ARAMIZDAKİ ORTAK
KELİME
Acaba Kur'anda
neden Hz.İbrahim'e ve Hanif dine özellikle vurgu yapılmıştır?
Neden Resulullah bile Hanif Dine/Millete uymakla emrolunmuştur?
Daha sonra sana şunu vahyettik: Bir hanîf olarak İbrahim'in
milletine/dinine uy! O, müşriklerden değildi.
(Nahl
Suresi, 123)
Çünkü üç
semavi dinde de Hz.İbrahim ortak bir değerdir. Bu üç din 'İbrahimi
Dinler'dir ve dolayısıyla kardeş dinlerdir. Hz. İbrahim'e iman,
ona duyulan sevgi ve saygı Yahudiler ve Hıristiyanlar için olduğu
gibi Müslümanlar için de son derece önemlidir. Hz. İbrahim'in
Kur'andaki sıfatı ise Hanifliktir. Allah 'Hz. ibrahim' ve 'Hanif'
ortak değerlerini baz alarak bu üç semavi dini şirkten
arındırılmış olarak bir çatı altında/ bir ortak payda etrafında
toplamak istiyor. Bu ortak değer üç semavi din arasındaki asgari
müşterektir. Allah bu yüzden Ehli Kitaba Kur'an aracılığıyla şu
çağrıyı yapıyor:
De ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek bir
kelimeye gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir
şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız bir
kısmımızı Rabler edinmeyelim.Eğer yine yüz çevirirlerse, deyin ki:
"Şahid olun, biz gerçekten Müslümanlarız." (Ali
İmran Suresi, 64)
Hz.İbrahime
ve Hanifliğe bu kadar vurgu yapılmasındaki gaye üç semavi dinin
aslında aynı tek kaynaktan geldiğini vurgulamak içindir. Kitap
ehli ile aramızdaki olması gereken ortak değer Hz. İbrahim'in
Ahlakıdır, Hanif tavrıdır.
Rabbimiz
üstteki ayette aslında Hanifliğin daha geniş bir tanımını yapıyor.
Hanif; Allah'tan başkasına kulluk etmeyen, O'na hiçbir
şeyi ortak koşmayan ve Allah harici hiç kimseyi Rab edinmeyen
kimsedir.
Kitap Ehli ve Müslümanlar farklı şeriatlara sahiptirler, ancak
gerek Yahudi ve Hıristiyanlardan gerekse Müslümanlardan samimi
olarak iman edenler, Allah'a gönülden teslim olmakla, iyi ve güzel
davranışlarda bulunmakla ve hayır işlerinde yarışmakla
sorumludurlar. Allah'ın varlığına ve birliğine inanan, ihlasla
ahirete iman eden, salih amellerde bulunan her üç İlahi dinin
mensupları da aslında Rabbimiz'in Hz. İbrahim'e indirmiş olduğu
hak dine uymaktadırlar.
Allah'ın davet ettiği bu ortak kelimeye icabet eden Ehli
Kitab'a Rabbimiz ecirlerini eksiksiz olarak verecektir. Bu gerçek
şu ayetlerde bildirilmektedir:
Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan,
Sâbiîlerden Allah'a ve âhiret gününe inanıp barışa ve hayra
yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri
olacaktir. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar.
(Bakara Suresi 62)(Maide Suresi 69)
...Ama hepsi bir değildir. Ehlikitap içinden Allah için baş
kaldıran/Allah huzurunda el bağlayan/hak ve adaleti ayakta
tutan/kalkınıp yükselen bir zümre de vardır; gece saatlerinde
secdelere kapanmış olarak Allah'ın ayetlerini okurlar.
Allah'a ve âhiret gününe inanırlar, iyilik ve güzelliği
belirlenmiş olana özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenmiş
olandan sakındırırlar. Hayır işlerde yarışırcasına koşarlar. İşte
bunlar hayra ve barışa yönelik hizmet üretenlerdendir.
Yapmakta oldukları/yapacakları hiçbir hayır, nankörlükle
karşılanmayacak/ karşılıksız bırakılmayacaktır. Allah, takva
sahiplerini çok iyi bilmektedir.
(Ali İmran Suresi 113-115)
NOT:
Kur'anda 'millet' kavramı aynı zamanda 'din' anlamında da
kullanılmıştır. Aşağıdaki linkten ayetleri inceleyebilirsiniz:
www.kurandaara.com/ara.php?meal=03&keyword=millet&sure_no= |