetlere maruz kalmış,vatanından hicret etmek zorunda bırakılmış, ve hatta mektup uğruna savaşmak zorundan kalmıştır?Hiç biri
Pekiya peygamber tüm bu olumsuzlukları yaşamadı mı? (hepsinin kurandan delili var)
Elbetteki yaşadı.
Peki nasıl oluyorda,kurandan başka kaynakları asla kabul etmeyenler peygamberi postacı yerine koymuş oluyorlar ?
Aslında bu ne demektir biliyormusunuz? Bu çamuru bizlere sıvayan insanların kuran anlayışını ortaya koyuyor. Zira onlara göre Kuran;hayatı yönlenlendirmekten aciz,sesi soluğu çıkmayan, tek başına hidayet rehberi olmayan bir tebrik kartıdır
mümin kardeşim ne zaman Kur'ancı mümin olacaksın bilmiyoruzki,ayetlerden deliller sunalım bari,gerçi uydurma hadislerle ayetleri de nesh ediyorsunuz ama yine de okuman ve düşünmen için sana yardımcı olalım:
PEYGAMBER EFENDİMİZ HADİSLERE GÖRE Mİ KUR'ANA GÖRE Mİ AMEL EDİYORDU?
Hakka 44–47:''Eğer o [elçi; Muhammed], bazı sözleri Bizim sözlerimiz olarak ortaya sürseydi, kesinlikle ondan sağ elini [tüm gücünü] alırdık. Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik. Artık sizden hiç biriniz ona siper de olamazdınız.''
Bu âyetlerde tüm insanlığa açık bir beyanat vardır: "Eğer Muhammed Kur'ân'a dahletmeye; ekleme, çıkarma, değiştirme, saklama yapmaya kalksa, Allah adına laf uydursa, feci şekilde cezalandırılır." Bu tehdit, Rasûlullâh'a olduğu kadar tüm zamanların insanlarına da yöneliktir. Hiçbir kimse Allah adına laf üretmemelidir. Din adına verilecek hükümler mutlaka Kur'ân'dan olmalıdır.
(Yûnus: 15) Ve âyetlerimiz onlara açıkça okunduğunda, Bize kavuşmayı ummayanlar: "Bundan başka bir Kur'ân getir yahut bunu değiştir!" dediler. De ki: "Onu nefsimin [kendimin] öngörmesiyle değiştirmem benim için söz konusu olamaz. Ben sadece bana vahyolunana uyuyorum. Rabbime isyan edersem, kesinlikle büyük bir günün azabından korkarım.
(İsrâ: 73–75) Az kalsın onlar seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırarak ondan başkasını Bize isnat edesin diye fitneye düşüreceklerdi [sana yanlış yaptırıp seni ateşte yakacaklardı]. İşte o takdirde seni halil [izdaş, yoldaş, dost] edinirlerdi. Ve eğer Biz seni sağlamlaştırmamış olsaydık, gerçekten onlara birazcık meylediverecektin. O durumda sana hayatın iki katını ve ölümün iki katını tattırırdık. Sonra Bize karşı kendine hiçbir yardımcı da bulamazdın.
(Şura: 15–10) İşte bunun için sen davet et ve sana emredildiği gibi dosdoğru ol. Onların hevalarına uyma ve de ki: "Ben Allah'ın kitaptan indirdiğine inandım ve ben aranızda adaleti gerçekleştirmemle emrolundum. Allah, bizim Rabbimizdir sizin de Rabbinizdir. Bizim yaptıklarımız yalnızca bize, sizin yaptıklarınız da yalnızca size aittir. Sizinle bizim aramızda hiçbir delile yer yoktur. Allah, bizim aramızı toplayacaktır. Dönüş de yalnız O'nadır. Ve hakkında ihtilâfa düştüğünüz herhangi bir şey; artık onun hükmü Allah'a aittir. İşte bu, benim Rabbim Allah'tır. Ben yalnız O'na tevekkül ettim ve ben yalnız O'na yöneliyorum" de.
(Câsiye: 18) Sonra da seni Emir'den apaçık bir şeriat sahibi kıldık. Artık sen ona uy, bilmeyen kimselerin hevâlarına uyma.
İnsanların Allah adına neler uydurduklarından değişik âyetlerde bahsedilmiştir:
(Bakara: 176) İşte bu, Şüphesiz Allah'ın Kitab'ı hak ile indirmesi sebebi iledir. Ve şu, şüphesiz Kitap hakkında ihtilafa düşenler kesinlikle çok uzak, bir parçalanma içindedirler.
(Nahl: 116) Ve kendi dillerinizin yalan vasfetmesi ile Allah'a yalan uydurmak için, "Şu helaldir, şu haramdır" demeyin. Şüphesiz Allah'a yalan uyduran kimseler iflah olmazlar.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma