HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an'da İnanç Konuları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an'da İnanç Konuları
Konu Konu: Salat-ı Vusta (?) Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
dost1
Admin Group
Admin Group


Katılma Tarihi: 28 haziran 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı dost1

Selamün Aleyküm Değerli Kardeşlerim!

Salat-ı vusta ile ilgili yapılan bir çalışmayı bilgilerinize sunmak istiyorum.

“ES SALAT ÜL VÜSTA”NIN
ARAPÇA’SI VE KUR’AN’CASI



Bakara; 238:     Namazları ve vüsta namazı koruyun. Tam bir saygıyla Allah’ın huzurunda kıyam edin.

Bu ayette geçen “ الصّلوة الوسطىes salat ül vüsta (vüsta namaz)” ifadesi, Müslümanlar arasında çok tartışılmasına rağmen bugüne kadar net bir şekilde açıklığa kavuşturulamamış bir ifadedir. Bu ifadenin “orta namaz” olarak anlaşılmasında tam bir mutabakat olmasına karşılık, “orta namaz” ile hangi namazın kastedilmiş olduğu hususunda kırk civarında nakil ve on dokuz tane farklı görüş ortaya çıkmıştır. Fıkıh ve tefsir (!) kitaplarında da “iyice anlaşılamamış bir mesele” olarak bırakıldığı görülen “الصّلوة الوسطى es salat ül vüsta”; kimine göre sabah namazı, kimine göre öğle namazı, kimine göre de ikindi namazıdır. Sonuç olarak “vüsta namaz” konusunda, ne klâsik anlayışla, ne de sorgulayıcı zihniyetin mantıkî yaklaşımlarıyla, herkesin kabul edebileceği bir sonuca ve dolayısıyla gerçeğe ulaşılamamıştır.

Bu genel görünüme uygun olarak uzun yıllar biz de, derin bir çalışma yapmadığımız bu konuda, mevcut farklı görüşlerden en sağlamını doğru olarak kabul etmek durumunda kalmıştık. Ancak, Rabbimizin izniyle gerek Kur’an, gerekse dil yönünden yaptığımız çalışmalar, meseleyi daha iyi anlamamıza sebep oldu ve vardığımız sonucu burada herkesle paylaşıyoruz.

Hemen belirtmek gerekir ki biz, peygamberimizin ve ilk Müslümanların “vüsta namaz”ın ne olduğunu gayet iyi bildikleri kanaatini taşımaktayız. Çünkü “vüsta namaz” hakkında peygamberimizin ve sahabenin hayatta oldukları dönemde ne peygamberimize bir soru yöneltilmiş, ne de bir tartışma meydana gelmiştir.

Konunun tahliline başlarken, öncelikle ayetlerdeki ifadelerle ilgili olarak iki hususun göz önüne alınması gerekmektedir:

1) Ayetteki “الصّلوة الوسطى es-salat-ü l-vüsta (vüsta namaz)” tamlaması, bir sıfat tamlaması olarak kullanılmış olup muarref / belirtilidir. Bir başka ifade ile sıfat ve mevsuf, lam-ı tarifli olup nekre / belgisiz değildir. Yani, muarref bir ifade olan “vüsta namaz” özel isim konumundadır ve herkesin bildiği bir namaz durumundadır.

2) Ayetin “Namazları ve vüsta namazı koruyun” ifadesi, “vüsta namaz”ın bildiğimiz farz namazlardan ayrı, başka bir namaz olduğunu göstermektedir. Zira bu ifadede iki mef’ul (tümleç; belirtili nesne) vardır (“Namazları” ve “vüsta namazı” koruyun”) ve bu cümleden de kesin olarak anlaşılmaktadır ki “vüsta namaz”, diğer farz namazlardan (üç vakitten) başka bir namazdır. Bu yüzden, “vüsta namaz”ı, günlük farz namazlardan biri olarak kabul etmek büyük bir hata olur.

“vüsta Namaz” nedir?

Bir konuyu doğru anlamak için gerekli olan ilk şart kuşkusuz ki, konuşulan dili iyi bilmektir. Dolayısıyla bu konuda da meseleyi çözmek için yapılacak ilk iş; “الوسطى el vüsta” sözcüğünün Arap dilindeki doğru anlamını bulmak olmalıdır. Ancak, sözcüğün doğru anlamını bulmak, bu konuda meseleyi çözmek için yetmemekte, ayrıca Rabbimizin de mesajında sözcüğü bu anlamda kullandığını Kur’an ile teyit etmek lâzım gelmektedir.

“الوسطى el Vüsta” sözcüğü, “ وسطvst” sözcüğünden türediği için, tahlile “ وسطvst” sözcüğünden başlamak gerekmektedir. Arap dilinin tartışmasız en muteber iki kaynağı olan Lisan ül Arab ve Tac ül Arus bu konuda aşağıdaki açıklamaları vermiştir:

“ وسطVst” kök sözcük “vesat” ve “vest” şekillerinde okunur. “Vesat” şeklinde okununca İsim, “vest” şeklinde okununca Zarf olarak kullanılır.

Bu sözcüğün anlamı; “bir şeyin iki ucu arasındaki kendine ait kısmı” demektir. (Biz bunu, bir şeyin kendi ortası olarak anlayabiliriz.) “İpi ortasından kavradım”, “oku ortasından kırdım” gibi kullanılır.
Arap örfünde bir şeyin ortası, o şeyin en hayırlı, en yararlı bölümü anlamındadır. At veya devesine binecek bedevi için at veya devesinin en hayırlı yeri at ve devenin boyun ve kıçı olmayıp belinin ortasıdır. Yine devesi için kuracağı ağıl için en hayırlı yer, otlağın ortasıdır. Gerdanlığın, inci veya elmas takılacak en hayırlı (güzel ve uygun) yeri gerdanlığın ortasıdır. Ayrıca her güzel ve yararlı davranış, kendi cinsinden olan davranışların ortada olanıdır. Meselâ cömertlik; cimrilik ve savurganlığın ortasında bir davranıştır. Cesaret; korkaklık ve saldırganlık arasında bir davranıştır.

İşte bu nedenle “ وسطvest” sözcüğü; “hayırlı, yararlı, üstün” anlamına genelleşmiştir. Araplar, “O, kavminin evsatındadır” dediklerinde “O, kavminin hayırlı, yararlı, şerefli olanıdır” demek isterler. Veya “şu vesît kişiye bir bakın” dediklerinde “Şu hayırlı, şerefli kişiye bir bakın” demek isterler.
Ve Rabbimizin Bakara 143’deki “Ve işte böylece sizi ‘vesat’ bir ümmet kıldık” ifadesi; “ Ve işte böyle sizi hayırlı, yararlı ve şerefli bir ümmet kıldık” demektir.

Bakara; 238’te yer alan “Es salatül vüsta” ile ilgili 40 civarında rivayet olup bunlar on dokuz farklı görüşü içermektedir. Bunlardan en kuvvetli görüş,“salatı vüsta’nın ikindi namazı, sabah namazı ve Cuma namazı olduğu” görüşleridir.


Ebul Hasen,“Es Salat ül vüsta”, Cuma namazıdır. Namazların en hayırlısı Cuma namazıdır. Kim buna muhalefet ederse hata eder” demiştir.
Ayrca İbn-i Side “el Muhkem” kitabında yer aldığına göre, “Kim salat-ı vüstayı cumadan başka bir şey derse hata eder” demiştir. (Lisan ül Arab c:9, s:297-301, Tac ül Arus c:10, s:442-448)

Bu açıklamalardan anlaşıldığına göre “orta” demek olan “vesat” sözcüğü, Araplar arasında; “hayırlı, yararlı” anlamında kullanılmaktadır. O hâlde, “ وسطvst” sözcüğünün ism-i tafdili ve müennes (dişil) kalıbı olan “الوسطى el vüsta” ile müzekker (eril) kalıbı olan “evsat” sözcükleri de; “en hayırlı, en yararlı” anlamına gelmektedir (aynı, ekber ve kübra; hasen ve hüsna sözcüklerinde olduğu gibi).

“الوسطى el Vüsta” sözcüğün türevleri, ikisi müzekker (Kalem; 28 ve Maide; 89) olmak üzere Kur’an’da beş yerde geçmektedir.

Kalem; 28:     “ اوسطهمEvsatühüm (EN HAYIRLI, ŞEREFLİ OLANLARI): “Ben size ‘Tesbih etmiyor musunuz!’ dememiş miydim?” dedi.

Maide; 89:     Allah sizi, yeminlerinizdeki lağv ile (kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerinizden) sorumlu tutmaz. Fakat yeminleri düğümlediğiniz şeylerle (kasıtlı yaptığınız yeminlerinizden) sizi sorumlu tutar; onun keffareti, ehlinize yedirdiğinizin “ من اوسط     &a mp;# 1605;اevsatından (EN HAYIRLISINDAN; EN İYİSİNDEN)” on miskini yedirmek veya giydirmektir. Veyahut da bir köleyi özgürleştirmektir. Verecek bir şey bulamayan kimse için de üç gün oruç tutmaktır. Bu, bozduğunuz zaman yeminlerinizin keffaretidir. Ve yeminlerinizi koruyun. İşte Allah ayetlerini sizin için böyle açığa kor ki, belki şükredesiniz (karşılığını ödersiniz).

Adiyat; 5:     Sonra bir topluluğun   فوسط 06;orta yerine (EN DEĞERLİ, EN HAYIRLI YERİNE) kadar dalanlara…

Sözcüğün Kur’an’da 4. geçişi (Bakara; 143), yukarıda Lisan ül Arab ve Tac ül Arus açıklamalarında yer almış ve 5. geçişi de yazımızın başında verilmiştir (Bakara; 238).
Konumuzu teşkil eden Bakara suresinin 238. ayetindeki “ الوسطىel vüsta” sözcüğü, “ الصلوةes salat” sözcüğü ile birleşerek “الصّلوة الوسطى es salat ül vüsta” şeklinde bir tamlama oluşturmuş olduğundan, ayetin yazımızın başındaki çevirisinde “vüsta namazı” olarak bıraktığımız bu tamlama; “en yararlı, en hayırlı namaz” anlamına gelmektedir.

Kur’an, “en yararlı, en hayırlı namaz”ı bildirmiştir:

Kur’an’da belirgin olarak zikredilmiş bir ifadenin ne anlama geldiğinin bilinemiyor olması, hem Kur’an’a yönelik bir kusurdur, hem de müminlere yönelik bir eksikliktir. Elbette, mübin ve mufassal olan Kur’an, bu durumun sebebi değildir ve bundan münezzeh tutulmalıdır. Bizim kanaatimize göre peygamberimizin ve sahabenin hayatta oldukları dönemde ne olduğu kesinlikle biliniyor olan bu ifade, Müslüman olan ilk kuşaklardan sonra rivayetlerle oluşan kaosta maalesef bilinemez hâle gelmiştir.

Kur’an iyi tahlil edildiğinde ise, bizim bu kanaatimizde haklı olduğumuz ortaya çıkmaktadır. Çünkü Rabbimiz, en hayırlı namazın hangi namaz olduğunu Kur’an’da açıklamış ve belirginleştirmiştir:

Cuma; 9:     Ey iman etmiş kişiler! Toplantı günü salat için seslenildiği zaman, Allah’ın anılmasına hemen koşun, alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz işte bu,   خير لكمsizin için EN (DAHA) HAYIRLIDIR.

Bu ayetle Rabbimiz bize bildirmektedir ki, Bakara suresinin 238. ayetinde “الصّلوة الوسطىes salat ül vüsta (en hayırlı salat)” olarak tanıtılan salat; “Toplantı Günü” yapılan salattır.

İşte, “es salat ül vüsta” ifadesinin Arapça’sı ve Kur’an’cası budur.

Kur’an’da bulunan bu delilden sonra artık “vüsta namaz”ın hangi namaz olduğuna dair bir başka delil ve rivayet aramak beyhudedir!



Not:
Bu noktada yeni bir sorun ortaya çıkmakta ve “الصّلوة الوسطى es salat ül vüsta” ifadesi, nüzul sırasına göre 110. sure olan Cuma suresinde belirginleştirilmiş ve 87. sure olan Bakara suresinde belirgin olarak yer almış olmaktadır. Normalde, ne olduğu bilinmeyen bir ifadenin önce belirginleştirilmesi ve daha sonra belirgin şekliyle kullanılması lâzım geldiğine göre, Cuma suresinin son necmi (9-11. ayetler), Bakara suresinin 238 ve 239. ayetlerinden evvel inmiş olmalıdır. Zaten her iki suredeki konumuz olan ayetler, kendilerinden evvelki ayetlerden bağımsız birer necmdirler. Yani, konu itibariyle, kendilerinden önceki ayetlere ilgileri bulunmamaktadır. Elimizdeki mushaf tertibinin birçok yerinde olduğu gibi burada da, necme göre mushaf tertibi, Kur’an’ı mushaflaştıran sahabe tarafından ihmal edilmiştir. (Bu durumun onlarca örneği “İşte Kur’an!” adlı çalışmamızda ortaya konmuştur.)
Kaynak: İşte Kur’an . Hakkı Yılmaz
                                                                     
Kusursuzluk sadece Allah’a özgüdür

En doğrusunu bilen Allah’tır.

Sevgi,saygı ve muhabbetle.

Allah’a emanet olunuz.

Yukarı dön Göster dost1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: dost1
 
vatanseverhanif
Katilimci Uye
Katilimci Uye
Simge

Katılma Tarihi: 26 aralik 2006
Gönderilenler: 76
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı vatanseverhanif

Aktardığınız için Teşekkür ederim. Dinimi çok seviyorum. Kur'an ise kendisine samimi yöneleni hiç geri çevirmiyor. Yanıtını veriyor.

Saygılar

Yukarı dön Göster vatanseverhanif's Profil Diğer Mesajlarını Ara: vatanseverhanif
 
Hasan Akcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 11 ekim 2005
Gönderilenler: 767
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Hasan Akcay

Dost1 kardeşim,

Cuma 9 yorumunuzu biraz daha netleştirir misiniz. Ayete verdiğiniz meal güzel: Ey iman etmiş kişiler! Toplantı günü salat için seslenildiği zaman, Allah’ın anılmasına hemen koşun, alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz işte bu,   خير لكمsizin için EN (DAHA) HAYIRLIDIR.

Ama yorumunuz öyle bir izlenim veriyor ki hayırlı olan şey, Allah'ı anmak niyetiyle alışverişi bırakmak anlamında genel bir amel değil de o toplanma gününün namazına koşmak anlamında özel bir ameldir.

Geneli değil de özeli seçmeniz sayesinde Bakara 238'deki VST ile Cuma 9'daki HYR kelimeleri, lafzen farklı olsalar da, mealen aynı imişler  gibi görünüyor. Tamam. Ama bu seçiminizi önyargı zaafından kurtarın lütfen. Kuran'dan kanıt getirmek suretiyle. 

Sevgi ile, Hasan Akçay

Yukarı dön Göster Hasan Akcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Hasan Akcay
 
mirror
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 13 mart 2007
Gönderilenler: 92
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı mirror

EBUZER YAZDI:

 Değerli Dostlar , Mezkur ayetlerdeki Salatil Vusta , kanaatimce vakit namazlarla ve Namazla bir alakası yoktur.Burda zikredilen konu önceki ayetlerle bağlantılı olup ,özellikle evlilik hukukunda yapılan anlaşma ile alakalıdır.Buna atfen de ,tüm antlaşmalarımızda vustada-dengede-olmamız buyrulmuştur.

Selam Ebuzer

Bende seninle paralel düşünüyorum,ayette salavat geçiyor ,salatı ikame değil,yani illa namaza yoracağız diye bir zorunluluk zaten yok.Bu konudaki klasik yorumları okudum ve ayetlerin akışı içinde zorlama buldum.Sizlere Ebuzer arkadaşında dıkkat çektiği bu anlam için diğer sitelerde rastladığım bir çalışmayı sunuyorum:

Bakara

226-Kadınlarını boşamayı tasarlayanlar (sağlıklı bir karar için) dört ay beklemeli. Vazgeçip uzlaşırlarsa ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.

227-Boşamaya kararlıysalar, ALLAH İşiten ve Bilendir

228-Boşanan kadınlar (başkasıyla evlenmeden önce) kendi kendilerine üç aybaşı beklemeli. ALLAH'a ve ahiret gününe inanıyorlarsa ALLAH'ın rahimlerinde yarattığını gizlemeleri uygun olmaz. Bu durumda (gebe olmaları halinde) kocaları barışmak isterlerse onları geri almağa daha fazla hak sahibidirler. Erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları gibi, kadınların da erkekler üzerinde eşit hakları vardır. (Gebelik durumunda) Erkeklerin onların üzerinde bir derecesi vardır.

229-Boşama iki defadır.12 Boşanmış kadınları ya iyilikle barındırmak ya da iyilikle bırakmak gerekir. Onlara vermiş bulunduğunuz şeyleri geri almanız size helal olmaz; eşler ALLAH'ın sınrını gözetememekten korkarlarsa başka. ALLAH'ın sınırlarını gözetememekten korkarsanız, o zaman kadının isteyerek geri verdiği şeylerden dolayı günaha girmezler. Bunlar ALLAH'ın sınırlarıdır; onları çiğnemeyin. ALLAH'ın sınırlarını kimler çiğnerse işte zalimler onlardır.

230-Kadını yine (üçüncü kez) boşarsa, kadın başka birisiyle evlenmedikça ona bundan sonra helal olmaz.13 ALLAH'ın yasasını gözeteceklerine inanırlarsa tekrar birbirlerine dönmelerinde bir sakınca yoktur. Bu ALLAH'ın yasasıdır; onu bilen bir toplum için açıkladık.

231-Kadınları boşadığınız zaman, bekleme sürelerini (üç aybaşını) bitirdiler mi onları ya iyilikle yanınızda tutun veya iyilikle bırakın. İntikam almak için onlara zarar verecek şekilde tutmayın. Bunu yapan kendisine zulmetmiş olur. ALLAH'ın ayetlerini hafife almayın. ALLAH'ın size verdiği nimetlerini ve size öğüt vermek için size indirdiği kitabı ve hikmeti düşünün. ALLAH'ı dinleyin ve bilin ki ALLAH her şeyi Bilir.

232-Boşanan kadınlar bekleme sürelerini bitirdikten sonra, kocalarıyla güzellikle anlaştıkları taktirde o kadınların tekrar evlenmelerine engel olmayın. İçinizden ALLAH'a ve ahiret gününe inanan kimseler bundan öğüt alır. Bu sizin için daha arı ve daha sağlıklıdır. Siz bilmeseniz de ALLAH bilir.

233-Emzirme süresini tamamlamak istiyenler için analar bebeklerini tam iki yıl emzirmeli. Ananın yiyecek ve giyecek ihtiyacını ise çocuğun babası güzel ve uygun bir şekilde karşılamalı. Kimse kapasitesinin üzerinde sorumlu tutulamaz. Ne anne çocuğu yüzünden, ne de babası çocuğu yüzünden zarara sokulmasın. Bunu gerçekleştirmek mirasçısının da görevidir. Ana ve baba danışıp anlaştıktan sonra sütten kesmek isterse, ikisine de bir günah yoktur. Çocuklarınızı sütanneye emzirtmek isterseniz ücretini uygun bir biçimde ödediğiniz sürece size bir sorumluluk yoktur. ALLAH'ı dinleyin, ALLAH yaptıklarınızı Görür.

234-İçinizden ölen erkeklerin geride bıraktığı eşleri, dört ay ve on (gün) beklerler. Sürelerini doldurunca artık kendileri için uygun olanı yapmalarında size sorumluluk yoktur. ALLAH yaptıklarınızdan Haberlidir.

235-Evlenme önerilerinizi o kadınlara bildirmenizden, ya da bu niyetinizi içinizde tutmanızdan dolayı size bir günah yoktur. ALLAH onlar hakkında düşüneceğinizi bilir. Onlarla uygun ve erdemli bir şekilde konuşma amacının dışında gizlice sözleşip buluşmayın. Bekleme süreleri dolmadan onlarla nikah bağını kurmaya kalkışmayın. Bilin ki ALLAH içinizde olanı bilir; öyleyse O'ndan çekinin. Yine bilin ki ALLAH Bağışlayandır, Şefkatlidir.

236-Henüz dokunmadan, yahut mehirlerini biçmeden önce kadınları boşamanızda bir sakınca yok. Bu durumda ödemede bulunun. Zengin, kendi gücü oranında, yoksul da kendi gücü oranında verdikleri zarara uygun bir tazminat vermeli. Bu, güzel davrananların görevidir.

237-Mehir biçtikten sonra, ancak onlara dokunmadan önce onları boşamışsanız kendilerine söz verdiğiniz mehrin yarısını vermelisiniz. Ancak, kadın hakkından vazgeçerse veya koca mehrin tümünü vermek isterse başka(ikinci yorum bunun için veli vazgeçerse)... Vazgeçmeniz daha erdemli bir davranıştır. Aranızdaki dostluğu unutmayın. ALLAH yaptıklarınızı Görendir.

238-Namazlara, özellikle orta namaza dikkat edin. Kendinizi tümüyle ALLAH'a vererek namaza durun.

239-Bir kaygı ve endişeniz varsa, yaya veya binmiş olarak (namazı kılın.) Güvene kavuştuğunuz zaman, bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi ALLAH'ı anın.

240-Ölüp de geriye eşler bırakan erkekleriniz, eşlerinin evlerinden çıkarılmaksızın bir yıl boyunca geçimlerinin sağlanmasını vasiyet etsinler. Çıkarlarsa, kendileri için uygun olanı yapmalarından siz sorumlu değilsiniz. ALLAH Güçlüdür, Bilgedir.

241-Boşanmış kadınlar için de uygun bir geçim yardımı yapılmalı. Bu, erdemli kişilerin görevidir.

242-Düşünesiniz diye ALLAH ayetlerini böyle açıklar.



AYETLER 226'DAN 242 'E KADAR KADINLAR,EVLILIK VE BOŞANMADAN BAHSEDIYORKEN 238-239 SANKİ SONRADAN ARAYA SIKIŞTIRILMIŞ GIBI MEALLENDIRILIYOR.BOŞANMADAN BAHSEDERKEN BİRDEN DEVE ÜSTÜNDE NAMAZ ŞARTLARINA GIRIYOR VE SONRA KONU YINE BOŞANMA İLE DEVAM EDIYOR.


02:238-239 Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah'a saygı ve bağlılık içinde namaz kılın. Eğer (herhangi bir şeyden) korkarsanız (namazlarınızı) yürüyerek yahut binmiş olarak (kılın). Güvene kavuştuğunuz zaman, siz bilmezken Allah'ın size öğrettiği şekilde O'nu anın (namaz kılın).

226 inci ayette 242'e kadar geçen ayetlerin konusu boşanma ve bir anda konu değişip namaz oluyor? Bizi deve üstünde namaz kıldıracak korku nedir?

ÖZET OLARAK:

وس طى (vusta) : arabulucu, aracı; komisyoncu; ortadaki, orta; dengeli; en iyi,hayırlı (*DİKKAT öğle diye bir anlamı yok)

VUSTA,EN İYİ /HAYIRLI BELIRLENEN MEHİR MİKTARINI İFADE EDİYOR.

Bakara Suresi 237 Bir mehir belirlemişseniz ve kadınları hiç dokunmadan boşamışsanız, kesiştiğiniz mehirin yarısını verin. ancak kadınların vazgeçmesi ile, nikâh bağı elinde bulunan erkeğin durumu müstesna. Erkekler olarak sizin vazgeçmeniz takvaya daha yakındır. aranızdaki lütufkârlık farkını unutmayın.Allah, yapmakta olduklarını en iyi şekilde görmektedir.

02:238-239 Bağlılıkları(MEHİR YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜ) ve en iyi/hayırlı bağlılığı koruyun. Allah'a tam bir teslimiyet ile yerine getirin. Eger çekinir (mehır yukumluluğunu belirleme) yerine getiremezseniz vasıta(aracı,arabulucu kişi) ile yerıne getirin.Eger kendınızi emın hıssederseniz Allahın öğrettiği gibi yerıne getıriniz.(vasıtasız 236'daki gibi)

 

 

Yukarı dön Göster mirror's Profil Diğer Mesajlarını Ara: mirror
 
mirror
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 13 mart 2007
Gönderilenler: 92
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı mirror

2:238 TE GEÇEN SALAVAT KELİMESİ  DİĞER AYETLERDE NASIL ÇEVİRİLMİŞTİR?

Aynı salevati 9:99 da diyanet tarafından dua almaya vesile,Edip Yüksel tarafından destek yani bağlılık anlamında çevirilmiştir.


9.99:Okunuş Ve minel a'rabi mey yü'minü billahi vel yevmil ahiri ve yettehizü ma yünfiku kurubatin indellahi ve salevatir rasul ela inneha kurbetül lehüm se yüdhilühümüllahü fi rahmetih innellahe ğafurur rahiym

Diyanet Açıklamalı Bedevîlerden öylesi de vardır ki, Allah'a ve ahiret gününe inanır, (hayır için) harcayacağını Allah katında yakınlığa ve Peygamber'in dualarını almaya vesile edinir. Bilesiniz ki o (harcadıkları mal, Allah katında) onlar için bir yakınlıktır. Allah onları rahmetine (cennetine) koyacaktır. Şüphesiz Allah bağışlayan, esirgeyendir.

E. Yüksel Araplardan, ALLAH'a ve ahiret gününe inananlar da vardır. Harcadıklarını ise ALLAH'a yaklaştıracak bir vesile ve elçiye destek sayarlar. Gerçekten o, onlar için bir yaklaşma vesilesidir. ALLAH onları rahmetine sokacaktır. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir.


Salevatun ise 2:157 ve 22:40 ayetlerinde geçmiş.

2:157’de “bağışlanma” olarak çevrilirken,22:40’da ise çevrılmemış, olması gereken yerde bıyeu'den geldiği idda edilen sınagoglar var.

2:157 Okunuş Ülaike alayhim salevatüm mir rabbihim ve rahmetüv ve ülaike hümül mühtedun

Diyanet Açıklamalı İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlardır.

 

Sure 22 Ayet 40

Ellezıne uhricu min diyarihim bi ğayri hakkın illa ey yekulu rabbünellah ve lev la def'ullahin nase ba'dahüm bi ba'dıl lehüddimet savamiu ve biyeuv ve salevatüv ve mesacidü yüzkeru fıhesmüllahi kesıra ve le yensurannellahü mey yensuruh innellahe le kaviyyün azız

22:40 Onlar, başka değil, sırf "Rabbimiz Allah'tır" dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah, bir kısım insanları (kötülüklerini) diğer bir kısmı ile defedip önlemeseydi, mutlak surette, içlerinde Allah'ın ismi bol bol anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler yıkılır giderdi. Allah, kendisine (kendi dinine) yardım edenlere muhakkak surette yardım eder. Hiç şüphesiz Allah, güçlüdür, galiptir.

Anahtar Kelimeler:

ص وامع (savâmiu’) : 8 ciltlik Lanes sözlüğüne göre bu kelime oruç tutmak anlamına gelen ص ام (sâme) kökünden geliyor ve anlamı “sıkça tutulan oruçlar”, “manastır” değil! بی ع (biyeu’) : sözlük anlamı “sinagoglar ve kiliseler” olarak verilmiş ama bu kelimenin tekil halinin anlamının “alışveriş, satış, pazarlık” olması garibimize gitti. Kelimenin kökü ب اع da “satmak, ticaret yapmak ve satın almak” anlamlarına geliyor. Sinagog ve kilise gibi yerlerin böyle bir kökün altında verilmesi çok ilginç. Kelime “alışverişler, pazarlıklar” anlamına geliyor.

ھدم : altüst olmak; kırılmak; yıkılmak; parçalara ayrılmak

Hatırlatmak gerekirse çevirmenlere göre:

Salavatbereket” anlamına geliyor (2:157),

Salavatnamaz” anlamına geliyor (2:238, 23:9),

Salavat dualar” ve “yakarışlar” anlamına geliyor (9:99, 9:109),

Salavatsinagoglar” anlamına geliyor (bu ayette yani 22:40).

Ayete ve çevirmenin yorumuna göre kelimenin anlamı değişiklik gösteriyor. Artı “biyeu’” sözlüklere göre hem “kiliseler” hem “sinagoglar” anlamına gelebiliyor ama hatırlarsanız 17:07inci ayette Allah, Yahudilerin düşmanlarına mescide girmeleri için (dikkat edin ayette spesifik bir mescit ismi geçmiyor) izin vermişti. Peki neden bu ayette Yahudiler için başka bir ibadet yerinin adı geçiyor? Daha da önemlisi manastırlarda Allah’ın ismi anılıyor mu? Sinegoglarda anılıyor mu? Yoksa genellikle Hz. Meryem ve Hz. İsa’nın ismi anılan kiliselerde mi anılıyor? Dininizde fırkalara bölünmeyin diyen Allah niye tüm ibadet yerlerinin ismini sayıyor ve buna zemin hazırlıyor?

22:40 Onlar, başka değil, sırf "Rabbimiz Allah'tır" dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah, bir kısım insanları (kötülüklerini) diğer bir kısmı ile defedip önlemeseydi, Allah’ın bol bol hatırlandığı SIKÇA TUTULAN ORUÇLAR, PAZARLIKLAR, BAĞLILIKLAR / YÜKÜMLÜLÜKLER ve İTAAT DAVRANIŞLARI heba olurdu. Allah, kendisine (kendi dinine) yardım edenlere muhakkak surette yardım eder. Hiç şüphesiz Allah, güçlüdür, galiptir.

Yukarı dön Göster mirror's Profil Diğer Mesajlarını Ara: mirror
 
mirror
Katilimci Uye
Katilimci Uye


Katılma Tarihi: 13 mart 2007
Gönderilenler: 92
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı mirror

  NEDEN ÖĞLE SALATI YADA CUMA GÜNÜ SALATI OLAMAZ ?


Vusta vakit bildirmez,güneş çizelgesinde yer almaz.(Zeval vakti)öğle yada ikindi salatı yoktur.Muzemmil 7 ve Nur 59 fecr salatı ve işa salatı dışında salat olmadığını yani zeval(ögle) yada ıkındı salatı olmadığını ortaya koyar,fecr ve işa ismiyle geçen salatlardır.

Müzemmil 7 Şüphe yok ki gündüzün, işin-gücün vardır.

(NÛR suresi 58. ayet) Ey inananlar, emriniz altında çalışanlar ve sizden henüz erginliğe ermemiş olanlar üç kez izin almalıdırlar: Fecr salatından önce, öğle vaktinde dinlenmek için elbisenizi çıkardığınız zaman ve işa salatından sonra... Bunlar, sizin özel üç vaktinizdir. Bunların dışında, birbirinizin yanına girip çıkmakta bir sakınca yoktur. ALLAH ayetleri size böyle açıklar. ALLAH Bilendir, Bilgedir


Bakara 226-242 arasında boşanma konusunu okursak, 238-239 un boşanma ile ilgili olduğu açıktır.Cuma namazıda olmaz çunku Cuma diye bir gun yoktur araplarda Arube gunu vardır.Yevm kelımesı Kuranda zaman,an olarakta kullanılmıştır,burada gun ifade etmez,toplantı zamanını çağrılmayı ifade eder..İsmiyle gecen fecr salatı ve işa salatı dışında salat olmadığı Muzemmıl 7 den ve Nur 58'dende anlaşlılır.Hud 114 te salat emri hitabı peygamberedir,fecr ve işa salatlarını duzenleyıp ayetlerı açıklamaktadır ve mumınler bu salatlara,söylevlere katılıp toplanarak ögut almaktadır.Fecr ve işa dışında ismiyle geçen bir salat olmadığı ayetlerden açıktır.


Yevm (gün) kelimesinin Kuran’daki genel kullanımına baktığımızda bunun 24 saatlik bir zaman dilimini değil belli bir ZAMANI belirtmek için kullanıldığı anlaşılıyor.

Kuran'da bu kelime yaklaşık 400 kere geçmesine rağmen 24 saatlik bir dilimi belirten ve Türkçe karşılığı “gün” olan şekline pek rastlanmaz.

ی وم (yevm) : gün;zaman;an

03:155 İki topluluğun karşılaştığı GÜN (ZAMAN) geri dönüp gidenleriniz var ya, yaptıkları bazı işler yüzünden şeytan onların ayağını kaydırmak istemişti. Andolsun, Allah onları yine de affetti. Allah Gafûr'dur, Halîm'dir.

05:109 Allah, resulleri bir araya getireceği GÜN (ZAMAN) şöyle der: "Size ne cevap verildi?" Şöyle derler: "Hiçbir bilgimiz yok. Gaybları en iyi biçimde bilen sensin, sen!"

06:73 Gökleri ve yeri hak olarak yaratan da O'dur. "Ol!" DEDİĞİ GÜN (ZAMAN), hemen oluverir.

09:03 Bir de Allah ve resulünden insanlara Büyük Hac GÜNÜ (ZAMANI) bir duyuru var...

16:80 ...Hayvan derilerinden size, gerek güç GÜNÜNÜZDE (ZAMANINIZDA) gerek konduğunuz GÜNDE (ZAMANDA) rahatça taşıyacağınız evler yaptı...


50.30 O GÜN (ZAMAN) cehenneme: "Doldun mu?" deriz. O ise: "Daha yok mu?" der.

Allah, bize çoğu ayette (7:54, 10:3, 11:7, 25:59, 32:4,50:38, 57:4) gökleri ve yeri 6 günde yarattığını bildiriyor. Bu 6 gün 41:9-12’de açıklanan 6 periyodik aşamadır.

Yevm kelimesinin belirli bir zamanı işaret ettiğinin kanıtı olarak 9:36 ayetini görebiliriz:

9.36 Gökleri ve yeri yarattığı GÜNDEKİ ( yevme KHalekas semavati vel erda ) yazısına göre,Allah katında ayların sayısı onikidir.

Gördüğünüz gibi 7:54, 10:3, 11:7, 25:59, 32:4, 50:38, 57:4 ayetlerinde 6 gün olan yerin yaratılışı bir gün oluyor.


Bu, Kuran’da geçen “yevm” kelimesinin “24 saatlik zaman periyodu” anlamına gelmediğinin açık bir örneğidir.

جمعة (cumuat) : toplanma, bir araya gelme; Cuma (günü)

YEVMİL CUMUAT: Toplanma zamanı


“İza nudiye lissalati min yevmilcumu'ati” basitçe “söylev için toplanmaya çağrıldığınız zaman” demektir. Bu nedenle Cuma namazı olarak tercüme edilen ayeti bu şekliyle çevirecek olursak:

62:09 Ey inananlar! Toplanma zamanı SALAT / SÖYLEV için çağrıldığınızda, Allah'ı anmaya/Allah'ın Zikri'ne koşun! Alış-verişi bırakın! Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.

Yukarı dön Göster mirror's Profil Diğer Mesajlarını Ara: mirror
 
ozseker
Newbie
Newbie
Simge

Katılma Tarihi: 12 nisan 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 14
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ozseker

herkesi burda okudum kımse işin içinden çıkamadı ve kendince yorumlarda katmaya başladı.bence bu işin içinden eniyi nasıl çıkılır peygamberimiz ne yapmışsa onu uygulamak kalır kımse hadislere inanmadığı için bu sonuçlar ortaya çıkıyo.demekkı nazam 5 vakıt anlamına geliyo 4 vakıt varsa 5 de vardır.o yüzden allah peygamberi insanlara neler yapması gerektiğini bildirmek için gelmedimi?herkese bir soru allah peygambere yetkı verdimi vermedimi?örneğin içkiyi yasakladımı yasaklamadımı?neden burda peygamber yokmuş gibi davranılıyo ?onun yaptıkları nedir neden iyi incelenmiyo?demekkı allah peygambere kanun koyma yetkısı vermiştir.bide şu kafama takıldı peygamber hz ibrahımden mi öğrendi namaz kılmayı?ondan öğrendiyse neden kuran ayeti okuyo namazda hz ibrahım ne okuyodu?demekkı cibril peygambere namaz kılmasını da öğretmiş bence nasıl okuma yazma öğretilmişse allah herşeyi daha iyi bilir bu konudakı görüşlerinizi öğrenmek isterdim

__________________
hakanoz
Yukarı dön Göster ozseker's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ozseker
 
savas1
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 15 agustos 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 261
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı savas1

ozseker Yazdı:
herkesi burda okudum kımse işin içinden çıkamadı ve kendince yorumlarda katmaya başladı.bence bu işin içinden eniyi nasıl çıkılır peygamberimiz ne yapmışsa onu uygulamak kalır kımse hadislere inanmadığı için bu sonuçlar ortaya çıkıyo.demekkı nazam 5 vakıt anlamına geliyo 4 vakıt varsa 5 de vardır.o yüzden allah peygamberi insanlara neler yapması gerektiğini bildirmek için gelmedimi?herkese bir soru allah peygambere yetkı verdimi vermedimi?örneğin içkiyi yasakladımı yasaklamadımı?neden burda peygamber yokmuş gibi davranılıyo ?onun yaptıkları nedir neden iyi incelenmiyo?demekkı allah peygambere kanun koyma yetkısı vermiştir.bide şu kafama takıldı peygamber hz ibrahımden mi öğrendi namaz kılmayı?ondan öğrendiyse neden kuran ayeti okuyo namazda hz ibrahım ne okuyodu?demekkı cibril peygambere namaz kılmasını da öğretmiş bence nasıl okuma yazma öğretilmişse allah herşeyi daha iyi bilir bu konudakı görüşlerinizi öğrenmek isterdim

selam

dinde tek bir kaynak olsa idi kafanız bu denli karışmazdı

Cuma namazı diye ayrıyeten bir namaz yoktur, bununla ilgili burada konu açıldı, bakabilirsniz

Vusta namazı ise 3 vakitten ortada olan namazdır, zaten ortada olan birşey 2 şeyin arasındadır. yani 2 vakit arasındaki namaz vaktidir

Peygambere uymadığımızı kim söyledi?

siz peygambere uyalım diyorsunuz, biz de diyoruz, ama Allah ibrahim resulden size güzel bir örnek vardır diyerek onu da örnek almamız istiyor. NAsıl örnek alacağız? bana bir hads getirirmisniz İbrahim resulle ilgili?

Öyleyse İbrahim İSmail ve diğer tüm peygamber ve elçileri Kuranda yazıldğı kadarı ile örnek alacağız, onun dışında Kuranla çelişen safsatalara inanmayacağız

Ne peygamberin ne de başka birinin din konusunda hüküm vermesi söz konusu değildir, sahip olan Allahtır, birşeye kim sahip ise o hükmeder, Allah da hükümdarlığına başka birini eklemez değil mi! haddimize mi bizim onun hakimliğine ortak etmek?

Siz eğer samimi iseniz, gider Kurandan iyice araştırır gerçeği bulabilrisnz, ama bu size zor gelecekse siz atalarınızdn öğrendiğniizi uygulayn, ne de olsa hazır uyduurlmş bilgiler

saygı ile...

 

 



__________________
Ne kadar uzak olsak da çok yakınız, daha yürekten olamazdım, daima kim olduğumuza güveniyorum ve başka hiçbirşey önemli değil... Metallica-Nothing Else Matters
Yukarı dön Göster savas1's Profil Diğer Mesajlarını Ara: savas1
 
ozseker
Newbie
Newbie
Simge

Katılma Tarihi: 12 nisan 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 14
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ozseker

sizde bir bilmişsiniz atalarınız ne yapıyosa onu yapın diye...bu sorumu cevaplarmıısnKur'an'daki peygamber: Emredileni yapan, kendisine vahyedilenden başkasını bilmeyen, dini Allah'a has kılan, insanların kalbinden geçenleri bilmeyen, yerin göğün hazineleri yanında olmayan, arpa ekmeği ile bile üç gün arka arkaya karnı doymayan, açlıktan karnına taş bağlayan, Uhud'ta müşriklerin attığı taş ile yanağı yaralanıp dişi kırılan, zırhını giyip savaşa çıkan, tebliğ dönemlerinde her türlü hakarete hedef olan, üzülen-sevinen-mutlu ve huzursuz olan, yiyen, içen, uyuyan, baba, koca ve dede olan, hayatın her türlü mihnetini çeken ve bunların hepsine Allah için katlanan, bizden biri olan ve bizim gibi insan bir elçidir. Abdullah'ın ve Amine'nin oğlu, dedesinin ve amcasının himayesinde yetim ve öksüz büyümüş Muhammed'ül-Emin olmuş, nihayet Rasulullah olmuş bir elçidir     SORUM ŞU :HADİSLERİN HİÇ BİRİNİN GERÇEK PAYI OLMADIĞI SÖYLENİYOR HEPSİNİN RİVAYET OLDUĞU SÖYLENİYORU.PEKİ PEYGAMBERİMİİZN HAYATI YAŞAYIŞI BİZİM ÖRNEK OLUŞUMUZ ONA BUNLAR TARİHÇİLERİN TAKİP ETTİĞİ ŞEYLERLEMİ YADA HANGİ DELİLE DAYALI REEL ŞEYLERLE ANLAŞILACAK PEYGAMBER BİR YOL GÖSTERİCİ KURAN O YOLDA YÜRÜNECEK KILAVUZ BİR KİTAPSA PEYGAMBERİMİİZİN OKADAR CAHİL İNSANA BİR ANLATIM TARZI OLMUŞTUR MUAKKAK.İNSANLAR OKUMA YAZMA BİLMMİYOLARDI HATTA GÜNÜMÜZDEDE KİMSE OKUMUYO NE YAPIYO Bİ,LENLERDEN ÖĞRENİYO BİR REMBELLİK VAR ENİYİ BİLEN PEYGAMBER DEĞİLMİYDİ OZAMAN.PEYGAMBERİN KONUN ENBAŞINDAKI KAREKTERİ ANLATILIYO ARPA EKMEĞİ KENDİSİNE HAS KILINAN NERDEN BİLİYOSUNUZ OZAMAN AÇKALDIĞINI DİŞ KIRILDIĞINI HADİSLER HEP YANLIŞSA BİZ ONIN YOLUNDAN MI GİDİYORUZ YOKSA SİZDEMİ AZ BİLİYOSUNUZ SİZDEMİ EMİN DEĞİLSİNİZ SİZ ALLAH İÇİN BU KONULARDA EMİN OLAN BİLEN ADMİN ÜYEMİİSNİZ DOĞRUYU NASIL BULACAĞIZ KURANI OKUYORUZ AMA SİZE BİŞE SORSAM ACABA EN DOĞRU HADİSLERİ SIRALAYA BİLİRMİİSNİZ?NERDEN BİLECEĞİZ PEYGAMBERİZ NE YAPMIŞ NASIL YAŞAMIŞ DİNİMİZİ EN GÜZEL NASIL YAPARIZ NERDEN BİLECEĞİZ BAZI ŞEYLERİ ŞİMDİLİK BUKADAR SELAMUN ALEYKÜM.



__________________
hakanoz
Yukarı dön Göster ozseker's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ozseker
 
ebu turab
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 08 eylul 2006
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 529
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ebu turab

selam,

Bu konuda benim ulaştığım çıkarım:

Salât-i Vustâ (Orta namaz) Sabah namazidir.Şöyle ki;


Sabah Namazi, gecenin bittigi, gündüzün basladigi bir vakitte kilinmaktadir. Vaktin yarisi gece, yarisi gündüzdür. Ilk vakitte kilindiginda sanki gece, son vaktinde kilindiginda ise gündüz namazi gibidir.


Sabah Namazinin vakti, safak söktükten, günes dogmadan öncedir. Dolaysiyle gece ile gündüzün ortasidir. Bu bağlamda hanif müslüman bir yaklaşımla mevzuya eğildiğimde orta namaz ifadesinden namazların ortasına denk gelen namaz manasını değil;insanların zaman anlayışına göre günün ortası sayılabilecek bir anda kılınması gereken namazı anlıyorum.

Namaz ayette belirtildiği gibi vakitli olarak farz kılınmıştır.

Yüce Allah bu farz kıldığı vakitleri de ayetlerinde açıkça beyan etmiştir.hud-114:günün iki ucunda(sabah-akşam) ve gecenin gündüze yakın saatlerinde(zülefel-leyl=saçın zülüfleri,saçın yüze değen,yüze doğru akan kısımları-gecenin zülüfleri,gecenin gündüze değen gündüze yakın kısımları)yani yine sabah ve akşam.yüce Allah o devir araplarının çok önem verdiği belagatli(söz sanatlı söyleyiş) örneği vererek aynı vakitleri farklı iki söyleyişle buyurmuş.

ve isra 78'de de akşam vaktinin sınırları verilmiş.nur 58'de açıkça sabah ve akşam salatı belirtilmiş.sabah ve akşamın dışında ismi ve vaktiyle net olarak ifade edilmiş bir ayet mevcut değil.

zaten duru bir akılla kurana eğilen inanırın içinden çıkamayacağı hiçbir sorun yok.uzun uzun namaz vakti belirten ayet aramaya gerek yok.Size namazı vakitli olarak farz kıldım diyen Yüce Allah 6 bin küsur ayet içinde o farz namazların ismini açıkça belirtmeyi tabiki unutacak değil.sabah ve akşamın dışında adı geçen her namaz her devirde ihtilaf konusu olmuştur.

şimdi namaz vakitli olarak farz olduğuna göre vusta ifadesinde vakit kavramı ortaya çıkmıyor ise ayetin indiği dönemde müminler orta namazdan hangi vaktin kastedildiğini bildiklerinden ayette açıklama gereği duyulmamış.

sabah ve akşamın dışında üçüncü bir vakitte de namaz kılnması farz olsa idi bu namazın ismi ve vakti mutlaka ayette ifade edilirdi.

cuma mevzuu başka bir başlıkta tartışıldı için o konuya detaylı girmeyeceğim.zaten orada gün deniyor ama günün hangi vakti olacağı müminlerin insiyatifine bırakılmış.devrin şartlarına göre toplanma ve ibadete en uygun bir zaman dilimi çoğunluğun kabul ettiği bir vakit saptanabilir. 

hatta ayetteki cuma gününü bizim bugün anladığımız manada cuma günü olarak anlamlandırmak zorunda değiliz.çünkü biliyoruz ki ayet indiğinde araplar o güne arube günü  diyorlardı.müminler:hıristiyanların pazarı,yahudilerin cumartesi günü var.onlar bugünlerde cumua,cemaat oluyorlar,cem ediyorlar=toplanıyorlar.onların cuma=toplanma günleri var.bizim de toplanma,cuma günümüz olsun.mümminlerin bu hayıflanmalarından sonra cuma suresinde cuma=toplantı günüyle ilgili ayet iniyor.arube gününde cumua,toplanmaya karar verdikleri için arube unutuluyor ve cuma günü yerleşiyor.panayır,pazar kurulduğundan ve insanlar en rahat arube gününde biraraya geldiklerinden o günü toplantı =cuma günü belirliyorlar.devrin şartlarına göre toplantı günü ve bu toplantıda kılınacak namaz gün ve günün vakti itibariyle ümmetin çoğunluğunun kabulüne göre değiştirilebilir.ama müslümanlar biz bugün toplanmaya devam etmek işleri ve şartları bugüne göre ayarlamak istiyoruz,bugünü değiştirmek istemiyoruz derlerse de düzeni ve asayişi bozmamak,başkalarının hürriyetini kısıtlamamak şartuyla devam edebilirler.illa da değiştirmeye zorlamaya da gerek yok.

Aslında sunni ekolün anlayışına göre de orta namaz mantık olarak sabah namazı.Çünkü:
Öglen ve Ikindi namazlari kesinlikle gündüz, Aksam ile Yatsi namazlari ise gece namazlaridir. Bu sebeble de Sabah Namazi orta namazdir. Yine sunni pratikte:


Arefe günü, Arafat'dan Müzdelife'ye geçiste ögle ile ikindi Cem-i Takdim olarak Öglende, Aksam ile Yatsi da Cem-i Te'hir olarak Yatsida birlestirilmektedir. Sâfî Ekolü Fakihlerine göre, Seferî olanlar da bu namazlari birlestirerek kilabilmektedirler. Oysa ki, Sabah Namazi hiç bir vakitle birlestirilemez. Yalniz kilinir.


"Gündüzün günesin dogup gecenin karanligi bastirincaya kadar (belli vakitlerde) namaz kil; bir de Sabah namazini. Çünkü Sabah namazi sahitlidir." (Isrâ 17/78)Sabah namazi ise ayrica zikredilmis ve bu namazin sâhitli oldugu belirtilmistir.bu bağlamda sabah namazının ayrıcalıklı bir namaz olduğu,en mükemmel ve en iyi şekilde ikame edilmesi gerektiği anlaşılıyor.çünkü bu namazda okunan kurana melekut aleminden tanıklık ediliyor.akşam namazı için böyle bir ifade neden kullanılmamış?vustanın en iyi manası da var.  Sabah namazı en mesakkatli ve zor olan namaz.geçen yıllarda namaz kılan insanlarla ilgili bir araştırmada ankete katılan insanların büyük çoğunluğunun en çok kaçırdıkları namazın sabah namazı olduğunu okumuştum.demekki yüce kuran daha o dönemde bu namaza dikkat çekmiş olmalı.


"(Bu nimetler) "Ey Rabbimiz! Iman ettik; bizim günahimizi bagisla, bizi ates azabindan koru!" diyen; Sabreden, dürüst olan, huzurda boyun büken, hayra harcayan ve seher vaktinde Allah'tan bagis dileyenler (içindir). (Âl-i Imrân 3/15, 16, 17)


Görüldügü gibi Cenab-i Hakk, Kemâl vesiylesi ibâdetlerin sonuncusu olarak "Seher vaktinde Istigfâri zikretmistir.


Bütün bu sebeblerle "Salât-i Vustâ" (Orta namaz) Sabah namazidir kanaatini taşıyorum.Tabi ki görüşlerim sadece beni bağlar.diğer kardeşlerinde yorumlarına saygı duyuyorum.neticede herşeyin en doğrusunu Yüce Yaradan bilir.

sevgi ve muhabbetle

 



__________________
"sadece iki şey sonsuzdur evren ve insan ahmaklığı..
ilkinden o kadar da emin değilim." (albert einstein)
Yukarı dön Göster ebu turab's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ebu turab
 

<< Önceki Sayfa 10 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats