HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an Hükümleri ve Kavramları
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an Hükümleri ve Kavramları
Konu Konu: sünnetullah nedir... Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Ali Rıza Boraza Yazdı:
16/118- Yahudi olanlara da, bundan önce sana aktardıklarımızı haram kıldık. Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.
İnanç be ibadet esaslarında değişme olmadan devam edip gelmiştir. Ama ilk insanlar. yaratıldığı zaman kültür sıfır idi ilk insan topluluğu hayatlarını sürdürebilmek için,Allah’ın Yarattığı tabiata yönelerek deneme yanılma yoluyla kedi ihtiyaçlarını karşılamışlardır. Yemek istediklerinde kendileri için hazırlanmış elverişli bir ortamda meyvelerden sebzelerden hayvanlardan bulup yiyerek hayatlarını idame ettirirken. Bir taraftan da üzerlerini yaprak ve otlarla örtmeye çalışıyorlardı.
7/22- Böylece onları aldatarak düşürdü. Ağacı tattıkları anda ise, ayıp yerleri kendilerine beliriverdi ve üzerlerini cennet yapraklarından örtmeye başladılar. (O zaman) Rableri kendilerine seslendi: "Ben sizi bu ağaçtan menetmemiş miydim? Ve şeytanın sizin gerçekten apaçık bir düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?"

................................

Ali Rıza kardeşim, hoş geldiniz!

Amacım uzun yazınızdaki tespitlerinizi eleştirmek değildir. Elbette yazınızın olumlu olumsuz eleştiriler yapılabilir hususları vardır. Benim amacım, yukarıya alıntı yaptığım kısmı örnek göstererek Kuran ayetlerini doğru anlayıp anlamadığımız hususudur.

16/118'de "haram kıldık" ifadesi bildiğimiz bir yemeği, "yemeyin! Bunu yemeyi size yasaklıyorum" anlamına bir haram mı, yoksa aslında yenmesi helal olduğu halde onu yemekten mahrum etmek midir bu ayetteki anlamı? Ayette, "Biz onlara zulum etmedik, onlar kendilerine zulum ediyorlardı" ifadesinin burada zikredilmiş olmasının bir anlamı yok mudur?

Yüzeysel bakışla, çevirilerin de katkısıyla, 7/22'den tadanların "çıplak oldukları, tadınca ayıp yerlerinin (!) kendilerine beliriverdiği... "ni okuyoruz. Halbuki az aşağıda ayet 27'de şeytanın soyduğu o aynı ana babanın çıplak olmadığını, aksine giyinik olduğunu okuyoruz! Ayetler çelişiyor mu?

Muhabbetle.

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
arciden
Groupie
Groupie


Katılma Tarihi: 26 haziran 2009
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 66
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı arciden

SÜNNET,SÜNNETULLAH:

Allah'ın sünneti, KANUNU. Lügatte "yol" manasına gelen sünnet, "Allah" adıyla birlikte kullanıldığında, Allah'ın kâinatı idare ederken koyduğu kurallar; Cenab-ı Allah'ın yaratıkları hakkındaki hüküm ve âdetleri anlamına gelir YANİ ALLAH'IN KANUNLARI MANASINA GELİR.!!!!!

Kâinatta meydana gelen olaylar Allah'ın koyduğu birtakım kurallara, kanunlara tabidir; her şeyde bir sebep sonuç ilişkisi vardır. Evrenin yaratılışından kıyamet kopuncaya kadar tabiat olayları bu kanunlara bağlı olarak gerçekleşir. Meselâ, neslin devamı erkek ve dişi canlının birleşmesi sonucunda oluşan döllenme ile sağlanır. Her canlı doğar, büyür, yaşlanır ve ölür. Ateş yakıcıdır; su ise söndürücü. Suyun kaldırma kuvveti; yerin çekim gücü vardır. Yağmurun yağması için suyun buharlaşıp bulut haline gelmesi zorunludur... Kâinatta insanlar tarafından alışılmış ne kadar tabiat kanunu varsa bunların hepsi Allah'ın kâinatı yaratırken koyduğu kurallardır; normal şartlarda değişmez. Ancak, bu ilahi kanunlar eşyanın zorunlu bir neticesi olmadığından dolayı Allah dilerse insanların alışageldikleri tabiat olaylarının dışında bazı harikulade olayları da meydana getirmeye kadirdir.

SÜNNETTULLAH HAKKINDA AYETLER:

AHZAB 38. Peygambere, Allah' ın takdir ettiği, mübah kıldığı şeyde bir darlık yoktur. Bundan önce geçen bütün peygamberler hakkında Allah'ın adeti(SÜNNETTULLAH) öyledir. Allah'ın emri biçilmiş bir kaderdir.

Mâ kâne alen nebiyyi min harecin fîmâ faradallâhu leh, sunnetallâhi fîllezîne halev min kabl(kablu), ve kâne emrullâhi kaderen makdûrâ(makdûran).

1. mâ kâne : yoktur, olmadı
2. alâ : üzerine
3. en nebiyyi : nebî, peygamber
4. min : den, dan
5. harecin : bir güçlük
6. fî : içinde
7. mâ : şey
8. faradallâhu (farada allâhu) : Allah farz kıldı
9. lehu : ona
10. sunnetallâhi : Allah'ın sünneti
11. fî ellezîne : o kimseler içinde, arasında
12. halev : gelip geçti
13. min kablu : önceden
14. ve kâne : ve oldu
15. emru allâhi : Allah'ın emri
16. kaderen : kader
17. makdûran : takdir edilmiş

Diyanet İşleri : Allah’ın, kendisine farz kıldığı şeyleri yerine getirmesi konusunda peygambere bir darlık yoktur. Daha önce gelip geçen peygamberler hakkında da Allah’ın kanunu böyledir. Allah’ın emri, kesinleşmiş bir hükümdür.

AHZAB 39. Onlar ki, Allah'ın risaletlerini (mesajlarını) tebliğ eder ve O'ndan korkarlar; Allah'tan başka kimseden korkmazlardı. Hesap görücü olarak da Allah yeter!

Ellezîne yubelligûne risâlâtillâhi ve yahşevnehu ve lâ yahşevne ehaden illallâh(illallâhe), ve kefâ billâhi hasîbâ(hasîban).

1. ellezîne : onlar
2. yubelligûne : tebliğ ederler
3. risâlâti allâhi : Allah'ın risaleti
4. ve yahşevne-hu : ve ona huşû duyarlar
5. ve lâ yahşevne : ve korkmazlar
6. ehaden : birisi, bir kimse
7. illâ allâhe : Allah'tan başka
8. ve kefâ : ve kâfidir
9. bi allâhi : Allah'a
10. hasîben : hesap görücü

Diyanet İşleri : Daha önce gelip geçen o peygamberler, Allah’ın vahiylerini tebliğ eden, Allah’tan korkan, başka hiç kimseden korkmayan kimselerdir. Allah, hesap görücü olarak yeter.

AHZAB 62. Allah'ın bundan önce geçenler hakkında KANUNUdur( SÜNNETTULLAH)bu. Allah'ın KANUNUnu( SÜNNETTULLAH) değiştirmeye asla çare bulamazsın.

Sunnetallâhi fîllezîne halev min kabl(kablu), ve len tecide li sunnetillâhi tebdîlâ(tebdîlen).

1. sunnete allâhi : Allah'ın sünneti, kanunu
2. fî : konusunda, hakkında
3. ellezîne : onlar, o kimseler
4. halev : gelip geçti
5. min kablu : önceden
6. ve len tecide : ve asla bulamazsın
7. li sunneti allâhi : Allah'ın sünnetinde, kanununda
8. tebdîlen : bir değişiklik

Diyanet İşleri : Daha önce gelip geçenler hakkında da Allah’ın kanunu böyledir. Allah’ın kanununda asla değişme bulamazsın.

ALİ İMRAN.137. Sizden önce KANUN(SUNENUN) olmuş bir takım olaylar geçti, onun için yer yüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların akibetlerinin nasıl olduğunu görün!

Kad halet min kablikum sunenun, fe sîrû fîl ardı fenzurû keyfe kâne âkıbetul mukezzibîn(mukezzibîne).

1. kad halet : gelip geçmiş
2. min kabli-kum : sizden önce
3. sunenun : Allah'ın sünnetleri, ilâhi kanuniar?
4. fe sîrû : artık gezin, görün
5. fî el ardı : yeryüzünde
6. fe unzurû : böylece bakın
7. keyfe : nasıl
8. kâne : oldu
9. âkıbetu : âkibet, son, sonuç
10. el mukezzibîne : yalancılar

Diyanet İşleri : Sizden önce(ki milletlerin başından) nice olaylar gelip geçmiştir. Yeryüzünde gezin dolaşın da yalanlayanların sonunun nasıl olduğunu bir görün.

FETİH 23. Allah'ın öteden beri süregelen KANUNU( SÜNNETTULLAH) (budur). Allah'ın o kanununda asla bir değişiklik de bulamazsın

Sunnetellâhilletî kad halet min kabl(kablu), ve len tecide li sunnetillâhi tebdîlâ(tebdîlen).

1. sunnete : sünnet
2. allâhi : Allah
3. elletî : ki o
4. kad : olmuştu
5. halet : gelip geçti (geçmişten beri devam eden)
6. min kablu : daha önceden, daha önce
7. ve : ve
8. len tecide : asla bulamazsın
9. li : için
10. sunneti allâhi : Allah'ın sünneti
11. tebdîlen : değiştirme, değişiklik

Diyanet İşleri : Allah’ın öteden beri işleyip duran kanunu (budur). Allah’ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın.

FATİR 43. Bu, yeryüzünde bir büyüklük taslamak ve suikast düzenlemek istediklerindendir. Oysa kötü tuzak, yalnızca sahibinin başına geçer. O halde öncekilerin kanunundan(SÜNNETE) başka ne gözetirler?! Sen Allah'ın kanununda( SÜNNETTİLLAHİ) asla bir değişiklik bulamazsın, Allah'ın kanununda asla bir sapma da bulamazsın!

İstikbâren fîl ardı ve mekres seyyii, ve lâ yahîkul mekrus seyyiu illâ bi ehlih(ehlihî), fe hel yenzurûne illâ sunnetel evvelîn(evvelîne), fe len tecide li sunnetillâhi tebdîlâ(tebdîlen), ve len tecide li sunnetillâhi tahvîlâ(tahvîlen).

1. istikbâren : büyüklenerek, kibirlenerek kötülük düzenlediler
2. fî el ardı : arzda, yeryüzünde
3. ve mekre es seyyii : ve kötülük düzeni, kötü hile
4. ve lâ yahîku : ve isabet etmez, ulaşmaz
5. ve mekru es seyyii : ve kötülük düzeni, kötü hile
6. illâ : ancak, oysa
7. bi : ... e
8. ehli-hi : onun sahibi
9. fe : artık, öyleyse
10. hel : mı, mi
11. yenzurûne : gözlüyorlar (bekliyorlar)
12. illâ : den başka
13. sunnete : sünnet, kanun
14. el evvelîne : evvelkiler
15. fe : artık, bundan sonra
16. len tecide : asla bulamazsın
17. li sunnetillâhi : Allah'ın sünnetinde
18. tebdîlen : bedel, değişiklik
19. ve len tecide : ve asla bulamazsın
20. li sunnetillâhi : Allah'ın sünnetinde
21. tahvîlen : tahvil, dönüşüm, değişme

Diyanet İşleri : Yeryüzünde büyüklük taslamak ve kötü tuzak kurmak için (böyle davranıyorlardı). Oysa kötü tuzak, ancak sahibini kuşatır. Onlar ancak öncekilere uygulanan kanunu bekliyorlar. Sen Allah’ın kanununda hiçbir değişiklik bulamazsın. Sen, Allah’ın kanununda hiçbir sapma bulamazsın.

Yukarı dön Göster arciden's Profil Diğer Mesajlarını Ara: arciden
 
hizmetkar
Newbie
Newbie
Simge

Katılma Tarihi: 28 agustos 2009
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 36
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hizmetkar

SELAM  KARDEŞLERİME  OLSUN.  ALLAHIN  SÜNNETİ    BANA  GÖRE  AÇIK  İFADESİ  SIR  SAKLAMAKTIR. YANİ  SIRRI  KENDİNE  ESİR  ETMEKTİR.  VESSELAM

__________________
haydarı kerrar
Yukarı dön Göster hizmetkar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hizmetkar
 
Keşmekeş
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 21 mart 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 33
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Keşmekeş

asım yazmış
***
selamlar...

biraz geriden alayım o zaman...

benim için hasas ve ince bir konu aynı zamanda  tam anlaşıldığında  kendi anlam dünyamda çok şeyin değişeceğini düşündüğüm bir konu...

kötülüklerden birisini iç yakıcıda ola göz önüne alalım...

çok küçük bir bebeğe tecavüz edilişi olayı...

her şeyi gören her şeye kudreti yeten yüce allah bu olayı an be an görüyor mu...

neden engel olmuyor...

kudreti yetmediğinden mi...

görmediğinden mi...

merhametli olmadığından mı...

bence hiçbiri değil...

sonsuz merhametli sonsuzca görebilen sonsuzca kudretli olan yüce allah o kötülüğü yapan insana özgürlüğü verdiği için kendi koyduğu bu kurala uyuyor...

insanın imtihan edilebilmesi için özgür kılınması gerekiyordu...

bu bu dünya için allahın koymuş olduğu takdir etmiş olduğu bir kuraldı kaderdi sünnetti..

kendini kendi koyduğu bu kuralla sınırladı...

o yüzden o kötülüğün yapılasına hiç razı olmadığı halde göz yumdu...

ama cezasını da en adil şekilde vereceği sözü de var...


 o yüzden kötülük yapanları ayrıca uyarıyor ...
***
Soruma cevaplarınızı bekliyorum. Sizin düşüncelerinizi merak ediyorum.

Sevgili asım bu konu benim içinde gerçekten çok hassas ve sürekli cevabını aradığım bir soru. Şimdi senin sorunu farklı bir şekile sokmak istiyorum. Diyelimki tecavüze uğrayan bebek değilde 15-16 yaşlarında bir genç kız olsun. İşin en kötüsünü düşünüp bir fuhuş batağına saplandığını varsayalım. Yani bu çokça yaşanan bir olay hayal ürünü değil sonuçta. Peki tüm bunlara maruz kalan bir genç kız inanmazsa, isyan ederse ne olacak. Çektiği sıkıntılara anlam veremezse, biz dahi kendimize neden diye soruyoruz ya o cevabı çoktan vermiş ve Allah'tan umudunu kesmişse. Bu soru benim ruhumu kemiriyor.

Sonuçta aklım sınırlı. Haddimi aşıyorsam Allah beni affetsin. Amacım aşırıya kaçmak değil, önce Hz. İbrahim gibi sorgulamak sonra anlamak sonra inanmak ve neticesinde Allah'tan geldiğine emin olduğu bir rüya sonucu oğlunu Allah'a kurban edecek kadar bağlanmak...


__________________
Kalpleri hep oyunda...
Yukarı dön Göster Keşmekeş's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Keşmekeş
 
Yorumcu
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 08 mart 2010
Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Yorumcu

 

Sevgili keşmekeş.İnanmak çok ilginç bir şeydir.Sözünü ettiğin genç kız veya çok daha zor durum veya şartlarda yaşayan milyarlarca insan Allah"a inanıyor.Ben,bu veya buna benzer tipleri çok gördüm,çok gözlemledim.

Demem o ki,kişinin içinde bulunduğu şartlar ile,onun inancı arasında hiç bir bağ yok gibi.İnanmak çok ayri bir şey.Ben bu tür insanları çok gözlemledim ve hala da gözlemliyorum.Ve bu konuya ışık tutan,ışık tutabilecek ayetleri uzun uzun araştırdım,inceledim.

Özetle ve bana göre:

1.İnanmaktan maksat,Allah ve ahirete,herhangi bir şekilde inanmaktır.Yani doğru bir şekilde inanmak şart değil.Zaten %100 doğru veya halis bir şekilde inanmak,inanabilmek,sadece Allah"a mahsustur.

Ve inanıp,inanmamak genetik bir olgudur.Yani kişi aklederek veya bir takım melekeler kazanarak inanmaz,inanmıyor.Akletmek,neye,nasıl inanacağın ile ilgili bir şeydir.İman ise,hidayet ile ilgilidir ve hidayetler Allah"tandır.Yani kişinin bu dünyada hidayeti tercih edip,etmemek gibi bir şansı yoktur.

Ben,böyle bir yorumu,müslüman bilim adamı,japon izutsu"dan,30 yıl önce okuduğumda,çok kızmış ve adamın kitabını yakmıştım.Ama,5-6,sene önce,bende aynı noktaya geldim.

Bizler,bu dünya yaşamımızı,bir önceki,yani gerçek dünya yaşamımızla belirliyoruz.Diğer bir ifade ile,tercihlerimizi galubelada,diğer bir ifade ile,ilk defa yaratıldığımız ve denendiğimiz cennette belirledik.

Yani orada yazdığımız veya hakettiğimiz senaryoyu,burada oynuyoruz.

Size hayırlı oyunlar dilerim.

Yukarı dön Göster Yorumcu's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Yorumcu
 
Keşmekeş
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 21 mart 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 33
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Keşmekeş

Hmm dediğin elbette doğru olabilir ama bana mantıklı gelmiyor.

Diyelimki çok kötü olaylara maruz kalmış birisi ama inanıyor. O zaman onun Allah'tan yardım istemesinin bir anlamı kalmıyor, nasıl olsa o diğer hayatında bu yaşamı haketmişti.

Birde şunu sormak istiyorum başa gelen belalar, musibetler, sıkıntılar kendi yaptığımız hatalar, günahlar yüzünden mi geliyor yoksa Allah'ın takdiri mi? Mesela başıma diyelimki böyle bir musibet geldi, Allah'tan yardım diledim, bana yardım edeceğinden emin olabilir miyim? Sonuçta bir çok acılara katlanan insanlar var ve Allah buna izin veriyorsa ya benim bu acıları çekmeme de izin verirse düşüncesi benim her zaman aklımda olan bir şeydir.

Neticesinde her şeyin en iyisini Allah bilir...


__________________
Kalpleri hep oyunda...
Yukarı dön Göster Keşmekeş's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Keşmekeş
 
Yorumcu
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 08 mart 2010
Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Yorumcu

Keşmekeş Yazdı:
Hmm dediğin elbette doğru olabilir ama bana mantıklı gelmiyor.

Diyelimki çok kötü olaylara maruz kalmış birisi ama inanıyor. O zaman onun Allah'tan yardım istemesinin bir anlamı kalmıyor, nasıl olsa o diğer hayatında bu yaşamı haketmişti.Dostum.Allah"tan yardım istiyoruz da,ne oluyor.Yardım falan geliyormu,gelmiyor dimi? Hani Allah dualara icabet ederdi? Hani Allah,ona dua eden kuluna karşılık verirdi? Ölme eşeğim ölme,yonca biterde yersin misali.

İşte,bu veya buna benzer sorularla karşılaşınca,din admlarına sinirleniyor,kızıyorum.İnsan biraz düşünür,akleder yahu.Allah,ben bana dua eden kulumun duasına karşılık veririm diyecek,ama hiç bir duamız kabul olmayacak.İnsan bu olayı veya bu ayeti sorgulamaz mı yahu.İnsan,Kur"an veya Allah bizi işletiyor mu,diye düşünmez mi yahu?

Ama düşünmüyorlar.Çünkü adamlar rivayet dinleye dinleye,okuya okuya,akletme,sorgulama melekelerini kaybediyor,kaybetmişlerdir.

Halbu ki,dua kelimesi ile tövbe kelimesi,birbiriyle müteşabih,bir çift kelimedir.Yani kelimeler eş anlamlıdır.Yani dua etmek demek,tövbe etmek demektir.Yani Ayet,Allah tövbe eden kullarının günahlarını affeder demektedir.

Birde şunu sormak istiyorum başa gelen belalar, musibetler, sıkıntılar kendi yaptığımız hatalar, günahlar yüzünden mi geliyor yoEksa Allah'ın takdiri mi? Mesela başıma diyelimki böyle bir musibet geldi, Allah'tan yardım diledim, bana yardım edeceğinden emin olabilir miyim? Sonuçta bir çok acılara katlanan insanlar var ve Allah buna izin veriyorsa ya benim bu acıları çekmeme de izin verirse düşüncesi benim her zaman aklımda olan bir şeydir.

Evet.Kur"an, başınıza gelen müsibet veya belalar,kendinizdendir,kendi ellerinizle kazandıklarınız yüzündendir diyor.Ama bu veya buna benzer ayetleri biraz sorgular veya biraz düşünürsek,bu ayetlerin,hiçte realist olmadığını anlarız.

Siz çocuk olduğunuz halde,mirascisi,yani bir yerde ortağı olduğunuz babanız dolandırılır veya kandırılır veya yanlışlar yapar da servetini kaybederse,size nah miras kalır.

Ya da sizi çekemeyen biri,size iftira atarsa veya yalanlar söyleyerek dostlarınızla aranızı bozarsa veya aleyhinizde kamuoyu oluşturursa,bunda sizin bir dahliniz olabilir mi?

Ya da havaya ateş ederek sevinç gösterisi yapan adamın silahından çıkan kurşun,beşiğinde uyuyan bebeğe isabet ederse,edince,bebeğin bunda bir dahli olabilir mi?

Ya da hükümet veya bağlı olduğunuz yöneticiler,yanlış politikalar uygular,yanlış kararlar alırsa ve siz bu kararlar sonucu zarar görürseniz,bunda sizin bir dahliniz olmuş,olur mu?.v.s.v.s.

Demem o ki,bu veya buna benzer ayetlerin,bu dünya açısından,hiç bir tutarlılıkları yoktur,olamaz.

Türkiye gibi veya Afganistan gibi bir ülkede doğmak,zaten başlı başına büyük bir müsibettir.

Yani bu veya buna bener ayetleri,resmin tümünü anlamadan,anlamak veya yorumlamak bizi yanlışa götürür.Kur"an,ne diyorsa,kesinlikle doğrudur.Ben buna inanan ve defalarca tecrube edenlerdenim.Ama Kur"an veya ayetleri,sadece bu küçücük yaşama uyarlayarak düşünürsek,Kur"an bize yarardan çok zarar veriri.Ve öyle de olmaktadır.Bilmem anlatabildim mi?

Selam ile.

 



Neticesinde her şeyin en iyisini Allah bilir...

Yukarı dön Göster Yorumcu's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Yorumcu
 
Keşmekeş
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 21 mart 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 33
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Keşmekeş

Dediklerinizi anladım ama Kuran bize bu dünyada yol gösterici ve rehber olarak gönderilmişse bu söyledikleriniz ters bir anlam taşımıyor mu? Ters anlamdan kastım Kuran sadece alimler, üzerinde sürekli düşünebilecek insanlar, okumuşlar vs. için gönderilmiş bir kitap değil. Kuran'ı herkes nasibince anlayabilir. Bu evrensel dinimizin evrensel kitabı olan kuran'ın tüm insanlığı kapsayan bir özelliğidir. Böyle olması Allah'ın kitabı olmasındandır. Siz böyle düşünebilirsiniz ama bu konuda derin düşüncelere dalmamış bir insan Kuran'da, Allah'ın yardımından bahsettiğini görünce bunu tek bir şekilde anlar. Allah ona samimiyetle yönelen kulunun duasını kabul eder. Açıkçası bende böyle düşünüyorum. Neden diye sorarsanız Allah elbette insanın her duasını kabul etmez. Eğer kabul edecek olsa insanların hepsi yatıp kalkıp Allah'ım bana yemek ver, iş ver, eş ver demekle yetinir hiç bir şey yapmazdı. Allah'ın insanın dualarını kabul edip etmemesi onun haketmesine bağlıdır bir ölçüde.

Bana göre Kuran insanlığa bu dünya da yapması gerekeni, nedenlerini, sonuçlarını, insanların merak ettikleri bazı meseleleri ve nihayetinde dünyanın ve insanlığın sonunun ne olacağını bildirmek için gönderilmiştir. 

__________________
Kalpleri hep oyunda...
Yukarı dön Göster Keşmekeş's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Keşmekeş
 
arciden
Groupie
Groupie


Katılma Tarihi: 26 haziran 2009
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 66
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı arciden

SURA SURESİ30. Başınıza ne musibet geldiyse kendi ellerinizle kazandıklarınız yüzündendir. Oysa bir çoğunu da bağışlıyor.
31. Hem siz yer yüzünde (O'nu) aciz bırakacak değilsiniz. Ve sizi Allah'tan başka kurtaracak ne bir koruyucu ne de bir yardımcı yoktur
46. Onların, Allah'ın önünden kendilerim kurtaracak dostlar da yoktur. Allah kimi de saptırırsa artık onun için (çıkar bir) yol yoktur.
47. Allah tarafından geri çevrilmesine çare olmayan bir gün gelmeden önce Rabbinizin davetine uyun, çünkü o gün sizin için ne sığınacak bir yer vardır, ne de inkara çare.
48. Yine de aldırmıyorlarsa Biz de seni üzerlerine gözcü göndermedik ya! Sana düşen sadece tebliğdir. Fakat Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırdığımız zaman bununla sevinirse de duyar; kendi ellerinin yaptıkları yüzünden başlarına bir fenalık gelirse o zaman da insan hepsini unutan bir nankör olur.
------------------------------------------------------------ -----

KEŞMEKEŞ KARDEŞ,SİZE AYNEN KATILIYORUM, YUKARIDAKİ SURA SURESİNDEKİ AYETLERDE, BU KONUYA IŞIK TUTACAĞI KANAATİNDEYİM,

GERÇEK YARDIM ALACAK İNSANLARIN İSE ÖZELLİKLERİ AŞAĞIDAKİ AYETLERDE ANLATILMIŞTIR;

Yalnız Allah'tan korkup sakınırlar

Gerçek müminler ancak o müminlerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir, âyetleri okunduğu zaman imanlarını arttırır. Ve bunlar yalnızca Rablerine tevekkül ederler. (ENFAL/2)

O halde gücünüzün yettiği kadar Allah'tan korkun, dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğinize olarak harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir. (TEĞABÜN/16)

Rablerinin azabından korkarlar. (MEARİC/27)

Allah, onların önlerindekini de, arkalarındakini de (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar, Allah'ın hoşnud olduğu kimseden başkasına şefaat etmezler. Hepsi de O'nun korkusundan titrerler. (ENBİYA/28)

Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin. (AL-İ İMRAN/102)

Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız, O, size bir furkan (hakkı batıldan ayırdedecek bir anlayış) verir ve günahlarınızı örtbas eder, sizi bağışlar. Allah büyük lütuf sahibidir. (ENFAL/29)

Sen ancak Kur'ân'a tabi olan ve görünmediği halde Rahman olan Allah'tan korkan kimseyi sakındırırsın. İşte onu bir bağışlanma ve çok şerefli bir mükafatla müjdele. (YASİN/11)

-

Yalnızca Allah'a ibadet ederler

Emin ol, biz sana kitabı hakkıyla indirdik. Onun için dini yalnız kendisine halis kılarak Allah'a ibadet ve kulluk et.

İyi bil ki, halis din ancak Allah'ındır. O'ndan başka birtakım dostlar tutanlar da şöyle demektedirler: "Biz onlara sadece bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." Şüphe yok ki Allah, onların aralarında ihtilaf edip durdukları şeyde hükmünü verecektir. Herhalde yalancı ve nankör olan kimseyi Allah doğru yola çıkarmaz. (ZÜMER/2-3)

De ki: "Ey insanlar! Eğer benim dinimde bir şüpheniz varsa, şunu bilin ki, Allah'ı bırakıp da sizin taptıklarınıza tapmam. Lâkin sizin de canınızı alacak olan Allah'a taparım. Bana müminlerden olmam emredilmiştir". (YUNUS/104)

Ey iman eden kullarım! Şüphesiz benim yarattığım yeryüzü geniştir. O halde yalnız bana kulluk edin. (ANKEBUT/56)

-

Allah'ı herşeyin üzerinde tutarlar

Biz de duasını kabul ile icabet ettik de kendisine Yahya'yı ihsan ettik. Ve eşini (doğum yapmaya) elverişli hale getirdik. Doğrusu onlar iyiliklerde yarışıyorlar, umarak ve korkarak bize yalvarıyorlardı. Bize karşı derin saygı duyuyorlardı. (ENBİYA/90)

İnsanlar onlara: "Düşmanlarınız size karşı ordu topladı, onlardan korkun." dediklerinde, bu, onların imanını artırdı ve şöyle dediler: "Allah bize yeter. O ne güzel vekildir". (AL-İ İMRAN/173)

Birtakım insanlar (Allahı tesbih ederler) ki, ne ticaret ne de alış veriş onları Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar. (NUR/37)

Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah yakında öyle bir toplum getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler; müminlere karşı yumuşak, kâfirlere karşı da onurlu ve şiddetlidirler; Allah yolunda mücahede eder, hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. Bu, Allah'ın bir lütfudur, onu dilediğine verir. Allah, geniş ihsan sahibidir, her şeyi çok iyi bilendir. (MAİDE/54)

İnsanlardan kimi de Allah'tan başka şeyleri O'na eş tutuyorlar da onları, Allah'ı sever gibi seviyorlar. Oysa iman edenlerin Allah sevgisi daha kuvvetlidir. O zulmedenler, azabı görecekleri zaman bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının gerçekten çok şiddetli bulunduğunu keşke anlasalardı. (BAKARA/165)

-

Allah'tan başka ilah aramazlar

De ki: "Şahitlik yönünden hangi şey daha büyüktür?". De ki: "Allah, benimle sizin aranızda şahittir ve bana bu Kur'ân vahyolundu ki, onunla hem sizi, hem de sizden sonra kendisine ulaşan herkesi uyarayım. Allah'la beraber başka ilâhlar olduğuna siz gerçekten şahitlik eder misiniz?" De ki: "Ben buna şahitlik etmem". "O, ancak ve ancak bir tek ilâhtır ve gerçekten ben, sizin ortak tuttuğunuz şeylerden uzağım"de. (EN'AM/19)

De ki: Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir söze geliniz. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahit olun biz müslümanlarız". (AL-İ İMRAN/64)

Onlar, Allah'ın gönderdiklerini tebliğ ederler ve O'ndan korkarlar, Allah'tan başka kimseden korkmazlardı. Hesap görücü olarak da Allah yeter. (AHZAB/39)

Allah ile birlikte başka bir tanrıya tapıp yalvarma! O'ndan başka tanrı yoktur. O'nun zatından başka her şey helak olacaktır. Hüküm O'nundur ve siz ancak O'na döndürüleceksiniz. (KASAS/88)

-

Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmazlar

Allah, sizlerden iman edip iyi davranışlarda bulunanlara, kendilerinden öncekileri sahip ve hakim kıldığı gibi, kendilerini de yeryüzüne sahip ve hakim kılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini (İslâm'ı) onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve geçirdikleri korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven sağlayacağnı vaad etti. Çünkü onlar bana kulluk ederler. Hiçbir şeyi bana eş tutmazlar. Artık bundan sonra kim inkâr ederse, işte bunlar asıl büyük günahkarlardır. (NUR/55)

Andolsun, "Allah, Meryem'in oğlu Mesih'tir" diyenler elbette kâfir olmuşlardır. Oysa Mesih onlara: "Ey İsrailoğulları, hem benim, hem de sizin Rabbiniz olan Allah'a ibadet edin. Kim Allah'a ortak koşarsa, şüphesiz Allah ona cenneti haram kılmıştır ve onun varacağı yer cehenemdir. Zalimlerin yardımcıları da yoktur" demişti. (MAİDE/72)

De ki: "Ben de sizin gibi ancak bir beşerim. Ne var ki, bana ilâhınızın ancak bir ilâh olduğu vahyolunuyor. Onun için her kim Rabbine kavuşmayı arzu ederse iyi amel işlesin ve Rabbine yaptığı ibadete hiç kimseyi ortak etmesin." (KEHF/110)

O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler. (RUM/30)

-

Hiçbir kuşkuya kapılmadan iman ederler

Gerçek müminler ancak Allah'a ve Resulüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır. İşte doğrular ancak onlardır. (HUCURAT/15)

Hakkında ihtilafa düştüğünüz herhangi bir şeyin hükmü Allah'a aittir. İşte benim Rabbim olan Allah budur. Ben yalnız O'na güvendim ve yalnız O'na yöneliyorum. (ŞURA/10)

Peygamber'e indirilen (Kur'ân)i dinledikleri zaman, onun hak olduğunu öğrendiklerinden dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. Onlar: " Ey Rabb'imiz iman ettik, bizi de şahitlerden yaz" derler. (MAİDE/83)

-

Gayba iman ederler

Onlar ki gaybe iman edip namazı dürüst kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah yolunda) harcarlar. (BAKARA/3)

Sen ancak Kur'ân'a tabi olan ve görünmediği halde Rahman olan Allah'tan korkan kimseyi sakındırırsın. İşte onu bir bağışlanma ve çok şerefli bir mükafatla müjdele. (YASİN/11)

Onlar görmedikleri halde Rablerinden korkarlar, kıyamet saatinden de titrerler. (ENBİYA/49)

Fakat daha görmeden Rablerinden korkanlar var ya, işte onlar için bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır. (MÜLK/12)

-

Herşeyin Allah'tan olduğunu bilirler

Allah'ın izni olmayınca hiç bir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi bilendir. (TEGABÜN/11)

De ki: "Hiçbir zaman bize Allah'ın bizim için takdir ettiğinden başkası dokunmaz. O bizim mevlamızdır. Müminler yalnızca Allah'a tevekkül etsinler." (TEVBE/51)

De ki, "Ben, Allah'ın dilediğinin dışında kendi kendime ne bir zarar ne bir fayda verebilirim". Her ümmetin bir eceli vardır. Ecelleri gelince artık ne bir an geri, ne bir an ileri gidebilirler. (YUNUS/49)

Hiçbir şey için, Allah'ın dilemesi dışında: "Ben yarın onu yapacağım deme"

Ancak Allah dilerse (yapacağım de). Ve unuttuğun vakit Allah'ı an ve "Umarım Rabbim beni, doğruya daha yakın olana eriştirir." de. (KEHF/23-24)

Sonra onları siz öldürmediniz, lâkin Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, lâkin Allah attı. Bu da müminlere güzel bir imtihan geçirtmek içindi. Allah işitendir, bilendir. (ENFAL/17)

Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu Allah'a göre kolaydır. (HADİD/22)

Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz. (TEKVİR/29)

-

Asıl hedefleri Allah'ın rızasıdır

Allah'ın rızasını aramak, kendilerini veya kendilerinden bir kısmını Allah yolunda sabit kılmak için mallarını Allah yolunda harcayanların hâli ise, bir tepedeki güzel bir bahçenin hâline benzer ki, ona kuvvetli bir sağnak düşmüş de yemişlerini iki kat vermiştir. Böyle bir bahçeye yağmur düşmese bile mutlaka bir çisenti vardır. Allah, yaptıklarınızı görür. (BAKARA/265)

Bir sadaka vermeyi yahut iyilik yapmayı veyahut da insanlar arasını düzeltmeyi emreden(ler)inki hariç, onların aralarındaki gizli gizli konuşmalarının çoğunda hiçbir hayır yoktur. Kim bunları sırf Allah'ın rızasını kazanmak için yaparsa, yakında ona büyük bir mükafat vereceğiz. (NİSA/114)

Nefsince de, sabah akşam rızasını isteyerek Rablerine yalvaranlarla beraber candan sabret. Sen dünya hayatının süsünü isteyerek onlardan gözlerini ayırma. Kalbini, bizi anmaktan gafil kıldığımız, nefsinin kötü arzusuna uymuş ve işi hep aşırılık olan kimseye uyma. (KEHF/28)

Yine insanlardan kimi de vardır ki, Allah'ın rızasına ermek için kendini feda eder. Allah ise kullarına çok merhametlidir. (BAKARA/207)

Onları yola getirmek senin boynuna borç değildir, ancak Allah dilediğini yola getirir. Yaptığınız her iyilik sırf kendiniz içindir. Siz yalnızca Allah rızasını gözetmenin dışında infak etmezsiniz. İyilik cinsinden ne infak ederseniz o size aynen ödenir. Size hiçbir şekilde haksızlık yapılmaz. (BAKARA/272)

Allah o kitabla rızasına uygun hareket edenleri selamet yollarına iletir. Onları izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola sevk eder. (MAİDE/16)

O halde binasını Allah korkusu ve Allah rızası üzerine kurmuş olan mı hayırlıdır, yoksa binasını yıkılmak üzere olan bir uçurumun kenarına kurup da onunla birlikte cehenneme yuvarlanan mı daha hayırlı? Allah, zalimler güruhunu hidayete erdirmez. (TEVBE/109)

O halde akrabaya da hakkını ver, yoksula da, yolcuya da... Bu, Allah'ın rızasını dileyenler için daha hayırlıdır. Kurtuluşa erecek olanlar da işte onlardır. (RUM/38)

"Size sırf Allah rızası için yemek yediriyoruz. Sizden ne bir karşılık, ne de bir teşekkür bekliyoruz." (İNSAN/9)

Bunun üzerine kendilerine hiç bir kötülük dokunmadan Allah'ın nimeti ve lütfuyla geri döndüler ve Allah'ın rızasına uydular. Allah büyük lütuf sahibidir. (AL-İ İMRAN 174)

Allah'ın rızasına uyan kimse, Allah'ın hışmına uğrayan ve varacağı yer cehennem olan kimse gibi midir? Varış yeri olarak ne kötüdür orası! (AL-İ İMRAN/162)

-

Allah'ın ayetlerine gönülden boyun eğerler

İyilik yaparak kendisini Allah'a teslim eden ve İbrahim'in dinine dosdoğru olarak tâbi olan kimseden, din bakımından daha iyi kim olabilir? Allah, İbrahim'i dost edinmişti. (NİSA/125)

Fakat iman edip salih amel işleyenler ve Rablerine karşı edepli olanlar, güvenen ve itaat edenler var ya, işte bunlar da cennet ehlidirler. Onlar orada ebedi kalırlar. (HUD/23)

Kitap ehlinden öyleleri var ki, Allah'a inanırlar, size indirilene ve kendilerine indirilene -Allah'a boyun eğerek inanırlar. Allah'ın âyetlerini az bir değere değişmezler. Onların mükafatı da Allah katındadır. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir. (AL-İ İMRAN/199)

Ki Allah anıldığı vakit onların kalpleri titrer. Onlar başlarına gelene sabreden, namaz kılan kimselerdir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar. (HAC/35)

O sabredenleri, o doğruluktan şaşmayanları, o elpençe divan duranları, o nafaka verenleri ve seher vakitlerinde o istiğfar edip yalvaranları (görür). (AL-İ İMRAN/17)

Başkasından geçerek hep O'na gönül verin ve O'ndan sakının. Namaza devam edin ve müşrilerden olmayın. (RUM/31)

-

Allah'a güvenip-dayanırlar, Yardımın ancak Allah'tan olduğunu bilirler

Kâfirlere ve münafıklara itaat etme, onların ezalarını bırak (aldırma) da Allah'a tevekkül et. Allah vekil olarak hepsine yeter. (AHZAB/48)

Ve o halde sen Allah'a güven. Çünkü sen, apaçık hakikatin üzerindesin. (NEML/79)

Musa dedi ki: "Ey kavmim! Siz gerçekten Allah'a iman ettinizse, O'na samimiyetle teslim olan müslümanlardan oldunuzsa artık O'na güvenin!" (YUNUS/84)

Eğer aldırmazlarsa onlara de ki: Bana Allah yeter. O'ndan başka ilâh yoktur. Ben O'na dayanmaktayım ve O, o büyük Arş'ın Rabbidir. (TEVBE/129)

Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, artık ondan sonra size kim yardım edebilir? Müminler ancak Allah'a güvenip dayansınlar. (AL-İ İMRAN/160)

Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el uzatmaya (tecavüze) yeltenmişti de, O (Allah) onların ellerini sizden çekmişti. Allah'tan korkun. Müminler yalnız Allah'a dayansınlar. (MAİDE/11)

Ki onlar, sabretmiş olup yalnız Rablerine güvenip dayanmaktadırlar. (ANKEBUT/59)

Sen, ölümsüz ve daima diri olan Allah'a güvenip dayan. O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarından haberdar olarak O yeter. (FURKAN/58)

Bize yollarımızı göstermişken neden biz Allah'a dayanıp güvenmeyelim? Elbette bize yaptığınız eziyetlere katlanacağız. Tevekkül edenler yalnız Allah'a tevekkül etsinler." (İBRAHİM/12)

O Muhacirler, müşriklerin eziyetlerine sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir. (NAHL/42)

İnsanlar onlara: "Düşmanlarınız size karşı ordu topladı, onlardan korkun." dediklerinde, bu, onların imanını artırdı ve şöyle dediler: "Allah bize yeter. O ne güzel vekildir". (AL-İ İMRAN/173)

Ve dedi ki: "Ey yavrularım! (şehre) hepiniz bir kapıdan girmeyin de ayrı ayrı kapılardan girin. Gerçi ben ne yapsam, Allah'ın takdirini sizden engelleyemem. Hüküm yalnızca Allah'ındır. Onun için bütün tevekkül edenler O'na tevekkül etmelidirler." (YUSUF/67)

Eğer şeytandan bir vesvese, bir gıcık gelirse hemen Allah'a sığın. Muhakkak ki, Allah hakkıyla işiten, kemaliyle bilendir. (A'RAF/200)

-

Daima Allah'ı anarlar

Sana vahyedilen Kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir. (ANKEBUT/45)

Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. Ve "Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, Sen yücesin, bizi ateşin azabından koru." derler. (AL-İ İMRAN/191)

Onlar, iman etmiş ve kalbleri Allah zikriyle yatışmış olanlardır. Evet, iyi bilin ki, kalbler Allah'ın zikri ile yatışır. (RA'D/28)

Ey iman edenler, bir düşman topluluğu ile karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çokça zikredin ki, kurtuluşa eresiniz. (ENFAL/45)

Birtakım insanlar (Allahı tesbih ederler) ki, ne ticaret ne de alış veriş onları Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar. (NUR/37)

Şanım hakkı için muhakkak ki size Resullulah'da pek güzel bir örnek vardır. Allah'a ve son güne ümit besler olup da Allah'ı çok zikreden kimseler için. (AHZAB/21)

Sabah akşam demeden, kendi içinden, korkarak ve yalvararak, alçak sesle Rabbini an ve gafillerden olma. (A'RAF/205)

-

Kuran'a kuvvetle bağlanmışlardır

Bu Kitap (Kur'ân), kendinden önceki kitapları tasdik eden, şehirler anası (Mekke) halkını ve çevresindeki bütün insanlığı uyarman için indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Ahiret gününe iman edenler bu Kitab'a da iman ederler ve onlar namazlarına da devamlıdırlar. (EN'AM/92)

Oturun da evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti anın. Şüphe yok ki Allah lütuf sahibidir ve her şeyden haberdardır. (AHZAB/34)

Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar. (FURKAN/73)

Sana indirdiğimiz ve onlara okunmakta olan kitap, kendilerine yetmedi mi? Bunda iman edecek bir kavim için elbette bir rahmet ve öğüt vardır. (ANKEBUT/51)

Aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni saptırmalarından sakın. Eğer Allah'ın hükmünden yüzçevirirlerse, bil ki Allah, bir kısım günahları sebebiyle onları musibete uğratmak istiyor. Muhakkak ki insanların çoğu yoldan çıkanlardır. (MAİDE/49)

Kitaba sarılanlara ve namazı kılmaya devam edenlere gelince, biz o iyilerin ecrini hiçbir zaman yitirmeyiz. (A'RAF/170)

(Madem ki yalnız seni gönderdik) Öyleyse kâfirlere boyun eğme ve bununla (Kur'ân ile) onlara karşı olanca gücünle büyük bir savaş ver! (FURKAN/52)

-

Allah'a asla nankörlük etmezler

Kitaptan ilmi olan kimse ise, "Gözünü açıp kapamadan, ben onu sana getiririm" dedi. (Süleyman) onu (Melike'nin tahtını) yanıbaşına yerleşivermiş görünce, "Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere Rabbimin (gösterdiği) lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur; nankörlük edene gelince, o bilsin ki Rabbim müstağnidir, çok kerem sahibidir."(NEML/40)

-

Kıyamet gününe kesin olarak inanırlar

Onlar görmedikleri halde Rablerinden korkarlar, kıyamet saatinden de titrerler. (ENBİYA/49)

Böylece biz sana Arapça bir Kur'ân indirdik ki, şehirlerin anası (olan Mekke) halkını ve etrafındakileri uyarasın ve hakkında hiç şüphe olmayan kıyamet gününün dehşetinden onları korkutasın. Bir grup cennettedir, bir grup da cehennemdedir. (ŞURA/7)

-

Gelecek endişesi taşımazlar

Şeytan sizi fakirlikle korkutup çirkin çirkin şeylere teşvik eder. Allah da lütfundan ve bağışlamasından birtakım vaatlerde bulunuyor. Allah'ın lütfu geniştir. O herşeyi bilendir. (BAKARA/268)

-

Kadere tam iman ederler, Zorluklar imanlarından döndüremez

De ki: "Hiçbir zaman bize Allah'ın bizim için takdir ettiğinden başkası dokunmaz. O bizim mevlamızdır. Müminler yalnızca Allah'a tevekkül etsinler." (TEVBE/51)

Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu Allah'a göre kolaydır.

Böylece elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez. (HADİD/22-23)

-

Allah'ın dinini tebliğ ederler

Onlar, Allah'ın gönderdiklerini tebliğ ederler ve O'ndan korkarlar, Allah'tan başka kimseden korkmazlardı. Hesap görücü olarak da Allah yeter. (AHZAB/39)

-

Gizli yada açık infak ederler

Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabrederler ve namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açıkça Allah yolunda harcarlar ve çirkinlikleri güzelliklerle yok ederler. İşte bunlar, bu hayatın akibeti kendilerinin olacak olanlardır. (RA'D/22)

-

Zekatı gereği gibi verirler

Onlar ki, zekat (vazifelerini) yerine getirirler, (MÜ'MİNUN/4)

"Ve bize hem bu dünyada bir iyilik yaz, hem de ahirette. Biz gerçekten de tevbe edip senin hidayetine döndük." Buyurdu ki, azabım var, onu dilediğime isabet ettiririm, rahmetim de vardır , o ise her şeyi kaplamış ve kuşatmıştır. Onu da özellikle korunanlara, zekatını verenlere ve âyetlerimize inananlara mahsus kılacağım. (A'RAF/156)

Siz namazı hakkıyle kılmaya bakın ve zekatı verin! Kendi nefsiniz için her ne hayır yaparsanız, Allah katında onu bulursunuz. Muhakkak ki, Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir (BAKARA/110)

-

Emanete riayet ederler

Onlar emanetlerini ve ahitlerini gözetirler. (MEARIC/32)

Kitap ehlinden öylesi vardır ki, ona yüklerle mal emanet etsen, onu sana eksiksiz iade eder. Fakat öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet etsen, tepesine dikilip durmadıkça onu sana iade etmez. Bu da onların, "Ümmîlere karşı yaptıklarımızdan bize vebal yoktur." demelerinden dolayıdır. Ve onlar, bile bile Allah'a karşı yalan söylerler. (AL-İ İMRAN/75)

Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla görendir. (NİSA/58)

Yine onlar ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler, (MÜ'MİNUN/8)

-

İyiliği emreder

Allah'a ve ahiret gününe inanırlar, iyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar, hayır işlerinde de birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar iyi insanlardandır. (AL-İ İMRAN/114)

Erkek ve kadın bütün müminler birbirlerinin dostları ve velileridirler. İyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirirler, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah'a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunları Allah rahmetiyle yarlığayacaktır. Çünkü Allah azîzdir, hakîmdir. (TEVBE/71)

Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeğe çalışır ve Allah'a inanırsınız. Kitap ehli de inansaydı kendileri için elbette daha hayırlı olurdu. İçlerinden iman edenler de var, ama pek çoğu yoldan çıkmışlardır. (AL-İ İMRAN/110)

Onlar (o müminlerdir) ki, eğer kendilerini yeryüzünde iktidar mevkiine getirirsek namazı kılarlar, zekatı verirler, iyiliği emrederler ve fenalığı yasak ederler. Bütün işlerin sonu sırf Allah'a âittir. (HAC/41)

"Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır. Başına gelenlere sabret, çünkü bunlar, azmi gerektiren işlerdendir." (LOKMAN/17)

(Bunlar), O tevbekâr olanlar, o ibadet edenler, o hamd edenler, o oruçlular, o rükua varanlar, o secdeye kapananlar, iyiliği emredip, kötülükten vazgeçirenler, Allah'ın hududunu koruyanlar (emirleriyle yasaklarının ölçülerine riayet edenler)dır. Müjde ver o müminlere, müjde! (TEVBE/12)

-

Hoşgörülü ve bağışlayıcıdırlar

Sen yine de affa sarıl, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir. (A'RAF/199)

Bir tatlı dil ve kusurları bağışlamak, arkasından eza ve gönül bulantısı gelecek bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, halimdir, yumuşak davranır. (BAKARA/263)

Bir hayrı açıklar yahut gizlerseniz, yahut da bir kötülüğü bağışlarsanız, biliniz ki, Allah da çok bağışlayıcıdır, her şeye hakkıyla kadirdir. (NİSA/149)

-

Adeletlidirler

Ey iman edenler! Adaleti ayakta tutan ve kendiniz, ana-babanız ve yakın akrabanız aleyhine de olsa, yalnız Allah için şahitlik eden kimseler olunuz. Zira zengin de olsa, fakir de olsa, Allah ikisine de (sizden) daha yakındır. Nefsinizin arzusuna uyarak adaletten uzaklaşmayın. Eğer (şahitlik ederken) dilinizi eğer, bükerseniz veya çekinirseniz, şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (NİSA/135)

Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. Çünkü Allah adalet yapanları sever. (MÜMTEHİNE/8)

Eğer müminlerden iki grup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah'ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, adil davrananları sever. (HUCURAT/9)

Ey iman edenler, Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz. Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevketmesin. Adaletli olun, çünkü o, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır. (MAİDE/8)

Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz ki Allah her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla görendir. (NİSA/58)

-

Müslüman olması için kimseye baskı yapmazlar

Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde kim varsa hepsi toptan iman ederlerdi. O halde insanları hep mümin olsunlar diye sen mi zorlayacaksın? (YUNUS/99)

De ki: "Ey insanlar! İşte size Rabbinizden hak geldi. Artık kim hidayeti kabul ederse kendi canı için kabul etmiş olur. Kim sapıklık ederse kendi zararına sapıklık etmiş olur. Ve ben sizin üzerinize vekil değilim." (YUNUS/108)

Onlar, boş söz işittikleri zaman, ondan yüz çevirirler ve "Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz size. Size selam olsun. Biz kendini bilmezleri istemeyiz" derler. (KASAS/55)

Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırd edilmiştir. Artık her kim tâğutu inkar edip, Allah'a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir. (BAKARA/256)

Haydi öğüt ver; sen şimdi sırf bir öğütçüsün.

Onların üzerinde bir zorba değilsin. (GAŞİYE/21-22)

-

Sabırlıdırlar

İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamları ile mükafatlandırılacaklar, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır. (FURKAN/75)

O Muhacirler, müşriklerin eziyetlerine sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir. (NAHL/42)

Ey iman edenler! Sabredin, düşmanlarınıza karşı sebat gösterin, nöbet bekleşin, Allah'dan gereğince korkun ki, kurtuluşa eresiniz. (AL-İ İMRAN/200)

Ve sabret! Çünkü Allah iyilik edenlerin mükafatını yitirmez. (HUD/115)

Şimdi sen sabret. Çünkü Allah'ın vaadi mutlaka haktır. Sakın imanı sağlam olmayanlar seni hafifliğe sevketmesinler. (RUM/60)

Rabbin için sabret. (MÜDDESSİR/7)

Çaresiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri! (BAKARA/155)

Calut ve ordusuna karşı savaş meydanına çıktıkları zaman da şöyle dediler: "Ey Rabbimiz! Üzerlerimize sabır dök, ayaklarımızı sabit tut ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!" (BAKARA/250)

Sizin yanınızdaki dünya malı tükenir, Allah'ın katındakiler ise tükenmez. Muhakkak ki biz, Allah yolunda sabredenleri, yaptıkları amelin daha güzeliyle mükafatlandıracağız. (NAHL/96)

-

Kibirli değildirler

Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! Çünkü sen asla yeri yaramazsın ve boyca da dağlara erişemezsin. (İSRA/37)

Böylece elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez. (HADİD/23)

İşte ahiret yurdu! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayan kimselere veririz. (En güzel) akıbet, takva sahiplerinindir. (KASAS/83)

Bizim âyetlerimize öyle kimseler iman eder ki, onlarla kendilerine öğüt verildiği zaman secdelere kapanırlar ve Rablerine hamd ile tesbih ederler de büyüklük taslamazlar. (SECDE/15)

Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Sonra anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, akraba olan komşulara, yakın komşulara, yanında bulunan arkadaşa, yolda kalanlara, sahip olduğunuz kölelere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseyi sevmez. (NİSA/36)

O çok merhametli Allah'ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahil kimseler kendilerine laf attığı zaman (incitmeksizin) "selam" derler (geçerler). (FURKAN/63)

Her ümmet için Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerine O'nun adını ansınlar diye bir mabed yapmışızdır. Hepinizin ilâhı bir tek ilâhtır. Onun için yalnız O'na teslim olan müslümanlar olun. (Ey Muhammed!) Allah'a itaat eden alçak gönüllüleri müjdele. (HAC/34)

"Hem insanlara karşı avurdunu şişirme (kibirlenme) ve yeryüzünde çalımla yürüme. Çünkü Allah övünen ve kuruntu edenlerin hiçbirini sevmez. (LOKMAN/18)

-

Yapmayacakları şeyleri söylemezler

Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz?

Yapmayacağınızı söylemeniz, Allah yanında şiddetli bir buğza sebeb olur.(SAFF/2-3)

-

Yoksulları korurlar

Onların mallarında belli bir hak vardır,

Hem isteyen için, hem de istemekten utanan yoksul için. (MEARİC/24-25)

Düşküne, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler. (İNSAN/8)

-

Asla ümitsizliğe kapılmazlar

"Ey oğullarım, gidin, Yusuf'u ve kardeşini araştırın. Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin; zira kâfir kavimden başkası Allah'ın rahmetinden ümit kesmez." (YUSUF/87)

De ki: "Ey haddi aşarak nefislerine karşı israf etmiş olan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümid kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir." (ZÜMMER/53)

Melekler: "Seni gerçekle müjdeliyoruz. Sakın Allah'ın rahmetinden ümidini kesenlerden olma!" dediler. (HİCR/55)

-

Suçlulara arka çıkmazlar

Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkar ettikleri, Rabbiniz Allah'a inandığınızdan dolayı Resulü ve sizi (yurdunuzdan sürüp) çıkardıkları halde siz onlara sevgi ulaştırıyorsunuz. Eğer benim yolumda savaşmak ve benim rızamı kazanmak için çıktınızsa içinizde onlara sevgi mi gizliyorsunuz? Oysa ben sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz her şeyi bilirim. Sizden kim bunu yaparsa doğru yoldan sapmış olur. (MÜMTEHİNE/1)

Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin, babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa Allah'a ve Resulüne düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsiniz. Onlar o kimselerdir ki Allah kalblerine iman yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Allah'ın hizbi (dininin yardımcıları)dir. İyi bil ki, kurtuluşa ulaşacak olanlar, Allah'ın hizbidir. (MÜCADELE/22)

-

Barıştırıcı ve uzlaştırıcıdırlar

Sözünüzde durmanız, kötülükten sakınmanız ve insanların arasını düzeltmeniz için, Allah'ı yeminlerinize hedef veya siper edip durmayın. Allah, her şeyi işitir ve bilir. (BAKARA/224)

Her kim de vasiyet edenin, bir hata işlemesinden veya bir günaha girmesinden endişe eder de tarafların arasını düzeltirse, ona bir vebal yoktur. Şüphesiz ki, Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. (BAKARA/182)

Bir sadaka vermeyi yahut iyilik yapmayı veyahut da insanlar arasını düzeltmeyi emreden(ler)inki hariç, onların aralarındaki gizli gizli konuşmalarının çoğunda hiçbir hayır yoktur. Kim bunları sırf Allah'ın rızasını kazanmak için yaparsa, yakında ona büyük bir mükafat vereceğiz. (NİSA/114)

Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz. (HUCURAT/10)

Eğer karı-koca arasının açılmasından endişeye düşerseniz bir hakem erkeğin tarafından, bir hakem de kadının ailesinden kendilerine gönderin. Bu arabulucu hakemler gerçekten barıştırmak isterlerse, Allah karı-koca arasındaki dargınlık yerine geçim verir. Şüphesiz ki Allah hakkıyla bilendir, her şeyin aslından haberdardır. (NİSA/35)

-

Arkadan konuşmaz ve kusur araştırmazlar

Ey iman edenler! Bir topluluk diğer bir toplulukla alay etmesin. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sora fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte bu kimseler zalimlerdir.

Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir. (HUCURAT/11-12)

-

Anne bayaya iyi davranırlar

Biz insana, ana babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak banadır. O zaman, size yapmış olduklarınızı haber vereceğim. (ANKEBUT/8)

Rabbin kesin olarak şunları emretti: Ancak kendisine ibadet edin, anne ve babaya iyilik edin. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, sakın onlara "öf" bile deme ve onları azarlama. İkisine de tatlı ve güzel söz söyle. (İSRA/23)

Gerçi biz insana, anasına ve babasına itaati de tavsiye ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflıkla taşıdı. Onun sütten ayrılması da iki yıl içindedir. (Biz insana): "Bana, anana ve babana şükret" diye de tavsiye ettik. Dönüş, ancak banadır. (LOKMAN/14)

-

Kadınları koruyup gözetirler

Namuslu, kötülüklerden habersiz mümin kadınlara zina isnadında bulunanlar, dünya ve ahirette lanetlenmişlerdir. Onlar için çok büyük bir azab vardır. (NUR/23)

Ey iman edenler! Kadınlara zorla varis olmanız size helal değildir. Verdiğiniz mehrin bir kısmını kurtaracaksınız diye, onları sıkıştırmanız da helal değildir. Ancak açık bir hayasızlık yapmış olurlarsa başka. Onlarla iyi geçinin. Eğer kendilerinden hoşlanmadınızsa, olabilir ki, siz bir şeyden hoşlanmasanız da Allah onda bir çok hayır takdir etmiş bulunur. (NİSA/19)

Kadınları boşadığınız zaman iddetlerini bitirdiklerinde, artık kendilerini ya iyilikle tutun veya güzellikle salın. Yoksa haklarına tecavüz için zararlarına olarak onları tutmayın. Her kim bunu yaparsa nefsine zulmetmiş olur. Sakın Allah'ın âyetlerini alay konusu edinmeyin, Allah'ın üzerinizdeki nimetini, size kendisiyle öğüt vermek üzere indirdiği kitap ve hikmeti hatırlayıp, düşünün. Hem Allah'tan korkun ve bilin ki Allah her şeyi bilir. (BAKARA/231)

Boşamak (talak) iki defadır. Ondan sonrası ya iyilikle tutmak veya güzellikle salmaktır. Onlara verdiklerinizden bir şey almanız da size helâl olmaz. Ancak Allah'ın çizdiği hudutta duramayacaklarından korkmaları başka. Eğer siz de bunların, Allah'ın çizdiği hudutta duramayacaklarından korkarsanız, kadının, ayrılmak için hakkından vazgeçmesinde artık ikisine de günah yoktur. İşte bunlar, Allah'ın çizdiği hudududur. Sakın bunları aşmayın, Her kim Allah'ın hududunu aşarsa, işte onlar zalimlerdir. (BAKARA/229)

-

Sözün en güzelini söylerler

Allah'a davet eden, salih amel işleyen ve: "Ben gerçekten müslümanlardanım" diyen kimseden daha güzel sözlü kim olabilir? (FUSSİLET/33)

Görmedin mi? Allah nasıl bir misal verdi. Güzel bir söz, kökü (yerde) sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaç gibidir.

(O ağaç) Rabbinin izniyle her zaman meyve verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara böyle misaller verir. (İBRAHİM/24-25)

http://www.kurandan.com/kga/muminayet.htm

Yukarı dön Göster arciden's Profil Diğer Mesajlarını Ara: arciden
 
Yorumcu
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 08 mart 2010
Gönderilenler: 171
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Yorumcu

Keşmekeş Yazdı:
Dediklerinizi anladım ama Kuran bize bu dünyada yol gösterici ve rehber olarak gönderilmişse bu söyledikleriniz ters bir anlam taşımıyor mu?Ama Kur"an,yeterince zikreden,yani yeterince akleden,akledebilen kişi veya toplumları,"en doğru yola iletir",iletecek.Elinde veya evinde Kur"an" olan bir kişi veya bir toplum,Allah"ın alemlere üstün kıldığı,bir kişi veya bir toplumdur.Bu kişi veya bu toplumlar,kendilerini alemlere üstün kılan şeyin hakkını vermezse,veremezse alemlerin en aşağısına,en altına düşer,düşerler. Ters anlamdan kastım Kuran sadece alimler, üzerinde sürekli düşünebilecek insanlar, okumuşlar vs. için gönderilmiş bir kitap değil. Kuran'ı herkes nasibince anlayabilir.Ama Kur"an"dan,öncelikle ehil insanlar,yani Kur"an dan,öncelikle Kitap Ehli insanlar,yani ruhban veya rabbanlar(din adamı,ilahiyatcı,aydın,sanatcı,ilim adamı,iş adamı,tıp adamı.v.s.v.s.)sorumludur.Benim Kur"an"dan anladığıma göre, bu adamlar,toplumu doğru irşad etmekle sorumlu veya yükümlüdürler. Bu evrensel dinimizin evrensel kitabı olan kuran'ın tüm insanlığı kapsayan bir özelliğidir. Böyle olması Allah'ın kitabı olmasındandır. Siz böyle düşünebilirsiniz ama bu konuda derin düşüncelere dalmamış bir insan Kuran'da, Allah'ın yardımından bahsettiğini görünce bunu tek bir şekilde anlar. Allah ona samimiyetle yönelen kulunun duasını kabul eder.Ama bunun için illada yazılı Kur"an"ı okuması gerekmez.İnsan bir çiçeği,bir böceği okuyarakta Allah"ı,Allah"ını bulur.Bu ayri bir şey,neye nasıl inanacağınızı bilmek,öğrenmek ayri bir şeydir. Açıkçası bende böyle düşünüyorum. Neden diye sorarsanız Allah elbette insanın her duasını kabul etmez. Eğer kabul edecek olsa insanların hepsi yatıp kalkıp Allah'ım bana yemek ver, iş ver, eş ver demekle yetinir hiç bir şey yapmazdı. Allah'ın insanın dualarını kabul edip etmemesi onun haketmesine bağlıdır bir ölçüde.

Bana göre Kuran insanlığa bu dünya da yapması gerekeni, nedenlerini, sonuçlarını, insanların merak ettikleri bazı meseleleri ve nihayetinde dünyanın ve insanlığın sonunun ne olacağını bildirmek için gönderilmiştir. Aynen katılıyorum.Ancak Kur"an"ın hakkını yeterince vermezseniz,bu konuları  yeterince anlamaz,anlayamazsınız.

Selam ile. 

Yukarı dön Göster Yorumcu's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Yorumcu
 

<< Önceki Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats