Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Sevgili Yorumcu, tamamiyle ayetlerle delillerimi sundum bu çalışmamda. Tartışmasız bir şekilde Kuran'ın söylediği bu. Tüm çalışmamı baştan sona buraya bir daha alıntılamama gerek yok sanırım, en başından itibaren dikkatlice okuyup inceleyebilirsin...
Senin hatan şurada:
Verilen imtihan ömrü 70 yıl değil de 70.000 yıl veya 70.000.000 yıl olursa, insanın sonsuz cennet veya cehennemi hak edip etmediğini daha hakkıyla belirler sanıyorsun. Hayır işte, 70.000 yaşamış bir kişi imansız bir anında terk ediyorsa bu dünyayı, 2 yıl daha yaşasaydı belki bu sefer imanlı olarak terk edecekti, veya imanlı kişi 2 yıl daha yaşasaydı belki inkarcı bir anında terk edecekti. Süreyi ne kadar uzatırsan uzat yine sonsuz yaşamın karşılığı bu olmuyor.
Hayır binlerce yıl da yaşasan (eski çağlardaki bazı insanlar gibi) bu dünyada, yine senin imtihanın imanlı veya imansız bir anında, veya cenneti hakeden veya cehennemi hakeden bir anında sonlandırılıyor Allah tarafından.
İşte bu sonlandırılma anı, "sen sonsuza dek sonsuz şıklarda imtihan edilseydin ne yapacağının bilinmesi doğrultusunda gerçekleşiyor.
A'raf Suresi 179 Yemin olsun ki biz, insanlardan ve cinlerden birçoğunu cehennem için yarattık.
Kalpleri var bunların, onlarla anlamazlar; gözleri var bunların,
onlarla görmezler; kulakları var bunların, onlarla işitmezler. Davarlar
gibidir bunlar. Belki daha da şaşkın. Gafillerin ta kendileridir
bunlar.
Kısacası Allah yaratmadan evvel o kişinin iyiliği mi yoksa
kötülüğü mü seçeceğini bildiğinden, kötülüğü seçeceğini bildiği kişiyi
cehenneme gideceğini bile bile yaratıyor. Ve o kötüye de bu 2 günlük
özet örneği sunuyor. Ama yine tamamiyle özgür iradeler kullanılıyor 27. Ah bir görsen, ateşin başında durdurulup da şöyle
dediklerini: "Ne olurdu, geri gönderilsek, Rabbimizin ayetlerini
yalanlamasak ve müminlerden oluversek."
28. İşin doğrusu şu: Önceden gizlemekte oldukları karşılarına dikildi. geri gönderilselerdi yasaklandıkları şeyi mutlaka yineleyeceklerdi. Doğrusu, onlar, tam yalancıdırlar.(Enam)
Yani
zalimler, milyonlarca kez imtihan da edilseler yine imtihanı
kaybedeceklermiş. Zaten şu 2 günlük senaryo da kalbimizdeki iyilik veya
hainlikle-kötülükle yüzleşmemizi sağlıyor. Yoksa Allah zaten biliyor
hakettiğimiz şeyi.
Çalışmamı daha derli toplu bir şekilde incelemek istersen:
Sevgili Emre.Verdiğin linkteki çalışmanı baştan sona okudum.Ama tekrar tekrar okumam gerekecek.Belli ki,konuyla ilgili bir hayli tefekküre sahipsin.
Bu konu benim düşüncemde berraklaşmış bir konu değildir.Ama beynimin bir köşesinde,bir soru işareti olarak hep vardır.
Sanalda tanıştığım ve zaman zaman fikir alışverişinde bulunduğum tarikat ehli bir dostum var.Bir çok konuda fikirlerimiz örtüşüyor.Ama çok önemli bazı konularda da ayrılıyoruz.Fakat bugüne kadar tanıdığım Kur"an "a en vakıf insan.Ayrıldığımız en önemli konulardan biri şu:1.O Hz.İsa"nın kıyamete yakın yeryüzüne ineceğine inanıyor.2.Şirk koşma anlayışlarımız çaok farklı.Örneğin o,bildiğimiz glasik mürşit,mürid ilişkisinde,Allah"a ortak koşma olduğuna inanmıyor.
Sanalda,yaptığımız bir sohpetimizde,bana,bazı ayetlerden hareketle,Allah"ın kullarının,ne yapacağını,nasıl davranacağını bilmediğini söyledi.Ben,o konuda ona bir itirazda bulunmadım,bulunamadım.Çünkü dediğim gibi,konu düşüncemde berraklaşmış değil.Aynı şekilde,sanada bir itirazda bulunmuyorum.Şimdilik tabii.Ama senin bu anlayışınla çelişecek,bir çok ayet hatırlatabilirim sana.
Bu konunun üzerine fazla gitmedim,gitmeyi de pek düşünmüyordum.Çünkü bana göre,değil böyle grift konular,açıklanması,anlaşılması çok kolay zannettiğimiz konularda dahil,hiç bir konuyu,yüzde yüz açıklayamayız.Çünkü gerçek alim veya en ideal alim Allah"tır.Bize verilen bilgi çok sınırlıdır.Bu sınırlı kapasitemizle,gerek varlık kitabından,gerek yazılı kitap veya Kur"an"dan derleyeceğimiz bilgilerde,mutlaka sınırlı olacaktır,sınırlı olmak zorundadır.Ben,Sintretül Müntihadan bilhassa bunu anlıyorum.Ayrica,Allah,insanın zayıf yaratıldığını,zaten söylüyor.
Şu anda iki yorum arasında kalmış bulunamkatyım.Söz konusu dostumun yaptığı yorum,Benim Allah" tasavvurumla hiç örtüşmedi.Hatta o yorumu duyunca,çok rahatsız oldum.Bu yorumun doğru olabileceğine,en küçük bir ihtimal dahi vermedim.Zannediyorum bu anlayışta,Allah"lıktan pay kapmak isteyen,vahdeti vucütculardan kaynaklanmakta,kaynaklaşmıştır.
Senin yorumun daha mantıklı da.Ancak,şeytanın Allah"a,"Andolsun beni azdırmana karşılık,bende onları azdıracağım"şeklindeki ayete yaptığın yorumun,oldukça zorlama olduğunu zannediyorum.
Ayrica,ben İblisin,en az cibril kadar önemli ya da cibril kadar mübarek,bir melek olduğunu düşünüyorum.Bana göre,İblis,şeytan değil.Şeytan,içindeki iblisin ardından giden,ölü veya diri insanlardır.İblis,iblislik yapmakla görevini ifa ediyor.Görevini yapmayan ya da görevini kötüye kullanan iblise itaat eden insan,insanoğlu.
Zannediyorum.Bu sorunun cevabının verildiği en önemli ayetler,bakara,30-33.ayetler olsa gerek.Ama o ayetleride tam olarak okuyamadım.
Ben bu konuyu,bir daha düşüneyim.Ama bu arada,senin ilave edeceğin bir şey olursa,öğrenmek isterim.
Sevgili Yorumcu, o konuda da çözümlemem olmuştu ve İblis'in en azından o Adem'e secde etmeme olayından sonra artık melek falan olmadığını, gerçekten de başkaldırıcı ve hain karakterli bir cin olduğunu delilleriyle, ayetleriyle bir kez daha ortaya çıkarmıştım. Yani bu konudaki düşüncen yanlış. Hem bu formül sadece İblis gibi cin şeytanlar için değil, insan şeytanlar da dahil olmak üzere tüm kötüler için geçerli.
Yani şu var, çalışmamı tekrar okursan göreceğin üzere, Rabbimiz bir taşla birkaç kuş vuruyor ve İblis'in ve tüm şeytanların bu kötü yanını, yaratılmış insan ve cinlerin içlerindeki iyilik veya kötülükle yüzleşebilmeleri ve bu dünyada da hakettikleri bazı sıkıntı veya mükafatları tadabilmeleri için kullanıyor.
Çünkü kimin karşısına hangi seçenekleri çıkartarsa nasıl tepkiler verip ne yapacaklarını bildiğinden Rabbimiz, cin ve insanlardan kötülerin karşılarına öyle şıklar-seçenekler(olaylar) çıkartıyor ki, bu sayede hem onlar kötülüğe yöneliyorlar, hem başkalarını saptırıyorlar, hem de başkalarına ve kendilerine zulmederek yaratılmışların hakettiklerine kavuşmalarına sebep oluyorlar.
Örneğin Firavun, hangi tür bir yaşam ve hangi tür seçenekler karşısında içindeki kötülükle yüzleşeceği biliniyordu ve bu 2 günlük dünyada öyle seçenekler çıkartıldı ki karşısına, özgür iradesi ile saptı Firavun ve başka sayısız insanı saptırdı. Ayrıca birçok insana iyilik veya kötülükler ederek yine imtihan dünyasında gerçeğin ortaya çıkmasına ve insanların hakettiklerine kavuşmalarına vesile oldu.
Cin şeytan olan İblis için de böyledir, insan zalimlerinden Firavun için de böyledir. Yani kötülerin özgür iradeleri ile yaptıkları kötülükler onları cehenneme gönderiyor. Ama bu zalimler yine kendileri gibi zalim olanları saptırarak dolaylı olarak adaletin ve herkesin hakettiğine kavuşmasına neden olmuş oluyorlar.
Burada şu noktaya çok dikkat etmelisin sevgili Yorumcu:
Bu insan veya cinlerin kötülerinin yaptıkları kötülükler hakettiklerine kavuşmalarına yarıyor, ama bu işe yarama olayı "onların itaatsizliklerini ve zalimliklerini karşılarına çıkarılan seçeneklerle yönlendirme vasıtasıyla oluyor".
Yani Rabbimiz öyle bir tuzak kuruyor ki kötülere, onların isyanları bile farkında olmadan boyun eğmeye, kendilerini ve kendileri gibi olanları bitirmeye koşmaya dönüşüyor.
Cehenneme koşmalarına vesile oluyorlar
Bu ince noktaya çok dikkat lütfen.
Ve benim o bahsettiğim ayetteki yorumum tamamiyle Kuran'ın bütünlüğüyle uyumludur.
İblis'in hangi şıklar karşısında içindeki kötülüğü göstereceğini biliyordu Allah ve karşısına "Adem'e secde" şıkkını çıkartarak onun aslında isyankarlardan olduğunu açığa çıkardı. İblis de bunu daha sonra anlar anlamaz "beni azdırmana karşılık" şeklinde ifadesini kulllandı.
Ama biliyordu ki sadece kendi gibi zaten kötü olanları, cehennemlik olanları saptırabilecekti ve bu yüzden şöyle dedi:
HİCR
39. (İblis): "Rabbim, dedi, beni azdırmandan ötürü andolsun ki, ben de yer yüzünde onlara (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini azdıracağım.
40. Ancak içlerinden kendilerine ihlas verilen kulların hariç. (Benim azdırmam, onları etkilemez.)
Ve kötüler sadece kendi gibi cehennemlik olanları saptırabilir:
Saffat
161. Siz ve kulluk ettiğiniz şeyler,
162. O'na karşı kimseyi fitneye düşüremezsiniz.
163. cehenneme salınacak olan müstesna.
Bu insanların zalimleri için de böyledir, cinlerin de...
Not: Bu arada cinler de tıpkı insanlar gibi fiziksel maddi varlıklardır. Ve iblis adındaki cin de bir bireydir. Yani birşeyin temsili birşey falan değildir.
İblis, insanların tekrar diriltileceğini, Din Günü’nün insanların yeniden diriltileceği gün olduğunu (Sad/78-79, Hicr/35-36) ve Kıyamet Günü’nü (İsra/62) nereden bilmektedir?
İblis, Allah’ın muhles kulları hariç insanların hepsini azdıracağından nasıl emin olmaktadır? Allah’ın muhles kulları olacağı bilgisini nasıl edinmiştir?
İblis Allah ile karşılıklı oturarak mı konuşmuştur? Bu konuşma nasıl gerçekleşmiştir, o sırada Adem nerededir? Allah’ın yarattığı bir varlığın O’na karşı bu tarz bir üslupla konuşabilmesi normal midir?
İblis Allah ile Araf, Hicr, İsra ve Sad süresindeki diyaloglardan hangisini gerçekleştirmiştir?
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Sayın isimsiz,
İblisin kanımızdaki hormonlara, Sinir sistemimize, beynimizdeki Nörotransmitter denilen maddelere etki edebilen bir güç olduğunu düşünüyorum. Bu sayede şehvet, öfke, azgınlık, bezginlik gibi hallere etkisi olabiliyor. Bu sayede hepimizin içinde var, hepimize etkili. Bizi yanıltabiliyor, günah işlememize vesile oluyor. Bizim varlığımızın dışında da bir varlığı olan hayalet gibi bir şey hayal etmiyorum.Doğrusunu Allah bilir.
Selamlar,
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
Ve benim o bahsettiğim ayetteki yorumum tamamiyle Kuran'ın bütünlüğüyle uyumludur.
İblis'in hangi şıklar karşısında içindeki kötülüğü göstereceğini biliyordu Allah ve karşısına "Adem'e secde" şıkkını çıkartarak onun aslında isyankarlardan olduğunu açığa çıkardı. İblis de bunu daha sonra anlar anlamaz "beni azdırmana karşılık" şeklinde ifadesini kulllandı.
Evet.Ayete yaptığın yorum tutarlı.Özgür irade veya kader konusunda yaptığın yorumlar,en azından kendi içinde tutarlı.Oldukça isabetli bir yorum.Yorumunun doğru olduğunu düşünerek,üzerinde bir kaç gün düşüneceğim.
Aklıma gelmişken bir ayeti yazayım.
ANDOLSUN,KADIN ONU ARZU ETMİŞTİ,EĞER RABBİNİN DOĞRUYU GÖSTEREN DELİLİNİ(burhan) GÖRMESEYDİ O DA ONU ARZU ETMİŞTİ.BÖYLECE BİZ KÖTÜLÜĞÜ VE FUHŞU ONDAN ÇEVİRMEK İSTEDİK;ÇÜNKÜ O,İHLASA ERDİRİLMİŞ KULLARIMIZDANDIR.12/24
Peygamber veya ihlasa erdirilmiş kişiler açısından yorumunuzda bir çelişki var mı,olabilir mi? Demek ki,peygamber veya ihlasa erdirilmiş kişiler,Rablerinin BURHANI"NI gördüklerinden,kötülüğe meyletmiyorlar.
Bu durum,peygamberler için özel bir durum olabilir,ama bu durumun ihlasa erdirilmiş kişiler açısından da geçerli olduğu anlaşılıyor.
Yani ihlasa erdirilmiş veya ihlasa ermiş olmak,sanki Allah"ın dilemesi veya lutfu ile olan bir şey.
Ve sanki ihlaslı olmakla,rabbin burhanı"nı görmek doğrudan ilişkili bir durum.Yani sanki,Kur"an"ında dediği gibi,"hidayette,delalette Allah"tan"dır.Bu durumda da insanın imtihani söz konusu olmaz,olamaz.Bu durumda imtihanı verende Allah olur,olmakta.
Değerli Emre, çalışmalarınızda başarılar öncelikle..linkteki yazınızı okudum ama derinlemesine değil. Birkaç paragraf arasına yorumlarımı yazdım.Kırmızı renkliler benim.
"Oğlan çocuğa gelince: Onun anası-babası inanmış kişilerdi. Çocuğun onları azgınlık ve inkâra sürüklemesinden korktuk. " (80. ayet) (korktuk deniyor. Yani kesin bilmiyorlar mı?. öldüren kişi (musanın yanındaki) neye dayanarak öldürüyor. Allahtan emir alıp da mı öldürüyor? Yoksa biz öldürelim de Allah neyaparsa yapsın, o bilir diye düşünerek mi öldürüyor. AB)
"Diledik ki, Rableri onlara o çocuktan temizlikçe daha üstün, merhametçe daha gelişmişini versin. " (81. ayet) Allah neden çocuğu ilk baştan üstün yaratmıyor. Öldüren kişi Allahla ortaklık mı kurmuş “ey Rab bak sen hatalısın bu çocuğun yaşaması yanlış, ben bu çocuğu öldürüyorum ona göre, sen ailesine daha iyisini ver tamam mı…”gibisinden ? Peki bizim böyle bir hakkımız var mı.Yani biz bir çocuğu öldürsek ve desek ki bana kızmayın bana ceza vermeyin, ben onu Allah bunun ailesine daya iyisini versin diye öldürdüm deme hakkımız var mı?
İşte burada çocuk daha büyüyüp günahlarını işlemeden imtihanı sonlandırılıyor. Yani bir kişinin neyi hak edip etmediği en başından belli gibi… Ayrıca çocuk yaşasaydı anne ve babasını saptırabilecekmiş. Ama sapmayı hak etmedikleri için onlar kurtarılıyorlar. Yani hiçbir şey insanın elinde değil??
Yüce Allah karşımıza A ve B seçeneklerini çıkartırsa, hangisini seçeceğimizi bildiğinden, böylelikle yine tamamıyla özgür irademizi kullanarak hak ettiğimiz sonucu almamızı sağlıyor. Yani bu 2 günlük imtihan örneğinde de bir robot değiliz ve hakikaten seçimler bize ait. Kesin diyemem ama seçimlerimizin çok büyük bir çoğunluğu bize ait değil bence. Düşünüyorum trafikte yayasınız. Yolun karşısına geçeceksiniz. Size yeşil ışık yanıyor. Araçlara kırmızı. Yol bölünmüş yol. Bulunduğunuz taraftaki araçlar sağınızdan solunuza akıyor, geçeceğeniz taraf soldan sağa… size yeşil ışık yandığı için ve bulunduğunuz taraftan trafik kurallarına göre soldan sağa araç geçmeyeceğini bildiğiniz için hiç sola bakmadan karşıya geçiyorsunuz ama o da ne araç ters yönden geliyor ve size çarpıyor.Sonuç ya yaralanma ya da ölüm.. burada sizin seçiminiz nerde?Ya da bir sokaktan geçiyorsunuz. Vücudunuzun bi yerine kurşun saplanıyor. Seçiminiz nerde? Ya da ben bu hayattan sıkıldım deyip ölmek istiyoruz, bilmem kaç katlı binadan atlıyoruz. Ama ölmüyoruz. Halbuki seçimimiz yaşamak değil ölmekti . neden ölmedik? Şimdi ben iyi biri miyim kötü mü? Buna benzer yüz, bin, belki de milyonlarca örnek verilebilir. Gerçi ben olayın sadece ölüm kısmına girdim. Yoksa ölmeden önce kazandığımız kaybettiğimiz, yaptığımız yapamadığımız çok şey var..Ama dediğim gibi, karşımıza hangi şıklar çıkarsa ne yapacağımız bilindiğinden, karşımıza hak ettiğimize kavuşmamızı sağlayacak şıklar(senaryo) çıkartılıyor ki kalbimizdeki iyilikle veya kötülükle yüzleşebilelim.
Pek bir yorum bile yapmadan olduğu gibi ilgili ayetleri vermek bile yeterli.
1- Bizler topraktan, onlar ise ateşten yaratıldı ve toprak da ateş de sapına kadar maddedir.
2- Cinler insanlardan farklı özelliklere sahip ama sonuçta bizim gibi maddi canlı varlıklardır.(örneğin onlar bizi her zaman görebilirken, bizler ise onları sadece bizim frekansımıza girdiklerinde görebiliyoruz)
3- İblis imtihan dünyası ile ilgili bilgilere sahipti çünkü zaten insanlar yaratılmadan önce cinler yine vardı ve imtihan dünyası başlamıştı. Ayrıca Rabbimiz ilk insan Adem'i yaratırken, insanların da imtihan dünyası amaçlı yaratıldığını meleklere söylüyor(ayetlerde bu bilgilerin hepsi verilmekte bizlere)
Ayrıca benim de cinlerle ilgili bir deneyimim oldu ve kesinlikle söylüyorum ki her kılığa girebiliyorlar ve kesinlikle zihinlerimizi okuyabiliyorlar. Ben bunu bizzat yaşadım.
Yani onların telepatik güçlerinden yola çıkarak onların sadece zihinsel enerjiler falan olduğunu düşünmeyin sakın. En az sizin kadar gerçek birer maddi bireyler.
ANDOLSUN,KADIN ONU ARZU ETMİŞTİ,EĞER RABBİNİN DOĞRUYU GÖSTEREN DELİLİNİ(burhan) GÖRMESEYDİ O DA ONU ARZU ETMİŞTİ.BÖYLECE BİZ KÖTÜLÜĞÜ VE FUHŞU ONDAN ÇEVİRMEK İSTEDİK;ÇÜNKÜ O,İHLASA ERDİRİLMİŞ KULLARIMIZDANDIR.12/24
Peygamber veya ihlasa erdirilmiş kişiler açısından yorumunuzda bir çelişki var mı,olabilir mi? Demek ki,peygamber veya ihlasa erdirilmiş kişiler,Rablerinin BURHANI"NI gördüklerinden,kötülüğe meyletmiyorlar.
Bu durum,peygamberler için özel bir durum olabilir,ama bu durumun ihlasa erdirilmiş kişiler açısından da geçerli olduğu anlaşılıyor.
Yani ihlasa erdirilmiş veya ihlasa ermiş olmak,sanki Allah"ın dilemesi veya lutfu ile olan bir şey.
Ve sanki ihlaslı olmakla,rabbin burhanı"nı görmek doğrudan ilişkili bir durum.Yani sanki,Kur"an"ında dediği gibi,"hidayette,delalette Allah"tan"dır.Bu durumda da insanın imtihani söz konusu olmaz,olamaz.Bu durumda imtihanı verende Allah olur,olmakta.
Velhasıl çok grift bir konu.
Selam ile.
Yok hayır işte, Allah kulları saptırırken veya doğru yola iletirken karşılarına gerekli şıkları çıkartıyor.
Yapılan müdahaleler bile özgür iradeye dokunmadan gerçekleşiyor.
Bu 2 günlük temsili yani örnek imtihan hayatında yapılan ayarlamalar da, sen sonsuza dek yaşayıp imtihan olsaydın yapacaklarına denk gelecek şekilde vücuda getiriliyor. Ve yine özgür iradene dokunmadan gerçekleştiriliyor tüm bunlar. Yani hangi olay seni saptırır veya kurtuluşa ulaştırır biliyor ve bu doğrultuda olayları karşına çıkartıyor. Orada peygamber sapmayı hak etmediği için kurtarılıyor.
Bunun dışında insanların direkt yönetimi sadece ayrıntıda gerçekleşmekte.Örneğin peygamberimizin döneminde savunma savaşına katılan müminler özgür iradeleri ile mücadeleyi seçiyor. Ama savaş esnasında bir yardım var (oku sen atmadın diyen ayetleri hatırlayın). Ama sen özgür iradenle seçimini yaptıktan sonra olayların gelişiminde, yani ayrıntıda yardım amaçlı müdahaleler bunlar. Ya da sen özgür iradenle bir olayda kötülüğü seçtiysen, olayın gelişimi sırasında cezalanman amaçlı müdahaleler olabiliyor vs...
Tekrarlayalım, bizler olacakları bilmediğimizden dolayı, bizim açımızdan imtihan bu dünya.
Ama Rabbimiz kimin ne olduğunu, hatta sonsuza dek imtihan edilse ne yapacağını biliyor ve bu doğrultuda 2 günlük bir kendinle yüzleşme deneyimi yaşatıyor sana.
Böylelikle itiraz hakkın kalmıyor ahirette ve ayrıca bazı küçük ceza veya mükafatları bu dünyada da tatmış oluyorsun.
Ayrıca imtihanın sonlanma yani dünyaya veda anı da tamamen Rabbimizin dilediği anda oluyor. Yine Allah dilediğini imanlı(veya cennetlik) anında, dilediğini de imansız(cehennemlik) bir anında bu dünyadan alıyor. Ama dikkat edin "Rabbimizin bu dilemesi keyfi bir dileme değil." Herkese hakettiğini veriyor.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma