HANİFLİK TÜM İNSANLARIN YARATILIŞ FITRATIDIR
Öyleyse sen yüzünü Allah'ı birleyen (bir
hanif) olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir; ki insanları
bunun üzerine yaratmıştır. Allah'ın yaratışı için hiç bir
değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (budur). Ancak
insanların çoğu bilmezler. (RUM
SURESİ / 30)
Bu ayetten anlaşılmaktadır ki Rabbimiz tüm insanların
fıtratına/yaratılışına haniflik özelliğini koymuştur. Yani Allahı
(Tek Olarak) tanıma özelliğini. Kainatın bir yaratıcısı olduğunu
kavrama yetisini, onun ortaksız olması gerektiğine mantıken ulaşma
kabiliyetini bizim manevi genlerimize işlemiştir.
Bu ayetten yine anlıyoruz ki Haniflik Hz. İbrahimle başlamış
değildir. İlk insan ilk peygamber de haniflik
fıtratına,altyapısına,özelliğine sahipti ve diğer tüm insanlar da.
İşin püf noktası ise Rabbimizin bu içimize kodladığı haniflik
fıtratına uygun davranış sergileyip sergilemeyeceğimizdir. Hz.
İbrahime özel vurgu yapılması da Ehl-i Kitapla aramızdaki ortak
sözün Haniflik olmasından dolayıdır. Rabbimizin Elçileri aracılığı
ile ilettiği şirksiz iman anlayışını kabul etmek ve bu istikamette
hayat sürmek bu altyapımıza uygun davranmak demektir. Şirk koşan
insan aslında kendi fıtratıyla çelişmektedir. Kişi kendi
özündekine uygun davranırsa Allahın hoşnutluğunu kazanır. Aksi
davranış sergileyip fıtratına aykırı tavırlar sergilerse nankörlük
yapmış olur. Bu mevzu İnsan Suresindeki şu ayetlerde
açıklanmaktadır;
BİZ
ONU YOLA KILAVUZLADIK = FITRATINA HANİFLİĞİ KOYDUK
(Rum
30+İnsan3)
İnsan üzerinden, henüz anılan bir şey olmadığı bir süre geçmedi mi
zamandan? Doğrusu, biz insanı karışım olan bir spermden yarattık.
Halden hale geçiririz onu. Sonunda onu işitici, görücü yaptık.
Biz onu yola kılavuzladık(=Hidayet). Artık ya şükredici olur ya
nankör. (İnsan Suresi 1-3)
Biz, nankörler için zincirler, bukağılar ve kızgın bir
ateş hazırladık İyilere gelince, onlar, karışımı kâfur olan
bir kadehten içerler. Bir kaynak ki, Allah'ın kulları ondan
içerler ve onu fışkırtarak akıtırlar. (İnsan Suresi 4-6)
Onlar verdikleri sözü tam bir biçimde yerine getirirler ve
kötülüğü salgın olan bir günden korkarlar. Yoksula, yetime ve
esire, yemeği severek yedirirler. "Biz size yalnız ve yalnız Allah
rızası için yediriyoruz. Sizden bir karşılık da bir teşekkür de
istemiyoruz; Çünkü biz, asık suratlı, sert bir gün yüzünden
Rabbimizden korkarız." derler. Allah da onları o gününün şerrinden
korumuş ve kendilerini bir parlaklığa, bir sevince ulaştırmıştır.
(İnsan Suresi 7-11)
Bu ayetlerde Rabbimiz insanın kılavuzlandığı yola=hanifliğe yani
-fıtratında olana- uygun davranarak bu haniflik vasfını
sürdürdüğünde karşılaşacağı ecirleri anlatmaktadır. Ayrıca Hanif
Müslümanın güzel ahlakından örnekler vermektedir. Hanif(Muhavvid)
Müslümanların en temel ahlaki özellikleri:
-Verdikleri sözleri tam bir şekilde yerine getirirler
-
Kötülüğü salgın olan bir günden korkarlar.
-Yoksula, yetime ve esire, yemeği severek yedirirler. Ve derler ki
"Biz size yalnız ve yalnız Allah rızası için yediriyoruz. Sizden
bir karşılık da bir teşekkür de istemiyoruz; Çünkü biz, asık
suratlı, sert bir gün yüzünden Rabbimizden korkarız."
Ayetin devamında Rabbimiz, kendilerinde bu hanif özellikleri
bulunduranlara, o çetin günün şerrinden koruyup sonsuz bir sevinç
vereceğini müjdelemektedir.
İKİ
TÜR HİDAYET
Kuranda Rabbimiz iki ayrı hidayet türünden bahsetmektedir.
1.Tür
Hidayet:
Geneldir, herkese koşulsuz ve potansiyel olarak sünnetullah,
adetullah gereği verilmiştir. Buna delil İnsan Suresinin 3.
ayetidir.
Biz onu yola kılavuzladık(=Hidayet). Artık ya şükredici olur ya
nankör. (İnsan Suresi 1-3)
2.Tür
Hidayet:
Özeldir, herkese özgü değildir. Allah seçtiği kullarına bahşeder
bu tür hidayeti. Buna delil de Enam Suresindeki şu ayetlerdir;
(Enam Suresinin bu kısmındaki iki ayette anlatılan kişi Hz.
ibrahim) "Ben
bir hanîf olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm.
Müşriklerden değilim ben." Toplumu ona karşı çıkıp kanıt getirmeye
kalkıştı. O dedi ki: "Allah hakkında benimle çekişiyor musunuz?
Beni DOĞRU YOLA O İLETTİ (İLETME=HİDAYET). O'na ortak koştuğunuz
şeylerden korkmam. Rabbimin dilediği dışında hiçbir şey
olmaz.Rabbim bilgice herşeyi çepeçevre kuşatmıştır. Hâlâ öğüt
almayacak mısınız?"
Enam Suresi 79-80
(Bu ayette ise özne Hz. Muhammed)
De ki: "Beni, dosdoğru yola Rabbim İLETMİŞTİR (İLETME=HİDAYET).
Güçlü, pürüzsüz bir dine, hanîf olan İbrahim'in milletine.
Müşriklerden değildi o."
Enam Suresi 161.
Birinci tür hidayette(genel) geriye dönme, sapma mümkündür ama
ikinci tür hidayette(özel) sapma sözkonusu değildir. Buna
delil de Zümer Suresi 37. ayettir.
'Allah'ın kılavuzluk ettiğini (=HİDAYET) ise saptıran olamaz.
Allah Aziz ve intikam alıcı değil mi?'
(Zümer Suresi 37)
Hz.
Muhammedin hanif olmadığını iddia edenlere:
Adem Peygamber dahil tüm Resuller, Allahın seçtiği bu insanlar
Rabbimiz tarafından doğru yola=hanifliğe=Allah'ı
bir ve tek olarak tanımaya kılavuzlanmışlardır.
Onların yanlış yolda olmaları, saptıkları,müşrik
oldukları düşünülemez. Allah kendi
elçilerini desteklemeyecek de kimi destekleyecek? Peygamber de
sapıtırsa tebliğine muhatap olan insanlar neler yapmaz? Akledemiyor musunuz?
Haniflik(Muvahhidlik) Hz. İbrahime özgü değildir. Tüm insanların
fıtratında zaten mevcuttur.
Tekraren, Enam suresindeki üstte verdiğim üç ayet incelendiğinde
Allah Hz. İbrahimi nasıl DOĞRU YOLA=HANİFLİĞE iletmişse Hz.
Muhammedi de aynı DOĞRU YOLA=HANİFLİĞE ilettiğini bildirmektedir.
Aynı konu Yasin Suresi 4. ve 5. ayetlerde tekrar vurgulanmıştır.
BU İLETİLME SONRASI SAPMA DA ASLA MÜMKÜN DEĞİLDİR. Hem sapma
mümkün olacak ise bu Hz. İbrahim için de geçerlidir. |