HÜMEZE & LÜMEZE KAVRAMLARI VE HZ. MUHAMMED'İN HANİFLİĞİ
HÜMEZE SURESİ :
Yazıklar olsun arkadan çekiştirenlerin (hümeze), kaş göz işareti
yapıp alay edenlerin (lümeze) tümüne! O ki, mal biriktirdi, onu saydı da
saydı, Sanır ki, malı sonsuzlaştıracaktır kendisini. Hayır,
iş, sandığı gibi değil! Yemin olsun ki fırlatılıp atılacaktır o kırıp
geçirene, yalayıp yutana/Hutame'ye. Hutame'nin ne olduğunu sana öğreten
nedir? Allah'ın, tutuşturulmuş ateşidir o, Ki tırmanıp işler yüreklere.
O, onların üzerine kilitlenecektir. Uzatılmış sütunlar
arasında...
Hümeze ve Lümezenin anlamı nedir?
Hümeze: Arkadan çekiştirme demektir.
Lümeze: Kaş göz işareti yaparak alay etme demektir.
Ayetlere göre Hümeze ve Lümeze kimlerin karakteridir?
- Büyük bir hırsla mal biriktiren ve bu malının çokluğuyla övünenlerin,
- Biriktirmiş olduğu bu mala tapan kişilerin, zenginliğinin kulu olmuş
kişilerin,
- Malını o kadar Tanrı edinen ki ölümü hiç aklına getirmeyen kişilerin,
- Bu malıyla dünyada sanki ebedi kalacağını sanan kişilerin,
- Varlıklı olup da şımaran ve kendisini üstün gören, insanları aşağı
gören kişilerin karakteridir.
ALINTI:
Buradaki "hümezetün lümeze" kelimeleri, Arapça'da birbirine çok yakın
anlamlı iki kelimedir. Birbirinin yerine de kullanılabilir. O kadar az
fark vardır ki, ehl-i lisan Araplar bile hümeze'nin anlamı olarak
lümeze'yi gösterirler. Burada iki kelime birlikte kullanılmıştır. Bu
durumda anlam şöyle olur. Başkalarını hakir ve zelil etmeyi âdet haline
getiren o kişi bazılarını parmakla gösterir, bazılarını da göz ile
işaret eder. Bazılarına nasipleri dolayısıyla ta'n eder. Bazı şahısları
da kötülüğe boğar. Bazılarını yüzüne karşı aşağılar, bazılarını da
gıybet eder. Laf taşıyarak dostlar arasında kavga çıkarır, kardeşlerin
arasını bozar. Başkalarına kötü isim takar, onlarla alay eder ve
eksikliklerini ortaya çıkarır.
Hümeze Suresindeki bu ayetlerde herhangi -özel bir kişiye- işaret
edilmemişken, genel bir ifade kullanılmışken;
Hanifçiler, sizler bu ayetlerde hitap edilen kişinin Hz. Muhammed olduğu
nereden anladınız? Hz. Muhammedin hümeze ve lümeze yaptığını -bu
ayetlere dayanarak- nasıl ve neden iddia ediyorsunuz? Bu ayetlere
dayanarak Hz. Muhammedin hümeze ve lümeze yaptığından dolayı hanif
olamadığını nasıl iddia ediyorsunuz?
Hz. Muhammed hümeze ve lümeze yaptığından dolayı Hanif olamadıysa bu
ayetlere göre Hutameye mi atılacak? Hani Hanif olamayan Hz. Muhammedin
yeri Firdevs Cennetindeki Makamı Mahmud köşküydü. Bir türlü kendinize
yakıştıramadığınız, hanifliğinize kabul edemediğiniz Allahın elçisinin
bu ayete göre yeri Hutame değil mi?
Maktumun gözleri olan Dabbet efendiye göre bu ayet hangi olay üzerine
indi? Bu ayette Hz. Muhammedi özne yapan/aktör yapan olay neydi?
Zamanda geriye sarsın da baksın bakalım.
Hanifçiler ! Ne kadar büyük bir sapkınlığın içinde olduğunuzu
anlayabiliyor musunuz? Nasıl kandırıldığınızı açıkça görüyor musunuz?
Nasıl iftiralar yaptığınızın farkına varabiliyor musunuz?
Kalbiniz mi mühürlendi?
(haşa) Hümeze ve
Lümeze yapan, bu yüzden hanif olamayan bir peygamber. Kapital'in kulu
olup şımaran ve insanları hor hakir gören bir peygamber, Hz. Muhammed.
Hutameye atılacak. Orada hor ve hakir kılınacak. Dünyada sergilediği
kibri orada kırılacak. Rezil edilip aşağılanacak. Orada ebedi kalacak.
Bu mudur sizin
hanifliğiniz?
Abese ve Haniflik konusu için:
http://hanifliknedir.sitemynet.com/abese.html
Seyyid
Kutup'tan bir alıntı:
HUMEZE SURESİ
:
İnsanları dilleri ile arkalarından Çekiştiren ve karşılarında kaş, göz
hareketleri ile onları aşağılayan herkese yazıklar olsun. Malı toplayıp
onu teker teker sayana. Malının kendisini ölümsüzleştireceğini zannedene
yazıklar olsun. Hayır. O kırıp geçen yere atılacaktır. O kırıp geçen ne
olduğunu bilir misin sen? Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir o. Tırmanıp
yüreklerin üstüne çıkan. Cehennem onların üzerine kapatılacaktır. Uzun
sütunlar içinde.
Bu sure davanın ilk dönemindeki yaşanılmış realiteye dayalı bir tabloyu
yansıtmaktadır. Bu Aynı zamanda her toplumda görülebilecek bir insan
tipini canlandırmaktadır. Bu basit ruhlu, aşağılık bir kişinin
tablosudur. Kendisine mal verildiğinde ona gönlünü kaptıran, onun
karşısında kendine hakim olamayan, malın hayatta en üstün kazanç
olduğunu, bütün değerlerin ve bütün ölçülerin, insanlığın ölçülerinin,
kavramların ölçülerinin ve gerçeklerin ölçülerinin karşısında
küçüldüğünü hissetmeye başlayan, mala sahip olmakla insanların sonsuz
değerlerine ve onurlandırıcı her şeyine sahip olduğunu zanneden aşağılık
bir tip!
Ayrıca elde ettiği bu malın her şeye gücü yeten, yapamayacağı hiçbir şey
bulunmayan bir ilah olduğunu zanneden, ölümü dahi başından savıp,
ölümsüzleştirebileceğini düşünen bir tip! Bu malının, Ahirette hesaba
çekilme ve yaptıklarının karşılığını verme anında bile Allah'ın
yargısını, hesaba çekmesini ve cezasını bertaraf edebileceğini düşünen
bir tip!
İşte bu nedenle sözkonusu adam, içgüdülerin yönlendirmesiyle malın
peşine düşmekte, onu ikide bir saymakta ve saydıkça da zevk almaktadır.
içine ve bünyesine çirkin bir duygu yerleşmekte, bu duygu ise onu
insanlığın değerleri ve onurlarını aşağılamaya itmektedir. Dili ile
onları eleştirmekte, göz ve kaş işaretleri ile onları alaya almaktadır.
Dili ile onları ayıplamakta, hareketleri ile de onlarla alay etmektedir.
Gerek onların seslerini ve hareketlerini anlatarak, gerekse onların
sıfatlarını ve özelliklerini sözleri ve işaretleri ile, gözleri ve
kaşları ile, alaylı mimikleri ve küçük düşürücü hareketleri ile ortaya
koymaktadır.
Bu kişilikten ve imandan yoksun bir insan ruhunun, adileşmiş,
iğrençleşmiş halini tasvir eden bir tablodur. İslam, yüce ahlaki
değerleri gereği böyle düşük ruhların halini nefretle karşılar. Onlardan
tiksinir. Bu nedenle islam, çeşitli yerlerde alayı, göz-kaş işaretleri
ile aşağılamayı ve ayıplamayı yasaklamıştır. Bu hareketlerin bu kadar
çirkin ve iğrenç bir şekilde tasvir edilmeleri ve bunun sonucunda
tehditlerin ve cezanın yer alması gösteriyor ki, bu bazı müşriklerin,
Allah'ın peygamberine ve müminlere karşı takındıkları gerçek bir durumu
canlandırmakta idi. Bunlara verilen cevap korkunç bir tehdidi ve
kesin bir tavrı yansınmakta idi.
Tehdit, maddi ve manevi azabın tablosu ile ateşin somut ve soyut
tablosunu canlandıran bir kıyamet sahnesi şeklinde gelmektedir. Bu
sahnede suç ile cezasının yolu ve azabın atmosferi arasında bir örtüşme
gözetilmiştir. Dili ile, gözleri ve kaşları ile hafife alan, insanları
aşağılayan, canları ve haysiyetleri alay konusu yapan, mal toplayarak bu
malın kendisini ölümsüzleştireceğini sanan bu insanın tablosu! Malla
kendini güçlü zanneden bu alaycı insanın karşısında herşeyi kırıp geçen
"hutame"ye atılan, değersiz, "itilmiş" insanın tablosu yer
almaktadır. Bu tabloda hutame onun bedenini ve büyüklük taslayışını
kırıp geçmektedir. Bu "Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir." Bu ateşin
Allah'a bağlanması ve böyle nitelendirilmesi sahne üzerinde Alışılmışın
dışında korkutan, ürperten, titreten bir hava estirmektedir. Ve bu ateş,
alayın ve horlamanın kaynağı olan; içinde aşağılama, gurur ve kibrin
gizlendiği yüreği üzerine "atılmaktadır:' Değersizleştirilen, itilip
bırakılan ve ezilip geçilen adamın tablosunu tamamlamak için
alevleri her yanı kaplayan ateşin tablosu verilmektedir. |